Ailede iletişim, aile ahlâkı ve mutluluğu üzerine dersler:

Hüseyin K. Ece

Eylul-Aralık 2011

Zaandam Ayasofya Camii

 

SEKİZİNCİ DERS

20.11.2011

 

  • Hanımların Temel Görevleri (Erkeklerin hanımlar üzerindeki

hakları)

Hadis olarak rivâyet edilen bir sözde şöyle deniyor: "Kocasını  memnun  bırakmış olarak ölen kadın, cennete girer." (Tirmizî, Radâ/10. İbn Mâce, Nikâh/4)

 

1-Sâliha bir müslüman olmak

Bu, şüphesiz bir şekilde İslama/Kur’an’a inandıkatn sonra bu imanın gereği ve amacı olaral sâlih amel işleyen bir kul demektir. Bu ilke kadın erke herkes için geçerlidir.

Salih amel, bir müslüman bütün hayatını kapsar. Sâlih amel ıslah olmuş, yapana dünyada ve âhirette faydalı olacak, maksada uygun, hayırlı ve güzel, ahlâkî ilkelere muvafık, Allah’ın razı olacağını, yapana manevi mükafat (sevap) kazandıran her türlü eylemin adıdır. Din dilinde bunların bir kısmı emredilmiş, bir kısmı tavsiye edilmiş, bir kısmı da güzel görülmüştür.

Kur’an sık sık iman ve sâlih ameli birlikte kullanır. Zira müslüman olmaktan amaç; salih bir kimse olmaktır. Yani sâlih amel işleyen müslüman erkek, sâlih amel işleyen müslüman kadın olmaktır. İslâmın inşa etmek istediği kişilik vahyin ölçülerine uyar, Hakkın rızasını gözetir, ahlâkî güzellikleri hayat haline getirir, örnek bir insan olmaya çalışır.

Bir müslüman kadın bu şekilde “sâliha” bir kul olmaya çaba gösterirse, kendi iç dünyasında mutlu olduğu gibi, ailesinde de mutlu olur. Rabbine karşı görevlerini yerine getirdiği gibi, ailesine karşı da görevlerini yerine getirir. Evinin dışındaki görevlerinde de dikkatlidir. 

Kur’an böylelerini şu şekilde müjdeliyor:

“Erkek veya kadın, mümin olarak kim iyi amel işlerse, onu mutlaka güzel bir hayat ile yaşatırız. Ve mükâfatlarını, elbette yapmakta olduklarının en güzeli ile veririz.” (Nahl 16/97)

“Bunun üzerine Rableri, onların dualarını kabul etti. (Dedi ki:) Ben, erkek olsun kadın olsun -ki hep birbirinizdensiniz- içinizden, çalışan hiçbir kimsenin yaptığını boşa çıkarmayacağım...” (Âli İmran 3/195)

“İman eden ve iyi işler yapanları (sâlih amel işleyenleri), içinde ebedî kalmak üzere, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Allah, (bu söylenenleri) hak bir söz olarak vâdetti. Söz verme ve onu tutma bakımından kim Allah'tan daha doğru olabilir?” (Nisâ 4/122)

 

2-İyi/ saliha kadınlar itaatkârdırlar.

"Sâliha (iyi) kadınlar, itaatkârdır. Allah, kendilerini (haklarını) nasıl koruduysa, onlar da öylece gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyanlardır." (4/Nisâ, 34).

         “Allah`ın (kendilerini) koruması sayesinde onlarda gaybi (namusunun, eşinin mali-mülkünü ve haklarını) korurlar..." (Ebu Dâvud, Nikâh/41)

"Kadın, eşinin Allah`a isyan olan isteklerine uymaz..." (Buhârî, Nikâh/4)

"Allah'a isyanı emreden kişiye itaat olunmaz." (Buhârî, Ahkâm/4. Müslim, Cihad/40)

"İtaat ancak dine ve akla uygun olan (ma`ruf) seylerde olur.." (Buhârî, Ahkam/4)

“Kadın, beş vakit namazını kılar, bir aylık orucunu tutar, nâmusunu korur ve kocasına itaat ederse ona: ‘Hangi kapıdan dilersen oradan cennete gir’ denilir.” (Ahmed bin Hanbel, 1/191)

