Bugün içinde bulunduğumuz durumu yargılamak, her şeyi gözden geçirmek zorundasın. İddiaları, görüşleri, söylenip-yazılanları, fikirleri olduğu gibi kabul etmek mümkün değildir. Bunları, şaşmaz bir ölçüye vurup ona göre değerlendirmelisin.

Sana öğretilenler ne derece gerçek? Gittiğin yol ne kadar doğru? Gördüğün şeyler ne derece inandırıcı? Sana miras kalan şeyler ne ölçüde haklı? Resmî makamların sana öğrettiklerine inanıyor musun? Çevrende hayatı gerçekci, tabii, ideal, rahat bulabiliyor musun? Bu hayat anlayışını sorgulamayı düşünmüyor musun?

Bölünmüş bir dünya haritasında mutlu bir azınlık ve yoksulluk içinde perişan ve horlanmış bir çoğunluk varsa, yüzde onluk bir azınlık dünyadaki geçim kaynaklarının yüzde doksanına sahipse, bu gerçek seni düşündürmüyor mu? Üstelik bu azınlığın rahatı için dünyanın çoğunluğu her açıdan rahatsız ediliyorsa, insan hakları, demokrasi, hürriyet gibi şeylere inanmanın neresi gerçekcidir? Dahası, yapılan haksızlıklara kılıflar bulunuyoırsa düşünmek gerekmez mi?

Yine bir tarafta açlıkla savaşan insanlar bulunuyorken, diğer kitle imha silahları akıl almaz bir şekilde üretliyorsa, bir ülkede köpeklere yapılan masraflar başka bir ülkedeki insanların ihtiyaç duyduğu kadarsa, zenginlerin kılına zarar geldiğinde dünya ayağa kalkıyor, ama zayıf ülkeler sömürülüyor, gerekirse bombalanıyorsa; düşünmek gerekmez mi?

Kimi ülkeler sömürge olmaktan hâlâ kurtulamadığı, şöyle veya böyle o ülkede sömürgecilerin yine istediği oluyorken, insanlar bağımsızlık, vatan-millet sloganlarıyla uyutuluyorsa, halk boş nutuklarla oyalandırılıyor, çağdaşlık masallarıyla kazıklanıyorsa, iş başında hâlâ güçlü ülkelerin çıkarlarını kollayan yöneticler oturuyorsa; sessiz kalmak mümkün mü?

Onların fikrine, kanına, haysiyetine, değerlerine, dinlerine saldırılıyor. Kafaları çağdaş hurafelerle dolduruluyor. Boyunlarına çağdaşlık halkaları geçiriliyor ve batıcı sistemler önünde boyun eğmeleri isteniyor. Bütün değerleri işgal altında tutuluyor.

Genç kardeşim,

Bütün bu gerçekler karşısında senin uyuman mümkün değildir. Artık fazla uyku seni rahatsız etmeli diyorum.

Sen artık meselene sahip çıkacak olgunluktasın. Kendi kimliğinin değerini bilmelisin. Kendi kimliğini koruma senin davan olmalı, müslüman kardeşlerinin kimliklerini korumak üzere çalışmak senin davan olmalı, müslümanın derdiyle dertlenmek senin davan olmalı. Dinin, özün, değerlerin için dikkatli olmalısın. Çağdaş firavunları, zorba tağutları, azgın zalimşeri iyi tanımalısın.

Şunu unutma ki, yolların en güzeli İslâm yolu, ölçülerin en güzel her şeyi bilen Rabbin insan için uygun gördüğü ölçülerdir. Dünyada Allah rızası için yapılan işlerden daha güzeli yoktur. İnsanları doğruya davet etmek, onlara iyilik etmek en güzel kaznç demektir.

Hak nizamının hayat hakim olması için çalışma en değerli çalışmadır. Onurlu insan dünyadaki lezzetlerin peşine kör gibi düşen kimse değil, insanlar arasında hayırla anılacak işler yapmaktır.

Şu anda yol ayrımında bulunuyorsun. Sana birileri dünyanın ve geçinmenin kulu ve kölesi olmanı öğütlüyor. Böyle sahtekârlara kanacak mısın?

Yerlerin göklerin ve her şeyin Rabbi Allah’tır diyorsun.

Rabbim her şeye kefildir diyeceksin.

Yalanlara, yalancılara, iki ayaklı şeytanlara ve şeytanlıklara hayır diyeceksin.

Zalimlere, kandırıcılara, batıla davet edicilere hayır diyeceksin, demesini bilmelisin.

Allah’tan başkasına kul olmak zillettir.

Genç kardeşim,

Şuurlu ol, aldanma, kullanılma, ezme, ezilme, hak yoldan ayrılma.

Allah yolunun yolcularına selâm olsun.

Hüseyin K. Ece

18/3/1987

Zaandam