Ailede iletişim, aile ahlâkı ve mutluluğu üzerine dersler:

Hüseyin K. Ece

Eylul-Aralık 2011

Zaandam Ayasofya Camii

 

BİRİNCİ DERS

25.9.2011

 

-İslâmda Erkek-Kadın

 

1-İnsan ahsen-i takvim üzere (en güzel biçimde) yaratılmıştır

لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ {4}

“İncire, zeytine, Sina dağına ve şu emîn beldeye yemin ederim ki, biz insanı en güzel biçimde yarattık.” (Tîn 95/1-4)

وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى كَثِيرٍ مِّمَّنْ خَلَقْنَا تَفْضِيلاً {70}

“Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları, (çeşitli nakil vasıtaları ile) karada ve denizde taşıdık; kendilerine güzel güzel rızıklar verdik; yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan cidden üstün kıldık.” (İsrâ 17/70)

 

2-İnsan ünsiyet edendir

İnsan kelimesi: Arapça ‘ins’ kelimesinden türetilmiştir. Beşer, insan topluluğu anlamına gelen ‘ins’; daha ziyade insan türünü ifade et­mekte olup bu türün erkek veya dişi her ferdine insî/enesî yahut ‘insan’ denmek­tedir.

Kelimenin aslının ‘unutmak’ mânasındaki nesy’den ‘nisyân’ olduğu da ileri sürülmüştür. Böyle düşünenler İbn Abbas'a nisbet edilen, “İnsan ahdini unut­ması sebebiyle bu ismi almıştır” şeklindeki rivâyete dayanırlar.

İnsan kelimesi ‘üns’ ile de irtibatlandırılmıştır. ‘Alışmak, uyum sağlamak’ anlamına gelen ‘üns’ Türkçe'de ‘ünsiyet’ olarak kullanılmakta­dır. ‘Teennüs’; ‘insan olmak’ mânasına ge­lirken ‘isti'nâs’; ‘cana yakın olma, vahşi hayvanın evcilleşmesi’ anlamı taşımakta­dır.

Ayni kökten gelen ‘enes” vahşetin karşıtıdır. (Cevherî, es-Sihah, 3/904-906. Lisânü'l-'Arab, ins md.)

İnsan ötekiyle unsiyet krabilirse insan denilmeyi hak eder. ‘Teennüs’ ettiği zaman ‘vahşi’ olana mensup olmaktan kurtulup ‘insi’’  olana mensup olur.

İnsan sosyal bir varlıktır. Sosyal, biyolojik ve psikolojik ihtiyaçları vardır. Aile ilk ve küçük bir sosyal yapıdır.

 

3-Her şey çift yaratılmıştır

وَمِن كُلِّ شَيْءٍ خَلَقْنَا زَوْجَيْنِ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ {49}

“Her şeyden de çift çift yarattık ki, düşünüp öğüt alasınız.” (Zariyât 52/49)

أَوَلَمْ يَرَوْا إِلَى الْأَرْضِ كَمْ أَنبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ {7}

“Yeryüzüne bir bakmazlar mı! Orada her güzel çiftten nice bitkiler yetiştirdik.” (Şuarâ 26/7)

وَهُوَ الَّذِي مَدَّ الأَرْضَ وَجَعَلَ فِيهَا رَوَاسِيَ وَأَنْهَاراً وَمِن كُلِّ الثَّمَرَاتِ جَعَلَ فِيهَا زَوْجَيْنِ اثْنَيْنِ يُغْشِي اللَّيْلَ النَّهَارَ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ {3}

“Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan ve orada bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O'dur. Geceyi de gündüzün üzerine O örtüyor. Şüphesiz bütün bunlarda düşünen bir toplum için ibretler vardır.” (Ra’d 13/3)

يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِن كُنتُمْ فِي رَيْبٍ مِّنَ الْبَعْثِ فَإِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن تُرَابٍ ثُمَّ مِن نُّطْفَةٍ ثُمَّ مِنْ عَلَقَةٍ ثُمَّ مِن مُّضْغَةٍ مُّخَلَّقَةٍ وَغَيْرِ مُخَلَّقَةٍ لِّنُبَيِّنَ لَكُمْ وَنُقِرُّ فِي الْأَرْحَامِ مَا نَشَاء إِلَى أَجَلٍ مُّسَمًّى ثُمَّ نُخْرِجُكُمْ طِفْلاً ثُمَّ لِتَبْلُغُوا أَشُدَّكُمْ وَمِنكُم مَّن يُتَوَفَّى وَمِنكُم مَّن يُرَدُّ إِلَى أَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْلَا يَعْلَمَ مِن بَعْدِ عِلْمٍ شَيْئاً وَتَرَى الْأَرْضَ هَامِدَةً فَإِذَا أَنزَلْنَا عَلَيْهَا الْمَاء اهْتَزَّتْ وَرَبَتْ وَأَنبَتَتْ مِن كُلِّ زَوْجٍ بَهِيجٍ {5}

