Nitekim Hicrî 1442 yılı ve Muharrem dolaysıyla da bazı rivâyetler ve iddialar paylaşılmış. Bunlardan bir tanesini söz konu etmek istiyoruz.

Birisi şunu hadis-i şerif kaydıyla paylaşmış:

“Zilhiccenin sonuncu günü ile Muharremin birinci günü oruç tutan, geçmiş yılı oruçla bitirip yeni yıla oruçla başlamış olur. Allahu Teâla o orucu, onun 50 yıllık günahına keffâret sayar.” (Kaynak: Yok)

Bu iddia bazı sitelerde de kaynak verilmeden kaydedilmiş, bazıları da şu kaynakları veriyorlar: Abdulkadir Geylânî, el-Gunye, 2/316. Abdurrahman b. Yusuf, İmâdu’l-İslâm, s: 386. Bazı siteler ise yazar ismi belirtmeksizin Gunye 2/54, bazıları da Nüzhetü’l-Mecâlis, s: 156yı kaynak veriyor)

1-En temel hadis kitaplarında geçmeyen bu rivâyet gerçekte Peygamber sözü (hadis-i şerif) müdür? Hadiste hicrî 5., 6., 7. asırlarda veya daha sonraki devirlerde yazılmış kitaplar hadiste original kaynak olabilir mi? 

2-Hadi diyelim bazı hadis kitaplarında geçiyor. Böyle bir rivâyet, böyle bir iddia  sahih ve Peygamber’e ait olabilir mi? Rasûlüllah iki günlük orucun 50 yıllık günahı silip yok edeceğini söyler mi?

3-İddia şu: Kim Zilhiccenin son günü ve Muharremin ilk günü iki gün oruç tutarsa, bu 50 (yazıyla: elli) yıllık günaha keffâret olur, yani bütün günahları silip süpürür. 1 günlük, 5 günlük, 5 aylık, 5 yıllık değil, tam elli yıl boyunca işlenen günahları affettirir.

Ortalama insan ömrü 60-70 sene ise, neredeyse bir ömür boyu işlenen günahlar iki gün oruçla silinebiliyor, bu rivâyete göre.

4-Rivâyette küçük-günah (seğâir-kebâir) ayrımı yapmadan işlenen bütün günahlar diyor. Halbuki bu rivâyeti sitelerine koyanlar, paylaşanlar “Allah kul hakkını affetmez” diye bilirler.

Ya bu iki gün oruç tutan; kul hakkı yemişse, hırsızlık, evrakta sahtecilik, hortumculuk yapmışsa, kamu malını zimmetine geçirmişse, işkenceci veya katil ise, adaletsiz işler yapmışsa, zalim ise... Üstelik nâsuh tevbe yapmamış ise... Bu günahlar da mı iki gün oruçla silinir?

Kur’an katiller hakkında şöyle diyor:

Kim bir mü’mini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî kalacağı cehennemdir. Allah, ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” (Nisâ 4/93)

Hata ile olan öldürmelerde ise köle azat etmek, diyet vermek veya iki ay keffâret oruç söz konusudur. (Nisâ 4/92). Yukarıda iddia edilen iki gün oruç değil.

Kur’an’da işlenen günahların ve yapılan kötülüklerin Allah hakkıyla ilgili kısmının tövbe, iyi davranışlar, iman ve sâlih amelle bağışlanıp örtüleceğine işaret ediliyor. Müminlerin de böyle dua etmesi öğütleniyor. (bkz: Âl-i İmrân 3/193, 195. Nisâ 4/31. Mâide 5/12, 65. A‘râf 7/153. Enfâl 8/29. Hûd 11/114. Tegâbun 64/9). (Yaran, R. TDV İslâm Ansiklopedisi, 25/181)

Hadislerde bazı sâlih amellerin günah ve kötülükleri örteceği, kişinin affedilmesine vesile olacağı geçiyor. Mesela; beş vakit namazın, cuma namazının, orucun, umrenin, çekilen hastalığın ve başa gelen musibete sabretmenin işlenen küçük günahlar için keffâret olacağı açıklanıyor. (Buhârî, Savm/3 no: 1895, Umre/1 no: 1773, Mevâkıt/4, 6 no: 525, 527. Müslim, Ṭahâret/4(11, 14, 15) no: 547, 550, 551, Hac/79(437) no: 3289, Birr/14(52) no: 6568. Tirmizî, Hudûd/12 no: 1439)  Ama hiç birinde 50 yıllık günahı affettirir denmiyor.

5-Allah’ın Rasûlü Kur’an’a aykırı bir şey söyler mi?

6-Bu iddia bazı muhterem zâtın kitaplarında geçiyor diye sahih kabul edilebilir mi? Onlar bu iddianın hadis olduğunu rü’yalarında Peygamber’e arzedip, ondan tasdik mi aldılar?

Böyle bir iddianın hadis ilmi açısından ne değeri olabilir ki?

7-Madem günahları affettirmek bu kadar kolay, o zaman sâlih amel işlemeye (ibadet yapmaya) haramları terketmeye gerek yok. Nasıl olsa kurtarıcı söz konusu iki günlük oruç var...

8-Bu vaad insanın aklına ister istemez ortaçağda hırıstiyan dünyasındaki ‘endüljans’ saçmalığını getiriyor. Kiliseye maddî bir şey bağışlayanlar, karşılığında papazdan günah affı belgesi alırlardı.

9-Rasûlüllah’tan (sav) yaklaşık kırk sene sonra maalesef çeşitli sebeplerden dolayı hadis uydurma olayı başladı. Bunlar hadis değil, Peygamber adına uydurulan yalanlardır. Bu uydurmaları tanımanın yollarından biri de basit bir işe (günaha) şiddetli cezalar, ateş veya cehennem, Allah’ın gazabı; basit bir işe (amele) büyük mükâfatlar, çok çok sevaplar, cennetler ve orada ırmaklar, huriler vadedilmesi. Bazıları halkı etkilemek için bu gibi sözleri hadis diye uydurmuşlar, bazıları da bunları tarihten beri câhilce nakledip durmuşlar. (Sübhi Salih, Ulûmu’l-Hadis ve Mustalahuhu, s: 265. Suyûtî, Tedrîbu’r-Râvi, s: 141-142)

10-İslâmda insanın görev ve sorumlulukları, kulluk görevleri bellidir. Kulluk görevlerini böyle tılsımlı, hokus-pokus iddialara dayandırmak, “ya tutarsa” diye zannetmek ne derece doğru?

11-Bu tür söylentileri, delillsiz iddiaları araştırmadan, hadis olup olmadığından emin olmadan kopyala yapıştır metoduyla paylaşmak, müslümanlara yanlış bilgi vermek, müslümanları oyalamak vebâl değil mi?

12-Peygamber adına konuşurken, bir rivâyeti naklederken daha dikkatli olmak gerekmez mi?

Zira Peygamber adına yalan uyduranların, onun demediği bir sözü o dedi diye iddia edenlerin yeri nârdır (cehennemdir). (bkz: Buhârî, İlim/38 no: 106-109, Enbiyâ/50 no: 3460. Dârimî, Mukaddime/25)

Allah (cc) bizi bu hatadan korusun.

 

Hüseyin K. Ece

21.08.2020

Zaandam