Ne acılar ne hüzünler ne dertler

Kim bilir ötekinin yüreğinde

Ceylanları bile ağlatan sızıyı

Hangi şair yazabilir

Bir mazlumun gözyaşındaki feryadı

Yürek burkan bunca şahitlikten sonra

Bir pişmanlık gibi, hesap sorar gibi

Demeli, söylemeli, inlemeli

Keşke, keşke, keşke

Agaç olsaydım yaprak olsaydım dal olsaydım

Düş olsaydım, unutulan bir hayâl olsaydım

 

İnsan çok şey ister yürekten

Peşine düşer adı konulmamış hayâllerin

Düş görür, ütopya kurar, planlar çizer

Sonra yine kendine döner, dünyasına

Başbaşa kalır karalama defteriyle

Ufka bakar, göğe bakar, suya bakar

Nefsinin kurduğu pusuya bakar

Önünden geçen cenazeyi farkeder

İçine bir hayıflanma birikir

Bir de geçmişten devrettiği keşkeler

Aşaç olsaydım yaprak olsaydım dal olsaydım

Günün birinde gerçekleşecek bir ihtimal olsaydım

 

İnsan sever, anneyi evladı kardeşi

Kuşu rengi tabiatı sabahı gökkuşağını

Bir de yüreğini heyecan olup burkan

İçinde bir fidan olup göveren

Bir dağ olup kabaran

Bir yangın olup kavuran

Bir yâri sever, sevgili der onun için

Türküler dinler türküler yakar

Sözü süsler gözü süsler yüzü süsler

Bir deste intizar olur, bekler bekler

Gelmeyen yâr icin

Çıkıp yollara bakar

Sonra da gözündeki hüzün renkli

İnci-mercan damlalara şunları ekler:

Ağaç olsaydım yaprak olsaydım dal olsaydım

Her zaman seninle hayâlinle hemhâl olsaydım

 

İnsan deli dolu, insan deli kanlı

Bazen savrulur bazen durulur

Irmak olur yorulur, âşık olur bir goncaya vurulur

Rüzgâr olur, eser her yöne

Kâh karayel kâh poyraz kâh kıble

İnsan, bilinmez bir meçhul, ama bilinen eşkiya

Kimi yitik arar, kimi bulduğunu kaybeder

Kiminin elinde hammurabi (cengiz) yasaları

Kiminin yüreği melek şefkati (güzelliği)

Bir yol bir yolcu ve parçalı bulutlar

Ya bir menzil, ya bir hedef, ya bir hiçlik

İşte serüven, işte günün özeti

Ve bir ömür bir sevdanın peşinde der ki;

Ağaç olsaydım yaprak olsaydım dal olsaydım

Senin için çöllere düşen bir abdal olsaydım

 

İnsan, çok arar da bulamaz kaf dağını

Ya da mehlika sultanını, hazineyi

Cevap alamaz yazdığı mektuplara

Umduğuna kavuşamaz

Kimse yorumlayamaz gördüğü düşü

Yankı vermez feryadına dağlar

Vefasız kalır hayat, dostlar ve yâr

Bilinmez, kim kederli kim bahtiyar

Zaman geçip gidiyor bu yolculukta

Yâren yok vefa yok kalıcı olan yok

Onun için şöyle mırıldanır:

Ağaç olsaydım yaprak olsaydım dal olsaydım

Bir varmış bir yokmuş, kıylu-kâl olsaydım

 

Hüseyin K. Ece

06.10.2020

Rotterdam