Lâmbalar sönsün, kapılar kapansın

Perdeler çekilsin birer birer

İster misin bütün mendilleri yakayım

Gözyaşın çıplak kalsın gözlerinde

Senin beklediğin duraklara

Hiç uğramasın insanlar

İster misin bestekâr bestesini unutsun

Notalarda kalsın yüreği vuran şarkılar

Yalınayak kalsın umutların

Cevapsız kalsın beklentilerin

Konuşmasın kitaplar, duvarlar, çiçekler;

İçindeki yangın birdenbire sönsün…

İster misin sessiz kalsın

Başının altında dost yastığın

Bir başına kalmayı deneyebilir misin?

Bir başına bekleyebilir misin

O unutulmuş viran beldede

O adını yalnızca

Mecnunların bildiği yerde

İster misin, gözleri ama bir gece

Sarsın seni şefkat olup

Sana zeytin dalı yerine

Zakkum çiçeği taşısın

İster misin yıkılan köprülerin

Hazin destanı yazılsın

Sen beklerden yepyeni haberler

Postacıyı eşkiyalar götürsün

İster misin yalnızlık türküsü sana da uğrasın

Kulağını yoklasın sahipsiz feryatlar

Bir cımbız gibi vücudunu yoklasın

Her gece kapını bir rüzgâr vursun

Buzdan soğuk iniltiler seslensin

Pencerene pembe renkli kuşlar yerine

Yalnız sorular konsun

İster misin maviliklerde

Siyah renkli hayaller dolaşsın

Senin adına rüzgâra teslim olan

Uçurtmalar bir daha dönmesinler

Bir daha uçmasın göğsünde büyüyen

Yediveren umut kuşun

Hey can

Gözlerinde yanan ışığına

Hayırsızlar üflesin, ister misin

Yüreğindeki umudu

Bedbaht bir yaramaz çalsın

Kapını arkasından

Kara bir el sürgülesin

İster misin

İster…

 

28.1.2006

Rotterdam