Hangi patika, hangi yol, hangi cadde gül dağına gider?

Şairin hedefi gül dağına gitmek. Ama onu gül dağına götürecek yol çatallaştı. Önüne bir çok yol çıktı.

Sağdaki yol mu, soldaki yol mu, ortadaki yol mu onu hedefine götürecek?

Bir patika mı, bir keçi yolu mu, bir otaban mı, bir şose mi, bir asfalt yol mu onu gül dağına ulaştıracak?

Belli değil. Bir bilene sormak gerek.

Şair belli ki yolda.

Yolda olana yolcu denir. Yolcunun bir hedefi vardır. Varmak istediği bir menzili olur. Oraya varmada bir amacı olur.

Yolcu bir menzile doğru amaçsız, hedefsiz, iş olsun diye yönelmez. Hedefi olmadan yola çıkanlara, sokak sokak, diyar diyar dolaşanlara ber-duş, yani evi sırtında adam derler. Nerede akşam orada sabah. Bir gayesi, bir maksadı, bir planı yoktur böylelerinin. Rastgele yaşarlar. Başarmak istedikleri bir çalışma, ulaşmak istedikleri bir makam, varmak istedikleri bir hedef, kavuşmak istedikleri bir yâr, vuslat etmek istedikleri bir canan yoktur.

-Gül dağına gitmek

Gül dağına gitmek diye bir dertleri, gül yetiştiren bahçıvanla görüşmek diye bir hevesleri, gül koklamak diye bir arzuları olmayanlar gül yoluna girmezler.

Böyleleri gülü tanımadıkları gibi, gülün değerini de bilmezler.

Gül dağına siz gül bahçesi, yani gülistan diyebilirsiniz.

Gülü bilmeyen, gül ile tanışmak istemeyen, gül kokusuna hasret çekmeyen gülistanı özler mi?

Gül dağına gitmek için yola düşer mi?

Yol yorgunluğuna, yolculuk zahmetine katlanır mı?

Böyleleri gül diyarına gitmek üzere yol aramadıkları gibi, yola yatarlar. Başkalarına engel olmaya kalkarlar; gül dağına gitmesinler diye. Onlar gülden kendilerini yoksun bıraktıkları gibi başkalarını da yoksun bırakmak isterler.

Çatallı yol ağzına kadar gelmek de iyidir. Buraya kadar geldiğine göre demek ki yola düşmüş, yola revan olmuş. Böyle yapan birinin daha ileriye gitmek gibi bir niyeti, bir arayışı, bir çabası var demektir. Evinden çıkmış, yola koyulmuş, en azından bulmak için aramak gerektiğini anlamış demektir.

Evet, evet; şu kesin ki bulmak isteyen aramalı. Kavuşmak için özlemeli. Elde etmek için istemeli. Bulmak için yola düşmeli. Öğrenmek için sormalı. Hiç bir şeyden yapmadan ellerini göğe açanlar, emeksiz ekmek isteyenlerdir.

Çatallı yol ağzına gelip, nereye gideceğini bilemeyenler bir rehbere, bir bilene, bir tecrübe edene sorarlar. Bir kılavuza, ya da yol haritasına ihtiyaçları olur.

İşte bunu yapanlar, yani kılavuzla veya yol haritası ile yola çıkanlar gül dağına, yani gülistana daha kolay ve daha erken varırlar.

Fakat rehbere, kılavuza, bir bilene ihtiyacı olmayanlar çatallı yol ağzından öte yanlış yola girebilirler. Bu girdikleri yol onları hedeften çok çok uzağa götürebilir. Gül bahçesi yerine ateş çukuruna ulaştırabilir. Arzu edilene kavuşturma yerine, acı pişmanlık veren bir sonuca bırakabilir.

İnsan bilmediği bir yola tahmin üzere çıkar mı? “Zannediyorum bu yol beni hedefime götürür, işte bu yol sanırım doğru yoldur, benim görüşüme göre en doğru yol şudur” der mi? 

Derse doğru olur mu?

Yani kişinin bir yol hakkında hiç bir bilgisi, yolun başında levha, yolcunun elinde yol haritası olmayacak; sonra da bu kişi istediği yere şaşırmadan, dümdüz gidebilecek...

Bu olmayacak bir şeydir.

Yolu bilene sormalı, gül bahçesini görene sormalı, gül dağını ziyaret edene sormalı. Sormalı ki, gülistana gitme yerine nâristana (ateş çukuruna) gidilmesin. Sormalı ki, saadete yol alınsın, felâkete doğru gidilmesin.

-Yol oldur ki gülistana gide

Gül dağına, yani gülistana doğru yola çıkmak aslında, hayatına gül kokusu bulaştırmak demektir.

Hayatını gül kokusu bulaştıranlar, zorluğun değil kolaylığın, çirkinliğin değil güzelligin, kötülüğün değil iyiliğin, düşmanlığın değil dostluğun, dehşetin değil güvenin, ürpertinin değil müjdenin, kavganın değil sevginin elçileridir.

Gülün yanında duran, ya da gül satanın yanında duran ne kazanır?

Ya gülü koklar, ya bir tane veya bir demet gül alır.

İkisi de güzel.

Gül satan (attar’ın) yanına giden, ya ondan gül yağı (ıtr-güzel koku) satın alır, ya da ıtır olup takdim edilen gülün kokusu ona da bulaşır.

Bu da güzel.

Ya demirci dükkânında körük çekenin yanında bulunan?

Ya körüğün ateşinden bir kıvılcım sıçrayıp elbisesini yakar, ya da içeriye doluşan duman onun elbiselerine de bulaşrr.

Bulaşır da pis kokmaya başlar. İkisi de kötü.

Hangisi güzel? Gül satanın yanında olmak mı, körük çekenin çevresinde bulunmak mı?

Güldağına yolculuk yapmaya niyet mi güzel, gayya çukuruna doğru yola çıkmak mı?

Çatallı yol ağzındayım, gül dağına hangi yol gider diye soran yolcu eninde sonunda gülistana varır...

Hüseyin K. Ece

24.4.2014

Zaandam