Bir beklenti, bir ümit, anayurda kavuşmak

Umarım bu seferde damla denizi bulur

 

Bir gece vakti, ufuk kızarmış, sana vardım

Her her karanlık ama senin göğün nur dolu

Bu ne hoş bir duygu ki, önceden bi-haberdim

Bu yol bir hidayet yoluy, bu yol mustakim yolu

 

Ey yavrusuna hasret bir anne şefkatiyle

Elini benliğimin üstüne koyan yürek

Yola düştük dostlarla ziyaret niyetiyle

Sana gelmek üzere, uçakla, yürüyerek

 

Ey yerde ilk mabed, dünyanın tenhasında

Ey göz nuru, ey güneş yanığı, ey sevgili

Ey en müstesna konuk, kalbimin ortasında

Ey hasret evi, ey can kırığı, ey sevgili

 

Mekke, şehirlerin anası ve ey canan

Anayurt, anavatan, evim, demek revadır

Yani Ummu’l-kura, Rabbin verdiği ünvan

Şüphesiz sana varmak arzusu bir davadır

 

Yürüyüş sana doğru, senin sevgine doğru,

Sana doğru bedenler yürür, yürekler yürür,

Şafağında gizlenmiş latif engine doğru

Sinelerde niyetler, dilde dilekler yürür

 

O Mescid-i Haram’ın kapısından girince

Yüreğimi kaplayan heyacanı dinledim

Kâbe’nin heybetiyle kar gibi eriyince

Allah’a şükür olsun diye diye inledim

 

Ey göklerden Mekke’ye indirilmiş hidayet

Ey dile gelen kader, ey son davetin dili

Ey insanlığa mesaj, ümmete medeniyyet

Ey gizli günahları silen rahmet mendili

 

Eğer Allah’ın emri olmasaydı bu sefer,

Çekmeye değmezdi ki, bunca meşakkat, zahmet

Niyet, hac yapmak bütün hacılarla beraber

Yağmur yok, gökten inen sadece rahmet

 

Ey Beytullah, Allah’ın evi, seni kim tanır?

Hangi sözcük hakkıyla seni anlatabilir?

Bu öyle bir duygu ki anlatılmaz, yaşanır

Bunu tadan bir daha tadmak isteyebilir

 

Günü saati geldi, eve dönmek zamanı

Şimdi ebedi gonca gülünü deriyorum

Bu  bir ayrılık değil, ya da bir firkat anı,

Unutmam, kalbimdesin, kesin söz veriyorum.

Hüseyin K. Ece

01.10.2014/1487

Zil-hıcce 1435 Mekke