Kur’an, insanlar düşünüp ibret alsınlar diye bazı örnekler veriyor. (14 İbrahim/25. 39 Zümer/27. 59 Haşr/21)

İşte o harika örneklerden biri:

 

“Kötü bir kelimenin (kelimetü’n-habîsetün) misali, gövdesi yerden koparılmış, o yüzden ayakta durma imkanı olmayan kötü bir ağaca (şeceretü’n-habîsetün’e) benzer.”  (14 İbrahim/26)

Âyette “kelimetü’n habîsetün” şeklinde geçen ifade; lafzen, “hiçbir bakımdan sağlamlığı (karâr) olmayan”: yani, “çirkin (ve asılsız) söz”, büyüsüne kapılan insanların katında ilk ağızda büyük bir ilgi uyandırsa da nihaî etkisi bakımından gelip geçicidir. (M. Esed, Meâl 2/507)

Kur’an böyle diyor, kötü bir kelime kötü bir ağaca benzer. Tıpkı güzel bir kelimenin güzel bir ağaca benzediği gibi. (14 İbrahim/24)

Kötü bir ağaç... Kökü sabit olmayan, toprağın derinliklerine kök salamayan, topraktan yeterince özsuyu alamayan; bu yüzden de yeşermeyen bir ağaç. Yeşermediği içinde kendini yenileyemeyen, büyümeyen, geleceğe dair rü’yası olmayan bir ağaç.

Toprağın derinliklerinden hayat suyunu süzüp alamadığı için de hayat için elverişli meyveler veremeyen bir ağaç.

Ya da zehirli su ile beslendiği için zehirli, can damarları kesildiği için atıl kalan, bundan dolayı da kokan bir ağaç.

Yahut, beslendiği kirli kaynağı pis kokular olarak dışa vuran bir ağaç.

Bir işe yaramayan, sanat eserine dönüşemeyen, ne bahçelere ne de sokaklara süs bitkisi olamayan, hatta kereste bile yapılamayan bir ağaç çeşidi.

Adı üzerinde habis, kötü.

Habis (çoğulu; hebâis) Arapça’da; ‘tayyib/temiz, iyi, güzel’in zıddı olarak; Kirli, pis, murdar, iğrenç, Zararlı, şerli, bozuk, Haram, Kötü anlamlarına gelir.

Kur’an’da yalnızca İbrahim Sûresi 26. âyette iki defa geçmektedir.

Hadislerde de bu anlamda kullanılıyor.

Abdurrahman b. El-Haris diyor ki: Hz. Osman’ın şöyle dediğini duydum:” İçkiden sakının. Çünkü o kötülüklerin/pisliklerin (hebâis’in) anasıdır.” (Nesâî, Eşribe 44, hadis: 5670)

Enes b. Malik (ra) rivâyetine göre Peygamber (sav) helâya gittiği zaman şu duayı okurdu: “Allahümme eûzü bike mine’l-hubsi ve’l-habâis/Allahım! Pis olandan ve kötülüklerden/sıkıntı veren şeylerden sana sığınırım.” (Buharî, Vudu’/9, Hadis: 142. Daavat/15, Hadis: 2323. Müslim, Hayz 122, Hadis: 831-832. Ebu Davud, Tahârah/3, Hadis: 4. Tirmizî, Tahârah/4, Hadis: 5)

Ali b. Ebi Talha der ki: “İbrahim 24. âyette geçen güzel kelime; ‘Lâilâhe illahtır ve güzel bir ağaç gibidir. Ki bu da mü’mindir. Lâilahe illah sözü mü’minin kalbinde sabittir. ‘Kötü bir kelime’ de şirktir ve kötü bir ağaca benzer. Ki bu da müşriktir. Toprağın üzerinden koparılmış, tutunacağı yeri yoktur. Yani müşrikin yaptığı amellerinin sağlam ve meşru bir temeli yoktur. (Kurtubi, Tefsir 2/1711)