Hz. Peygamber, Vedâ Hutbesinde şöyle buyurmuştur: “Kadınlar hakkında Allah’tan korkunuz. Çünkü siz onları Allah’ın emâneti diye aldınız. Allah’ın sözü uyarınca ırzlarını kendinize helâl kıldınız. Onların, sizin yataklarınıza bir adamı almamaları ve iffetlerini korumaları, sizin onlar üzerindeki haklarınızdandır. Eğer böyle bir şey yaparlarsa hafifçe onları dövünüz. Sizin de onların geçimlerini ve giyimlerini sağlamanız, onların sizin üzerinizdeki haklarındandır.” (Müslim, Hac/147, 194. Tirmizî, Fiten/2, Tefsir/2. Ebû Dâvud, Menâsik/56. İbn Mâce, Menâsik/84)

Kadın, yöneticilik ve sorumluluk bakımından aile reisliğine getirilen kocasının meşrû arzularına saygı göstermekle mükelleftir.  

Kayıtsız şartsız hâkimiyet, ancak Allah'ındır (12/Yûsuf, 40). Ailede uyulması gereken İlâhî kurallara muhatap olmada kadınla erkek eşit statüye sahiptir.

Ailede Allah'ın koyduğu kuralları yürürlükte kılma yetkisi kocaya verilmiştir. Evin reisi, Allah'ın koyduğu kurallara göre aileyi yönetecek ve Allah'ın hükmüne zıt bir emir ve yasak koymayacaktır. Eğer İlâhî emir ve yasakları çiğneyen bir istekte bulunursa, hanım bu isteğe itaat etmeyecektir.

"Allah'a isyanı emreden kişiye itaat olunmaz." (Buhârî, Ahkâm/4. Müslim, Cihad/40)

Kadının kocasına itaati, mutlak değil; helâl ve meşrû konularda, Allah'ın hükmü doğrultusundadır ve itaat, daha çok kocanın cinsî konulardaki istekleriyle ve temel dinî hususlarla ilgili olarak değerlendirilmelidir.

"Kadın, kocasının hakkına riâyet etmedikçe, Rabbinin hakkını (emrini) yerine getirmiş olmaz." (İbn Mâce, Nikâh/4)

"... Erkek, ailede yöneticidir ve yönetiminden sorumludur. Kadın da kocasının evinde yöneticidir ve elinin altındakilerden sorumludur." (Buhârî, Cum'a/11. Müslim, İmâret/20).

Çocuklarını güzelce yetiştirmek ve yabancılara karşı tesettürüyle, davranışlarıyla namusunu muhafaza etmek: Müslüman hanımın ailedeki en önemli üç vazifesi bunlardır.

Peygamberimiz'in müjdesi de şöyledir: "Kadın, namazını kıldığı, orucunu tuttuğu, namusunu koruduğu ve (meşrı işlerde) kocasına itaat ettiği zaman, cennet kapılarının dilediğinden girsin." (Ahmed bin Hanbel, 1/191)

 

3-İhtiyaçları karşılamak

İş bölümüne göre kadın daha çok ev içinden sormlu ise, yemek, temizlik, çocukların bakımı, kocanın şahsi ihtiyaçları gibi şeyleri zamanında yapmaya dikkat etmeli. Kocasını meşrû yollarla tatmin/memnun etmeye çalışmak. Bunlar yapıldığı zaman hem iyilik sayısı artar, hem de erkeğin üzülmesine, strese girmesine, öfkelenmesine engel olunur.

İslâmda en doğal bir davranış olan cinsî ilişkiler dahi, hayırlı bir amel, yani bir sevap olarak kabul edilmiştir. Hele çocuk dünyaya getirmek ve o çocukları İslâm'ın istediği gibi güzel terbiye ile yetiştirmek, çok büyük ecir ve mükâfatla karşılık verilecek olan büyük bir ibâdettir.

 

4-Kocanın malını ve iffeti korunmak

Kadının en başta gelen görevi, iffet ve namusunu korumasıdır. Kadın, gözünü haramdan sakınarak, ırzını koruyarak, görülmesine müsaade edilen yerlerin dışında, örtülmesi gerekli yerlerini örterek bu görevini yerine getirir (Bkz. 24/Nûr, 31; 4/Nisâ, 34; 33/Ahzâb, 59).

