BEN BİR DEFA DİKKÂT DEDİM
Türkiye’de halk 12 Eylûl 2010da şimdiki Anayasa’nın bazı maddelerinin değişip değişmemesi için oy verecek. Yani referamdum yapılacak.
Bu değişiklik paketine siyasi partilerden, basın mensuplarından, hatta yargının içinden bazıları ‘hayır’ diyeceklerini peşinen ilan ettiler.
BİR RAMAZAN HATIRASI
Bundan otuzbeş yıl önce. Yani Ramazan’ın yine Ağustos Eylûl aylarında olduğu zaman. Gölcük’teyim. Hani Marmara depreminden en fazla etkilenen Gölcük’te. Lise ve universite yıllarında yaz tatilinde oraya gider, okuyabilmek için lazım olacak parayı/harçlığı kazanmaya çalışırdım.
BİR YAZ GÜNÜ GEÇTİK TUNA’DAN 1
“Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: ilerle
Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilerle” Yahya Kemal Beyatlı
Not: Şiire sonradan döneceğim.
Bu sene bir ay kadar Türkiye’ye izine gitme nasip oldu. Bununla ilgili aklıma gelenleri, yollarda gördüklerimi ve Türkiyede gözüme takılanları sizinle paylaşmak istiyorum.
BİR YAZ GÜNÜ GEÇTİK TUNA’DAN 10
(Baştarafı bir önceki sayılarda...)
“Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: ilerle
Bir yaz günü geçtik Tuna’dan kafilelerle” Y. Kemal Beyatlı
Geçenlerde bir gazete okudum, Türkiye’den bir yetkili diyor ki: “Gurbetçilerimiz Kapıkule’den içeri girince trafik kurallarına uymayı bırakıyorlar. “
BİR YAZ GÜNÜ GEÇTİK TUNA’DAN 11
(Baştarafı bir önceki sayılarda... Okuyuculardan özür dileyerek 2008 izin notlarının devamını sunuyoruz.)
“Tuna nehri akmam diyor
Etrafımı yıkmam diyor.
Şanı büyük Osman Paşa
Plevne`den çıkmam diyor.”
BİR YAZ GÜNÜ GEÇTİK TUNA’DAN 12
(Baştarafı bir önceki sayılarda...)
Vidin’den Tuna üzerinden Romanya’ya geçerken aklınıza yine Plevne gelir. Ankara’da bir semte adını veren Gazi Osman Paşa gelir. Onun adına söylenmiş olan “Tuna nehri akmam diyor” türküsü gelir. Vatan Yahut Silistre diyen Namık Kemal gelir.
BİR YAZ GÜNÜ GEÇTİK TUNA’DAN 2
(Bir önceki sayıda izin için yaptığımız hazırlıklardan, telaşlardan, izin öncesi yaşadığımız streslerden bahsetmiştik. Şimdi kaldığımız yerden devam ediyoruz.)
Bir de geçen izinlerdeki tecrübelerin aklına. Yaşadıkların, gördüklerin, çektiğin çileler. Hepsi tek tek filim şeridi gibi gözünün önüne gelirler. İçinden bir ses ‘gel izine gitme, ne bu? Her sene/her sefer çile, yorgunluk, bitkinlik. Mecbur muyum bunları çekmeye’ dersin.