Ah, ne olaydı bir Yusufum olaydı

Belki günün birinde gelir diye

Kapılarda beklerdim ömür boyu

Yüreğimde bir ışığı okşayarak

Yitirmezdim hiç umudumu

 

Yanan gözlerime bir merhem olurdu;

Uzaklardan kokusu duyulan bir yitik

Her seherde eski perdeler

Erken uyanan kuşlar

Yeni doğan sürgünler

Toprağa düşen çiğler

Bir ismi sayıklardı

 

Ah ne olaydı, bir Yusufum olaydı

Ağlardım ardı sıra, ağlardım

İhanete aldırmaz,

Hainlere kızmazdım

Hüznümü bir bilene arzederdim

 

Benim de bir Yusufum olaydı

Hasretin tadını tadardım

Felakete yanmaz, ah etmezdim

Dillere destan bir sabır öğrenir

Onunla yaşardım.

 

Ah ne olaydı, bir Yusufum olaydı

Hatalarla körleşen kalbimin gözüne

Onun gömleğini sürerdim

Sürerdim de

Gözüm gönlüm açılır

Yüreğim hayat bulurdu belki

 

Ah benim de bir Yusufum olaydı

Bütün kuşlara haber salardım

Herkese müjde götürsünler diye

Bütün çiçekleri davet ederdim

Misafirlere hediye olsunlar diye

 

Ne zaman bir yusufcuk kuşu görsem

Aklıma Yusuflar gelir

Kenan diyarında gözü yaşlı

Bir güzel baba gelir

O zaman bir daha...

Yürekten bir daha söylerdim

Ah benim de bir Yusufum olaydı

Keşke, bir ömür benimle kalaydı

 

8.8.2006

Rotterdam