Küfr (inkâr) ve kâfir (inkârcı) da ‘kelimetü’n-habîsetün/kötü bir söz ve şeceretü’n-habîsetün/kötü bir ağaca’ benzerler. Ne bir asılları vardır, ne de sağlam bir dayanakları. Tıpkı hanzale’ye (ebucehil karpuzuna) benzerler. (Bir hadiste, buradaki ‘kötü bir ağac’ın hanzale ağacı olduğu söylenmektedir. Nak. İbni Kesir, Muhtasar Tefsir 2/297)

“Kelime sözcüğü, geniş anlamıyla, düşünsel, kavramsal ifade, fikir, kaziye/önerme anlamına gelmektedir. Buna bağlı olarak, İbrahim 24. âyette “güzel-doğru bir söz” ifadesi, mahiyeti itibariyle doğru olan ve ahlakî anlamda iyi ve güzel olana çağırdığı için sonuna kadar yararlı ve kalıcı olan teklif, fikir ya da öğreti anlamındadır; Allah'ın mesajlarının her biri, nihaî amacı itibariyle ahlaken iyi ve doğru olan yönünde yapılmış çağrıdan ibaret olduğuna göre, “güzel-doğru söz” terimi, aynı zamanda, “Allah'ın mesajları”nı da işaret etmektedir. Benzer şekilde, “çirkin söz” tabiri ise, ilahî mesajın gösterdiği yönün tersini işaret eden: yani, mahiyeti itibariyle yanlış, ahlâken kötü ve buna bağlı olarak manevî planda yıkıma götüren her türlü düşünce, inanç ve öğreti anlamında kullanılmaktadır.” (M. Esed, Meâl, 2/506)

Kötü sözün, batıl ve zararlı anlayışın, temeli ve dayanağı olmayan iddiaların tam tersi de var. Temiz, güzel, doğru, sağlam ve dayanıklı. Aynı zamanda bereketli ve semereli.

“Görmedin mi Allah nasıl bir misal getirdi: Güzel bir sözü, kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan güzel bir ağaca (benzetti).

(O ağaç), Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Öğüt alsınlar diye Allah insanlara misaller getirir. (14 İbrahim/24-25)

“Kökü sağlam, dalları göklere tırmanan güzel bir ağaca benzeyen güzel söz ile dik duramayan ve kökü de yerden kesilmiş kötü bir ağaca benzeyen kötü/batıl sözün oluşturduğu sahne, genelde sûrenin atmosferinden, peygamberler ile onları yalanlayanların hikâyesinden, özelde de her iki grubun akıbetinden alınmış bir sahnedir. Burada peygamberlik ağacı ve bu ağaca yansımış peygamberlerin babası Hz. İbrahim'in gölgesi net bir şekilde görülmektedir. Bu ağaç her dönemde güzel ve tatlı meyveleri vermektedir... Peygamberlerden biridir bu meyve... İman, iyilik ve canlılık meyvesini vermektedir...

Hiç kuşkusuz güzel söz -yani gerçek söz- tıpkı güzel bir ağaç gibidir. Sağlam, görkemli ve bol meyvelidir. Sağlamdır, kasırgalar ne kadar amansız olurlarsa olsunlar onu yerinden sökemez. Batıl rüzgârları onu sarsamaz. Tağutların saldırıları onu etkilemez. Kimi dönemlerde bazılarınca yokolma tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı zannedilse bile sağlamdır, azizdir. Kötülükten, zulümden ve azgınlıktan hep yüksektir. Kimi zamanlar onun batıl tarafından yerinden sökülüp boşluğa atıldığı sanılsa bile meyvesini vermeye devam eder. Bu ağaç ve meyveleri hiç eksik olmaz.  

Kötü söz -yani batıl söz- tıpkı berbat bir ağaç gibidir. Kabarır, yükselir, dal-budak salar. Bu yüzden bazı insanlar onun güzel ağaçtan daha iri, daha güçlü olduğunu sanabilirler. Hatta toprağın dışındadır. Onun bu görkemi geçici bir süre içindir, sonra tekrar yere yıkılacaktır. Sağlamlığı, kalıcılığı sözkonusu değildir.

