Biz sadece O’ndan yardım diler ve sadece O’na sığınırız.

 

O bize sayısız nimet verd. Bizi insan olarak yarattı. Akıl, fikir ve iman verdi. O’nun bize iyilikleri (nimetleri) sayılamayacak kadar kadar çoktur.  

 

Bizim için hüküm, ölçü, kanun, kural, prensip koyma, bize din gönderme hakkı sadce O’nundur. Biz O’na inandık, O’nun dinini din olarak seçtik ve sadece O’nun hükümlerini kabul ederiz.

 

Önderimiz, rehberimiz ve örneğimiz Hz.  Muhammed Mustafa’dır (sav). Allah’a nasıl kulluk yapacağımızı, nasıl bir hayat yaşamamız gerektiğini O bize göstermiştir. Öyleyse sadece O’nun yolundan gideceğiz, O’nun sünnetine sarılacağız, O’nu örnek alacağız.

 

Günlük ibadetlerimizi yerine getirdikten sonra faziletli ve ahlâklı, çevremizdeki insanlar bizi örnek alacak kadar iyi insan olmaya çalışacağız.

 

Bütün yanlış ve bozuk düşünceleri kafamızdan atacağız. Her şeyi müslümanca düşünüp, müslümanca karar vereceğiz. Her konuda hareket noktamız Kur’an ve Peygamberin sünneti olmalıdır.

 

Bütün hayatımızı İslâmî değerler kuşatmalıdır. İslam dışı hayat anlayışlarını, avrupa kültürünün ve ahlâkının dinimize uymayanlarını kesinlikle almamalıyız.

 

Bizim biricik gayemiz Allah’ın rızasını kazanmak olmalıdır. Dünya hayatı imtihan için vardır ve hepimiz biliyoruz ki geçici bir hayattır. Hepimiz öleceğiz ve Allah’ın huzurunda yaşadığımız hayatın hesabını vereceğiz. Dünya süsleri, malları, eğlenceleri bir oyalanmadan başka bir şey değildir.

 

Bizler zamana veya çevreye uymakla değil, Allah’ın emrine uymakla görevliyiz. Kadınlarımıza ve genç kızlarımıza şöyle propaganda yapılıyor: Zamana uymak lazım, hangi devirde yaşıyoruz, canım bulunduğun ortama uyacaksın. Böylece kafaları karıştırılıyor. Halbuki insan zamanın veya çevrenin değil, Allah’ın kuludur.

 

Kadın için de erkek içinde iffet ve namus en kutsal şeylerdir. Bizler Rabbimizin istediği gibi hareket ederek ve tesettürümüzü koruyarak iffet ve şerefimizi ve yüce tutmalıyız. Zamanımızda kadınlaı köle ve eğlence vasıtası yapmak için onları soymaya çalışan köle tüccarlarına aldanmamalıyız. Unutmayın ki Allah’a hakkıyla kulluk yapmayan, başkasının kulu olabilir.

 

Müslüman kadın evinin bekçisi, çocuklarının öğretmeni, kocasının koruyucu elbisesidir. Bizler kendimizi en güzel şekilde yetiştirdikten sonra evimizin İslâm yuva, çocuklarımızın da iyi bir insan ve örnek bir müslüman olmalarını sağlamalıyız. Bizler iyi olursak yuvamız da iyi olur. Bizler iyi olursak çocuklarımız da iyi yetişir.

Genç kız kardeşlerin; aşırı süs, pahalı ve modern elbise, moda, müzik, eğlence, para, gönül macerası delisi değil; iffetin, dinin, ahlâkın, dürüstlüğün tutkunu olması daha güzeldir. Kendilerini kadın tüccarlarının, moda merkezlerinin, insanı sömüren ahlâksızların tuzaklarına düşürmemelidir. Öyleleri hep kadınların sırtından geçinmek, onları gütmek ve kullanmak istiyorlar. Bu oyuna gelmemelidir.