“Ey insanlar! Eğer yeniden dirilmekten şüphede iseniz, şunu bilin ki, biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra alakadan (aşılanmış yumurtadan), sonra uzuvları (önce) belirsiz, (sonra) belirlenmiş canlı et parçasından (uzuvları zamanla oluşan ceninden) yarattık ki size (kudretimizi) gösterelim.

Ve dilediğimizi, belirlenmiş bir süreye kadar rahimlerde bekletiriz; sonra sizi bir bebek olarak dışarı çıkarırız.

Sonra güçlü çağınıza ulaşmanız için (sizi büyütürüz). İçinizden kimi vefat eder; yine içinizden kimi de ömrün en verimsiz çağına kadar götürülür; ta ki bilen bir kimse olduktan sonra bir şey bilmez hale gelsin.

Sen, yeryüzünü de kupkuru ve ölü bir halde görürsün; fakat biz, üzerine yağmur indirdiğimizde o, kıpırdanır, kabarır ve her çeşitten (veya çiftten) iç açıcı bitkiler verir.” (Hacc 22/5)

خَلَقَ السَّمَاوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا وَأَلْقَى فِي الْأَرْضِ رَوَاسِيَ أَن تَمِيدَ بِكُمْ وَبَثَّ فِيهَا مِن كُلِّ دَابَّةٍ وَأَنزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَنبَتْنَا فِيهَا مِن كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ {10}

“O, gökleri görebildiğiniz bir direk olmaksızın yarattı, sizi sarsmasın diye yere de ulu dağlar koydu ve orada her çeşit canlıyı yaydı. Biz gökyüzünden su indirip, orada her faydalı nebattan çift çift bitirdik.” (Lukman 31/10)

 

4-İnsan tek bir nefisten yaratılmıştır

يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيراً وَنِسَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِي تَسَاءلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيباً {1}

“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.” (Nisâ 4/1)

Âyette çekirdeğini erkek ve kadının oluşturduğu aileyi ortya çıkaran biyolojik süreç yer alıyor.

هُوَ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا لِيَسْكُنَ إِلَيْهَا فَلَمَّا تَغَشَّاهَا حَمَلَتْ حَمْلاً خَفِيفاً فَمَرَّتْ بِهِ فَلَمَّا أَثْقَلَت دَّعَوَا اللّهَ رَبَّهُمَا لَئِنْ آتَيْتَنَا صَالِحاً لَّنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِرِينَ {189}

“Sizi bir tek candan (Âdem'den) yaratan, ondan da yanında huzur bulsun diye eşini (Havva'yı) yaratan O'dur. Eşi ile (birleşince) eşi hafif bir yük yüklendi (hamile kaldı). Onu bir müddet taşıdı. Hamileliği ağırlaşınca, Rableri Allah'a: Andolsun bize kusursuz bir çocuk verirsen muhakkak şükredenlerden olacağız, diye dua ettiler.” (A’raf 7/189)

خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ ثُمَّ جَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَأَنزَلَ لَكُم مِّنْ الْأَنْعَامِ ثَمَانِيَةَ أَزْوَاجٍ يَخْلُقُكُمْ فِي بُطُونِ أُمَّهَاتِكُمْ خَلْقاً مِن بَعْدِ خَلْقٍ فِي ظُلُمَاتٍ ثَلَاثٍ ذَلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ لَهُ الْمُلْكُ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَأَنَّى تُصْرَفُونَ {6}

         Allah sizi bir tek nefisten (Âdem'den) yarattı, sonra ondan da eşini yarattı. Sizin için hayvanlardan sekiz eş meydana getirdi. Sizi de annelerinizin karınlarında üç katlı karanlık içinde çeşitli safhalardan geçirerek yaratıyor.

