Ülkemizde iki yıl önce seçilen Başkan’a nisbetle hemen hemen hiç artısı olmayan, ama ülke açısından pek çok eksiği olan bir aday oyların yaklaşık yarısını aldı.
Ülkemizde iki yıl önce seçilen Başkan’a nisbetle hemen hemen hiç artısı olmayan, ama ülke açısından pek çok eksiği olan bir aday oyların yaklaşık yarısını aldı.
‘Tevbe; kulun günahını itiraf ve ondan pişmanlık duyup bir daha yapmamaya karar vermesidir. Ya da bir insanın günahı terkederek Allah’a itaate dönmesi ve işlediği suçu bir daha işlemeyeceği hususunda Allah’a söz vermesi, Allah’ın da bu dönüşü’, yani bu pişmanlığı kabul ederek ceza vermeye dönmemesi demektir.
-İrâde
‘İrâde’, Türkçe sözlükte isteme, dileme, bir şeyi yapmak veya yapmamak konusunda karar verebilme ve bu kararı yürüebilme kudreti demektir. (Doğan, M. Büyük Türkçe Sözlük, s: 799)
Bu iki kelimenin de aslı ‘cenne’ fiilidir. Bu da bir nesneyi duyulardan saklamak, gizlemek, aklını kaybetmek demektir. Bir şey onu, o nesneyi sakladı anlamına da gelir. Bir âyette bu anlamda geçiyor.
KUR’AN ZAHMET DEĞİL, RAHMETTİR
Özellikle Avrupa’da İslâm karşıtlarının ve ırkçıların bir iddiası var: Kur’an şiddetin kaynağıdır. Zira onda şiddeti teşvik eden ifadeler var. İslâm terörünün sebebi de budur.
Yeryüzü halifesinin ilk görevi, ya da yaratılış sebebi, kendini Yaratan Rabbini bilmek ve yalnızca ona kulluk etmektir.
Geçenlerde bir tanıdık facebook’ta uzun sakallı bir arkadaşın kısa bir videosunu paylaştı. Aynen şöyle diyor:
Geçenlerde facebook’ta şu notun paylaşıldığını gördüm:
RİSALE-İ ES’ADİYYE’DEN:
Tarikata Bağlanmanın Kur’ân ve Sünnetten Delili
Geçenlerde bir muhterem –sanırım hadis inkârcılarına cevap olarak- facebook’ta şunu paylaştı:
“Sünnet( hadisi şerifler) Vahiydir.
Ya da Kur'an'da dalâlet (sapıklık) kavramı
-Sapıklık (dalâlet) nedir?
‘Dalâl’ veya ‘dalâlet’ masdarları, sözlükte; kaybolmak, telef olmak, şaşırmak ve yanılmak anlamlarına gelir.
“Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?” (Tîn 95/8) Namazda veya namazın dışında Tîn Sûresi, özellikle bu son âyet okunduktan sonra ne söylenir, ya da bir şey demek gerekir mi?
“bed-maye necȃbet mi verir hiç üniforma?”
(Mayası bozuk olana üniforma bir seçkinlik/üstünlük sağlamaz) (Ziya Paşa)