 

Avrupalı yetkililer burada yaşayan müslüman kadınlara diyorlar ki: Bizim kadınlarımız topluma karıştılar ve hürriyetlerini yaşıyorlar. Siz niçin kapalı kapılar ve örtüler arkasına saklanıyorsunuz? Siz de çıkın sokağa, karışın topluma, erkeğin yanında yer alın, hürriyetinizi kullanın.

 

Onlar bu davetleriyle kimliğinden, yani müslüman ahlâkından ayırmak ve kendi sistemleri içinde yok etmek istiyorlar. Bu kandırmacaya dikkat etmeliyiz. Bizim için en büyük hürriyet Rabbimizin rızası doğrultusunda yaşamaktır, Allah’a teslim olmaktır. Allah’a teslim olmayanlar mutlaka başka şeylerin kölesi olurlar. Bizler kapılar ve örtüler arasında saklanan insanlar değiliz. Örtümüz bizim için bir kişilik ve bir koruyucudur. Onunla şerefe kavuşur, evimizin ve yuvamızın başında, gerekirse toplumdaki işlerimizin yanıdayız.

 

Bizim için Hz. Hatice’nin, Hz. Âmine’nin, Hz. Fatıma’nın yolunda olmak, dünyalara sahip olmaktan daha değerlidir.

 

Bizler günlerimizi sadece ev işleriyle değil, alış-verişle, eşya biriktirmekle, dedikodu ile, boş işlerle, süslenmekle, çarşı pazar doalşmakla, mal yığmakla, modaları takip etmekle, onun bunu gıybetini yaparak geçiremeyiz.

 

Bizler inanıyoruz ki zerre kadar sevabın da, zerre kadar hatanın da karşılığını alacağız. Bizler boş işlerin kahramanı ve sevdalısı değil, müslümanca yaşamanı sevdalısı olmalıyız. Bizim örneğimiz Hz. Muhammed’in sevgili kızı, gözünün nuru Hz. Fatıma olmalıdır. Evimizin onun evi gibi saadet yuvası, çocuklarımız onun çocukları gibi İslâm kahramanı olmalıdır. O Cennet kadınlarının efendisidir. Bizler onun ahlâkını örnek alarak yaşarsak belki onun yanında yer buluruz.

 

Bütün müslümanlar kardeştir. Dünyanın neresinde olursa olsun, derdi olan kardeşlerimizin yardımcısı ve duacısı olmalıyız. Bugün dünyanın her tarafında müslüman kardeşlerimiz pek çok derdi varken bizim eğlenceye dalmamız doğru değildir. Dünyanın her tarafında zalimler onların haklarına tecavüz ediyorken, hanımların tesettürüne düşmanlık yapıyorken, önlerine engeller yığıyorken, bizim duyarsız kalmamız doğru değildir.

 

Ne yapmalıyız diye sormamalı: Okumalıyız, çok okumalıyız, çok çok okumalıyız. Kendimizi  iyi yetiştirmeliyiz. Şuurlanmlaıyız, akıllanmalıyız, neye inandığımız iyi bilmeliyiz.

Bizi saran tehlikelere karşı yüreklerimizi birleştirmeliyiz. Sonra da cismen de bazı faaliyetlerde biraraya gelmeliyiz. Hayatımız mutfak-ev-pazar- pasta börek arasına sıkışıp kalmamalı.

 

Geleceğin neslinin yetiştirlmesinde kadınların rolünün erkeklerden daha fazla olduğu biliniyor. Öyleyse biz müslüman geleceğimizi, yani nesillerimiz iyi yetiştirmeliyiz. Çocuklarımıza güzel örnek olmalıyız.

 

Her şeyin başı takva şuurudur. Dünyada Allah’ın rızasını istemekten daha üstün bir hedef yoktur.

Bu hedefe doğru yürümek üzere Allah’ın selâmı üzerinize olsun.

 

Hüseyin K. Ece

Kadınlar Gecesi

1/2/1991 Zaandam