- Şüphesiz ki ben ve benim gibiler senin yaşadığın iklime ihtiyacımız var.

 

- Senin o geniş yüreğin toprak parçasına hapsolmadı. Ve sen o toprak parçasını elde tutmak elde tutmak uğruna Hakk’ı çiğnemedin. Çünkü biliyorsun ve bize haber veriyorsun ki, Hakk her şeyden üstündür.

 

- Niceleri zanneder ki, şeref ve izzet maldadır, şöhrettedir, makam sahibi olmadadır. Halbuki ölümsüzlük ve izzet çağlarüstü bir dâvâya sahip olmada ve bu dâvâ uğruna fadakârlık yapabilmededir.

Sen bunu tercih ettin. Hakkın müjdesini duydun da ona koştun. Hakkın va’dini işittin de onu elde etmek için seferber oldun.

 

- Muhacir! İnsanlar tarihinde bir nur/bir ışık gibisin. Eğer senin hicretin olmasaydı; biz Hak uğruna evi barkı, ülkeyi ve dünyalıklarını terketmenin mantığını anlayamazdık.

 

- Eğer Hicret olmasaydı niceleri şeytanların düzenlerine uşak olurlardı ve niceleri yalanın saltanatını kabul ederdi. Muhacirin dâvâsını anlamayanlar, yanlışa kul olurlar, zillete razı olurlar, çakıl taşlarını mücevher zannderler.

 

- Göklerin selâmı, iman edenlerin hürmeti, sevmesini bilenlerin sevgisi sanadır ey şanlı muhacir!

- Sen varlığı Allah yolunda harcamayı bize öğretensin! Sen, serden ve yârdan geçmeyi öğrettin! Sen, neyi sevmemiz gerektiğini öğrettin! Sen fedakârlığı öğrettin. Sen yiğitliğin nasıl olması gerektiğini öğrettin.

 

- Ey muhâcir! Seni tarihe şahit tutuyoruz. Senin hicretin hayatın manasını bize hatırlatırken, dünyada nelerin daha değerli olduğunu anlıyoruz.

 

- Seni yurdundan, evinden ve ocağından kovanlar bilmeden sana iyilik ettiler. Rabbim sana düşmanlarının hayal bile edemeyeceği sonsuz mükâfatlar hazırladı. Kur’an, Allah yolunda hicret edenleri, mallarını ve canlarını Allah yolunda verenleri altlarından ırmaklar akan cennetlewr beklediğini söylüyor.  

 

- Ey muhacir! Şimdi bizim yakamıza ev derdi, evlât derdi, sıla derdi, mal derdi, toprak derdi, iş ve aş derdi, şöhret ve sahip olma derdi asılıp duruyor. Eskiden zulme uğrayanlar Allah’ın geniş arzına hicret edebilirlerdi. Şimdi her taraf işgal altında. Biz nereye hicret edelim ey muhacir!

 

- Ey muhâcir! Bizim Medinemizi bile elimizden aldılar. İslâm ümmetinin yağma edilmedik zenginliği, saldırılmadık bir değeri kaldı, işgal edilmedik bir parça toprağı kalmadı. Daha da kötüsü ne bu işgali anlıyabiliyoruz, ne işgalcileri tanıyabiliyoruz, ne de hicret mantığından haberimiz var...

 

- Ey muhacir, şu perişan İslâm ümmetinin uyanışı için bir Sûr’un üflenmesi lazım. O sûr borusu ötsün, belki uyanırız veya belki kıyametimiz kopar.

 

- Senden bize bir ses gelsin, senden bir bir haber ulaşsın. Rasûllerden, muhacirlerden, ensardan, sıddîklerden, şehitlerden, salihlerden haber ver, onlardan bize bir nefes ulaştır.

 

- Ey muhacir, Rasûlüllah’ın ve senin hicretinin her yıldönümünde seni anmak, seni hatırlamak, sana yakın olmak istiyoruz. Sana selâm olsun. Ensara selâm olsun. Çile arkadaşlarına selâm olsun. Yol arkadaşlarına selâm olsun.

 

- Ey muhacir! Terkettiğin Mekke’ye selâm olsun. Vardığın Peygamber şehri Medine’ye selâm olsun. Yaşadığın o beldeye selâm olsun.

 

- Tarih boyunca Allah yolunda muhacir adını alanlara da selâm olsun.

- Tarih boyunca muhacirleri sevenlere de selâm olsun.