İmbiklerimizden bal ve kaymak akar

Çayın en can vereni

Bizim kâsemizde demlenir

Bir de Nisan yağmuru

Toplar bizim sarnıçlarımız

 

Lânet okumuyorum aşkı bilmeyenlere

Onlar güneşin körleridir

 

Bizim bahçemizde ısırgan otu bile,

Şifadır, yüreğini kar suyu ile yıkayanlara

Bereket doludur bizim musluklarımız

Kapımızda zümrüt levha

Ellerimizde gül demetleri

Kolumuzda papatya sepeti

“Hoşgeldiniz, hoş olasınız, hoş kalasınız”

Şerbeti dağıtırız konuklara

Bir selâmdır duruşumuz

Biz kimsenin kapısını çalmayız arkadaş

Selam vermeden

Yazımız kara haber değildir

Belki biraz sadakât itirafıdır

 

Lânet okumuyorum gülistan düşmanlarına

Onlar gül kokusunun yoksunlarıdır

Ya da gülistan görmemişler...

 

Bizim davetimiz gökkuşağı bahçesidir

Çiçekli bir sofraya

Kuş şarkısından örülmüş

Kilim üstünde sohbet çağrısıdır

Bizim susmamızda ibret

Konuşmamızda hikmet vardır

Sevgimize iman hayat verir

Davetimiz güle bahara ve sevgiye

Hem de dostluk ikliminedir

Hedefsiz değildir öfkemiz

Biz dengeden yanayız

 

Lânet okumuyorum hayallerimizi taşlayanlara

Onlar bilmezliğin kurbanlarıdır.     

 

12/4/2002

Zaandam