‘Tevbe; kulun günahını itiraf ve ondan pişmanlık duyup bir daha yapmamaya karar vermesidir. Ya da bir insanın günahı terkederek Allah’a itaate dönmesi ve işlediği suçu bir daha işlemeyeceği hususunda Allah’a söz vermesi, Allah’ın da bu  dönüşü’, yani bu pişmanlığı kabul ederek ceza vermeye dönmemesi demektir.

Tevbe etmek Allah’ın emridir.

 “Ey iman edenler ! Allah’a nâsuh (kesin) bir tevbe ile tevbe edin...” (Tahrim 66/8)

“Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O’na tövbe edin. Şüphesiz Rabbim çok merhametlidir, çok sevendir.” (Hûd 11/90. Bir benzeri: Hûd 11/52, 61)

‘Tevbe etmek’ Allah’ın emri olduğuna göre başlı başına bir ibadettir.

İnsanların günahlarını temamen gören ve bilen yalnızca Allah’tır. (Furkan 25/58) Öyleyse mü’minler günâhlarını yalnızca O’na itiraf ederler ve yalnızca O’nun huzurunda tevbe ederler, O’ndan mağfiret dilerler.

Ama gelin görün ki ülkemizde, bir yerlerde yeni bir tevbe etme (onlar TEVBE ALMA diyorlar) metodu geliştirildi. Bir mekanları var. Cephe duvarında TEVBE KAPISI yazıyor. Oraya gelenlerden tevbe alınıyor. Ancak tevbe almak isteyenler şu şartlara uymalı:

“1.Şart: Abdest almak. Tövbe niyetiyle abdest alırken, her âzası ile yaptığı günaha kalben tövbe etmeli ve onları rahmetiyle temizlemesi için kalbiyle Allah’a yönelmelidir.

2.Şart: Tövbe niyetiyle gusül abdesti almak.  

3.Şart: Tövbe/istihâre namazı. Birinci rekâtta Fâtiha’dan sonra Kâfirûn sûresini, ikinci rekâtta ise İhlâs sûresini okur.

4.Şart: Tövbe etmek. “Yâ Rabbi! Bütün yapmış olduğum günahlardan ben pişmanım. Keşke yapmasaydım. İnşaallah bir daha ben yapmayacağım” diyerek tövbe eder ve bunu üç kez tekrar eder.

5.Şart: İstiğfar etmek (estağfirullah demek). Kendi duyacağı kadar en az yirmi beş (25) en fazla yetmiş beş (75) tercihen otuz üç (33) defa “estağfirullah” der. Sonraki âdaplara gözler kapalı olarak devam edilir.

6.Şart: Sekiz adet Fâtiha okuyup sevabını sâdâtlara (kendi tarikat silsilesindeki isimlere) hediye etmek.  

7.Şart: Ölüm rabıtası. Ölüm rabıtasından maksat gönlü yüce Mevlâ’ya yöneltmek ve nefsin ibret almasını temin etmektir.

8.Şart: Mürşid rabıtası. Mürşid rabıtasından gaye, Allah Teâlâ’ya ulaşmak için mürşidi vesile edinmektir. Allah Teâlâ’nın arşından gelen nurun bir sütun şeklinde aktığını ve O’ndan bir ikram olarak bu nurun mürşidini kapladığını hayal eder. Mürşidini kaplayan bu nurdan nasiplenmeye çalışır.”

Bu şartların ibadet olan tevbenin değil, kendi mekanlarına gelenlerin orada, ya da şeyh saydıkları kişinin huzrunda, bazen de iple yapılan tevbe merasimlerine katılmanın şartları olduğunu söylemeye gerek yok.  

Halbuki; 1.Tevbede asıl olan direkt olarak Allah’a, aracısız olarak yapılması, içten gelen bir pişmanlıkla, O’na yönelerek hatadan dönüş sözü verilmesidir.

2.Tevbe, sadece Allah’a yapılır; tevbeleri kabul edip bağışlayabilecek ancak Allah’tır. (Âl-i İmran  3/135) Tevbe, hıristiyanlıkta olduğu gibi, bir din büyüğünün karşısında günahları itiraf edip günah çıkartmaya benzemez.

3.Üstadların veya din büyüğü sayılanların yanına gidip onların önünde “tevbe verme”, onun da “tevbe alma”, “tevbe iptal etme” diye yapılan uygulamaların Kur’an ve Sünnette yeri olmadığı açıktır.

Çünkü tevbe kul ile Allah arasındadır. Mü’min ona kalbinde niyetlenir, diliyle ifade eder, amelle destekler, yani günahı terkeder.

Bunun şâhidi de Allah’tır. Kulun niyetini, tevbe edip etmediğini, istiğfarını bilen de sadece O’dur.

4.Herhangi bir kulun araya girmesi, “tevbe alması”, bazı nesnelerle toplu tevbe seansları, törenleri düzenlenmesi, tevbe için illa bir mekana gidilmesi; tevbe ibadetini amacından saptırmak, kul ile kalbi arasına girmeye kalkışmak tehlikesi taşıyor.

5.Allah’a ulaşmak için ölü veya diri aracılara ihtiyaç yoktur. Zira Allah (cc) kuluna şah damarından yakındır (Kâf 50/16). Yani kul ile Allah arasında bir boşluk yoktur ki oraya birisi girsin!

6.Mürşide nûr aktığı, o nûrdan nasiplenmek isbatı mümkün olmmayan sübjektif iddialardır.

7.Saygın zannedilen ölülere Fatiha okumanın tevbe ile ne alakası var? Zira konu kulun tevbe etmesi ve Rabbinden bağışlanma talebi...

8.Bir mü’min her an, her yerde tevbe edebilir. Zira günahları mağfiret edecek olan Allah (cc) her yerde hazırdır. Dua edenin duasını işitir. (Bekara 2/186) Tevbe için Allah’ın huzuru dururken bilmem hangi beldeye, bizim gibi bir beşerin yanına gitmeye gerek yoktur.

Yukarıda sıralanan şartlar tevbe ibadetinin şartları değil TEVBE KAPISI adını verdikleri mekanın özel istekleridir. Üstelik bu şartlar çok kolay olan tevbe ibadetini zorlaştırıyor, törene bağlıyor.

9.Mü’minler, her ibadeti Rasûlüllah’tan (sav) öğrendikleri gibi tevbe etmeyi de ondan öğrenirler. İnsanların din adına uydurdukları ama aslı olmayan âdetler onları bağlamaz.

Hüseyin K. Ece

11.02.2024

Zaandam