Bunlar salt birer örnek değildir; hayatta yaşanan bir realitedir bu.

İyilik kalıcıdır, kötülük onu sıkıştırsa da, yoluna engel olsa da ölmez, solmaz. Kötülük ise uzun süre yaşayamaz.  

Unutulmamalıdır ki, iyiliğin karşılığı iyilik, kötülüğün karşılığı da kötülüktür. (S. Kutub, fi-Zilâli’l-Kur’an, 2/2098)

Sağlam/hak/doğru bir söz, tıpkı yerin derinliklerinden özsuyunu alan gürbüz ve bol meyveli, ya da etrafa hoş kokular saçan güzel bir ağaç gibi, imanın derinliklerinden beslenenir. Saf ve yaîn (şüphesiz) bir imana dayanmayan sözlerin kalıcılığı olmadığı gibi tutarlılığı da yoktur. Su üzerinde birikmiş köpük, rüzgârın savurduğu kül, demirden arta kalan posa gibi bir şeydir. İnandıcı bir mesnedi olmadığı gibi, yüreklere su serpen bir faydası da yoktur.

İster insanların ağzından çıkan kötü, yalan, batıl sözler, isterse inkâr, şirk ve küfr şeklinde ortaya konulan inançlar; hiç bir işe yaramaz. İnsana fayda yerine zarar verir. Sağlam bir mesnedden yoksundur. Kalıcı değildirler, insanlığa ve onun saadetine, iki dünyadaki kurtuluşuna yardımcı olmaz.

Kelimetü’n-habîsetün. Habis bir kelime. Pis, kötü, batıl, zararlı, haram ve kapkara sözler. İnkâra, isyana giden kanaatler, davranış ilkeleri.

Neye yarar, hangi faydayı sağlar, insanın necatına ne kadar hizmet eder?

Hiç bir zaman… Tıpkı işe yaramayan kokmuş ağaç gibi. Köksüz bir kuru odun gibi. Bir daha yeşil yaprak açma ihtimali kalmayan, hiç bir zaman ağıza tad verecek bir meyve vermeyen kütük gibi.

İnsan da böyle değil midir? İnsan da tıpkı bu ağaçlardan bir tanesine benzemiyor mu? Ya hoş bir ağaç, ya çürümüş ve mikroplu kütük: Meyvesi, yeşilliği olmadığı gibi zararlı da.

Ya temizlenmeli, ya dezenfekte edilmeli, ya toprağın derinliklerine gömülmeli. Ki insanlığa zarar vermesin.

Kötü söz söz ne kadar sahibine ait olsa da zararı sekiz mahalle öteye değil, sekiz memleket ötesine ulaşabiliyor. Habis davranışlar her ne kadar sahibini bağlar denilse de, zararı kitlelere bulaşabiliyor.

Vahy kendi mesajıne ‘kelimetü’n tayyibetün/güzel bir kelime’ diyor. İnsanlığı bu erdeme, bu anlayışa, bu saflığa ve bu güzelliğe davet ediyor.

Ve habis sözlerden, habis anlayışlardan ve habis davranışlardan sakındırıyor.

En berbat karaktere, en pis ahlâka, en rezil anlayışa, en zalim zihniyete sahip olanlara ‘ahbes’ denir.

İnsanlık, tarih boyunca bu habis anlayışa sahip olan ‘ahbes’lerden çok çekti ve hâlâ çekmektedir.

O zaman Peygamberin duasını sık sık tekrar etme fayda var:

 “Allahümme eûzü bike mine’l-hubsi ve’l-habâis/Allahım! Pis olandan ve kötülüklerden/sıkıntı veren şeylerden/ahbeslerden sana sığınırım.”   

 

Hüseyin K. Ece

18.12.2008

Zaandam/Hollanda