Evdeki işlerle ve çocukların yetiştirilip büyütülmesiyle daha çok ilgilenme durumunda olan kadın, dışarı çıkarken câhiliyye çıkışı ile çıkmamalı.

“(Ey Peygamber eşleri) Evlerinizde vakarla oturun, eski cahiliye âdetinde olduğu gibi açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resûlüne itaat edin. Ey Ehl-i Beyt (Peygamberin ev halkı)! Allah sizden, sadece günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” (Ahzab 33/33)

Câhiliyye çıkışı, yabancı erkekler için süslenme, ince veya dar elbiseler giyme, açılıp saçılarak sokağa çıkmayı içermektedir.  Kadınlar, cinselliklerini sadece kocalarına karşı kullanmalı, kocasının yanında dişi; diğer insanların yanında kişi olarak yer almalıdır. Kocasına karşı süslenmeyi ibâdet bilmeli, onu doyurabilmelidir.

Kadın kocasının malını ve çocuklarını da korumak mecburiyetindedir.

Hadise göre kadınlar da evlerinin çobanıdır. Buna göre evli kadınlar her açıdan babalkrının evinden kocalarının evine, yani yeni evlerine göç etmek zorundadırlar.

"... Erkek, âilede yöneticidir ve yönetiminden sorumludur. Kadın da kocasının evinde yöneticidir ve elinin altındakilerden sorumludur." (Buhârî, Cum'a 11; Müslim, İmâret 20)

Kocanın mal ve eşyasını korumak, çünkü mal ve eşyayı korumak iş bilmekten geçer.

"İyi kadınlar, Allaha ita'at eder ve kocalarının haklarını gözetir. Kocaları yokken, onların namuslarını ve mallarını, Allahın yardımı ile korurlar." (Nisâ 4/34)

Müslüman hanımlar edepli, namuslu, ar ve haya sahibi, yabancılarla ilişkilerinde belli mesafeyi koruyan kimseler olmalı.

Kocayı ve aile fertlerini şüpheye düşüren davranışlardan kaçınmalı.

Ailenin şerefinin korunması da iffete dahildir.

 

5-Çocuklarına iyi bir mürşid/öğretmen olmak

Kendisine bir yuva, bir nesil ve toplum emanet edildiğini şuurunda olmak

Anneler öncelikle bir evin annesi, giderek bir neslin annesi, ve sonra da bir toplumun annesi olurlar. Yani sırasıyla bunlardan sorumludurlar. Zira anneler bir kaç çocuk değil, bir toplum doğururlar.

Kadın, iyiliği emir ve kötülükten yasaklama görevini, sadece fıtrî öğretmenleri olduğu çocuklarına karşı değil; eşinde gördüğü yanlışları düzeltmek ve doğrularını arttırmak için kocasına karşı da uygulayabilmelidir.  

Çocuk, dünya nimetleri içinde çok önemli bir yer tuttuğu, evin neşe ve huzurunu temin ettiği gibi, âhiret saadetine de sebep olabilir. Yuvanın temelini sağlamlaştırdığı gibi, özellikle anneleri evine bağlar. Ev kadınının ulu orta çarşı-pazarı sıkça dolaşıp, başkalarını fitneye düşürmesine engel olur.

Batılı  ve Batıya özenen hanımlar, eğlenceye engel olduğu, gönüllerince gezip tozmaya, lüzumsuz işlerle veya televizyon karşısında vakit öldürmeye, nefislerini azgınlaştıran başı boşluğa engel olduğu için çocuk istememektedir.

Yine Batılılar, kendi ülkelerinde vatandaşlarına çocuk başına extra para verip çocukların artmasını teşvik ederken; özellikle müslümanların yaşadığı ülkelere doğum kontrolünü ve az çocuğu teşvik etmektedir. Azıcık aklı olanlar, bunun emperyalizmin bir oyunu olduğunu hemen anlarlar ve oyuna gelmezler.

Boşanmanın ve geçimsizliğin önüne geçmede çocuğun rolünü dikkate alırlar. Hanımların eve bağlanıp hayırlı işlerin en önemlilerinden olan insan yetiştirmeye çalışmalarının kıymetini ve ecrini bilirler.