İşte bu yaratıcı, Rabbiniz Allah'tır. Mülk O'nundur. O'ndan başka tanrı yoktur. Öyleyken nasıl oluyor da (O'na kulluktan) çevriliyorsunuz?” (Zümer 39/6)

 

5-İnsan bir kadın ve erkekten yaratılıyor

وَأَنَّهُ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنثَى {45},

“Şurası muhakkak ki (rahime) atıldığında nutfeden, erkek ve dişiden ibaret olan iki çifti O yarattı.” (Necm 53/45-46)

أَيَحْسَبُ الْإِنسَانُ أَن يُتْرَكَ سُدًى {36} أَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِّن مَّنِيٍّ يُمْنَى {37} ثُمَّ كَانَ عَلَقَةً فَخَلَقَ فَسَوَّى {38} فَجَعَلَ مِنْهُ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنثَى {39} أَلَيْسَ ذَلِكَ بِقَادِرٍ عَلَى أَن يُحْيِيَ الْمَوْتَى {40}‏

“İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!

O, (döl yatağına) akıtılan meninin içinden bir nutfe (sperm) değil miydi?

Sonra bu, alaka (aşılanmış yumurta) olmuş, derken Allah onu (insan biçiminde) yaratıp şekillendirmişti.

Ondan da iki eşi, yani erkek ve dişiyi var etmişti.

Peki (bunları yapan) Allah'ın, ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?” (Kıyâme 75/36-40)

يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنَّا خَلَقْنَاكُم مِّن ذَكَرٍ وَأُنثَى وَجَعَلْنَاكُمْ شُعُوباً وَقَبَائِلَ لِتَعَارَفُوا إِنَّ أَكْرَمَكُمْ عِندَ اللَّهِ أَتْقَاكُمْ إِنَّ اللَّهَ عَلِيمٌ خَبِيرٌ {13}

“Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır.

Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.” (Hucurât 49/13)

Bu âyette kavim ve kabileleri ortaya çıkaran sosyolojik süreç yer alıyor.

Nisâ 1 ve bu âyette ailenin çekirdeği olan erkek ve kadın çiftleri ve takva vurgusu ortak.

Birisi insanın biyolojik ve sosyal varlığını, takva ise manevî varlığını ayakta tutar.

 

6- Üreme ihtiyacı aileyi zorunlu kılıyor

Üreme ve karşı cinse ihtiyaç fıtridir. Bunu helal yoldan karşılamak (evlenme ve nikah/birlikte olmak) da ibadettir.

Bunun sağlayan mayası sevgidir.

وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجاً لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ {21}

“Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O'nun (varlığının) delillerindendir. Doğrusu bunda, iyi düşünen bir kavim için ibretler vardır.” (Rûm 30/21)

 

7-Nikah ibadettir.

Allah’ın emri, Peygamberin kavliyle başlayan evlilik ibadettir.

Bir müslüman için evlenmek sünnet değil farzdır. Çünkü,

-Allah emrediyor.

“Aranızdaki bekarları, kölelerinizden ve cariyelerinizden elverişli olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir.” (Nur 24/32)

Peygamber (sav)  şöyle buyurdu:

“...Nikâh benim sünnetimdir (Ben kadınlarla evlenirim). Kim ondan yüz çevirirse o benden değildir.”  (Buhârî, Nikâh/1; Müslim, Nikâh/5)

-Allah’ın âyetlerindendir (bkz. Rûm 30/21).

-Yeni kulların dünyaya gelmesi buna bağlı.

“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan Rabbinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.” (Nisa 4/1)

-Baba olmayan erkek, anne olmayan kadın galiba yarımdır. Kişinin kendini evlilikle tamamlaması da insanın başka bir görevidir.

 

8-Evlilik hayatı amacına uygun kurmanın imkanlarından biridir. Hayatı imana uygun kurmak da Allah’ın emridir.

 

9-İmandan sonra en çok tavsiye edilen amellerden biri de infaktır. Evlilik infakın hayata geçirildiği ilk yerdir.

"Bir kimsenin harcadığı paraların en değerlisi (birinci sırada olan) aile fertlerine harcadığı paradır." (Müslim, Zekat/38)

"Kişinin hayır yolunda harcadıklarının en sevaplısı, ailesinin ihtiyacına sarf ettiğidir." (Müslim, Zekat/39)

 

10-Kur’an’da Âdem ve eşinin anlatılması, evliliğe, insanların zevc-eş olarak yaratıldığına ve hayatın böyle kurulacağına işarettir. Bu aynı zamanda “ey iman edenler, siz de Âdem ve onun eşi gibi olan” demektir.

 

11-En büyük ibadetlerden biri emâneti korumaktır. Eşler ve ve çocuklar birer emânettir. Evlilik olmasa bu emâneti taşıma görevi gerçekleşmaz.