“Âşûrâ günü Allah’ın günlerinden bir gündür. Dileyen onda oruç tutsun, dileyen tutmasın.” (Ebû Dâvûd, Sıyam/64 no: 2443. Ahmed b. Hanbel, 2/57, 143)

Hadiste geçtiği gibi on Muherrem de Allah’ın diğer günleri gibi bir gündür. Ne bir eksik ne bir fazla.

Lakin abartmayı seven ve öteden beri söylenegelen anlatıları gerçek zanneden anlayış 10 Muharrem’de tarihte bazı olayların olduğunu kabul ediyor. Bu anlatılar bugünlerde sosyal medyada gerçekmiş gibi, bu günün faziletiyle ilgili, doğru yanlış mı, bir kaynağı var mı diye bakmadan paylaşılıyor.

Mesela bir paylaşım şöyle (olduğu gibi alıyorum):

“Muharrem ayını diğer aylardan onu faziletli hale getiren hususlar içerisinde ve bilhassa onuncu gününde cereyan eden hâdiseler.

Hz. Peygamber (asm) hadis-i şeriflerinde şöyle açıklamıştır:

  1. Hz. Adem (as), Aşure Günü’nde yaratılmıştır. Aynı günde Cennete girmiştir. Tevbesi ve affedilmesi aynı günde olmuştur.
  2. Arş, Kürsî, Sema, Arz, Cennet, Cehennem, Güneş ve ay aynı günde yaratılmıştır.
  3. Hz. İbrahim (as), Aşure Günü’nde doğmuştur. Yine Nemrut’un ateşinden aynı günde kurtulmuştur.
  4. Hz. Nuh’un (as) gemisi Nuh tufanından aynı günde kurtulmuştur.
  5. Hz. Musa (as), Firavun’dan o günde kurtulmuş ve düşmanı olan Firavun aynı günde Kızıldeniz’de boğulmuştur.
  6. Hz. Eyüp (as), yaralarından Aşure Günü’nde şifa bulmuştur.
  7. Hz. Yusuf (as), hapisten aynı günde kurtulmuştur.
  8. Hz. İdris (as), Âli makama aynı günde yükselmiştir.
  9. Hz. Yakup (as) ile oğlu Hz. Yusuf’un (as) mülâkatı aynı günde olmuştur.
  10. Hz. Yunus (as), balığın karnından aynı günde selâmete ermiştir.
  11. Hz. İsa (as), Semâ’ya o günde yükselmiştir.
  12. Hz. Süleyman’a (as) mülk aynı günde verilmiştir.
  13. Hz. Cebrail ve Hz. Mikâil aynı günde yaratılmışlardır.
  14. Hz. Hüseyin ve beraberindekiler kerbela'da bu gün şehit edilmişlerdir. (Kaynak: Gazalî, Mükaşefetü’l-Gulub (Arapçası), s. 289)”

Bir başkası benzeri şeyleri farklı ifadelerle paylaşmış (olduğu gibi alıyorum):

“Muharrem ayının onuna rastlayan aşûre gününün fazileti de o günde cereyan edegelmiş olaylardan kaynaklanmaktadır ki, Cenâb-ı Hak, bu mübarek günde on peygamberine on büyük ihsanda bulunmuştur. Şöyle ki:

1- Hz. Adem (A.S.)ın tevbesi bu gün kabul edilmiştir.

2- Hz. Nûh (A.S.)ın gemisi bu günde, Cudî dağının üzerine, karaya oturmuştur.

3- Hz. İbrahim (A.S.) bu günde dünyaya gelmiştir.

4- Hz. Yakub (A.S.)ın gözleri aşûre günü tekrar görmeye başlamıştır.

5- Hz. Yunus (A.S.) balığın karnından bugün kurtulmuştur.

6- Hz. Yusuf (A.S.) kuyudan aşûre günü çıkarılmıştır.

7- Cenab-ı Hak, Musa (A.S.)a aşûre gününde mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ve askerlerini sulara boğmuştur.

8- Hz. Davud (A.S.)ın tevbesi bu gün kabul buyrulmuştur.

9- Hz. İsa (A.S.) aşûre günü doğmuş ve o günde de göklere kaldırılmıştır.

10- Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin tasavvur edilebilen gelmiş geçmiş bütün günahları aşûre gününde affedilmiştir.

Ayrıca, Hz. İdris (A.S.)ın göklere kaldırılışının, Hz. Eyyüb (A.S.)ın hastalıktan kurtuluşunun ve Hz. Süleyman (A.S.)a saltanatının ihsan edilişinin de aşûre gününde vaki olduğu rivayet edilmektedir.” (Kaynak: Yok)

 

1-Güya bunları Peygamberimiz bir hadisinde sıralamış. Hangi hadis ve nerede? Hadis rivayeti acaba sağlam mı?  

2-Geçmişte veya Allah’ın katında olan olaylar bizim için ‘ğayb’tır. Kur’an’da ve sahih hadislerde bir bilgi yoksa, bunları nereden bilebiliriz? Yukarıda sıralanan olaylar kesin bir dille anlatıyor. Ama gerçekte oldu mu, bilmiyoruz.

3-Bu sıralamaya göre tarihte bir çok olay, nasıl olmuşsa hepsi 10 Muharrem’e denk gelmiş. Bari bu listeye diğer önemli olayları da ekleseler.

4-Arş, Kürsi, yer, gök, Cennet, Cehennem, Güneş, Ay, Cebrail, Mikail; hepsi 10 Muharrem’de yaratılmış. Fesübhânellah... Sanki Allah için saat, gün, ay, sene varmış gibi.  

5-Tevbenin kabulü için zaman mı olur, belge mi olur? Kul tevbe eder, Allah’tan af diler. Sonucu Allah belirler. Kur’an hz. Âdem’in ve eşinin tevbe ettiklerni söylüyor. Âyetlerin akışında af edildiklerini anlamak mümkün. (bkz: Bakara 2/37. A’raf 7/23) Ama zaman vermiyor ki.

Hz. Dâvud’ûn tevbesi de öyle. Kur’an hz. Dâvûd’un Allah’ın kendisini denediğini sanarak secdeye kapanarak tevbe ettiğini ve Allah’ın da onu bağışladığını söylüyor. (Sâd 38/24-25) Allah’ın bir kulun tevbesini falanca gün kabul ettiğini nereden bilebilirler ki?

6-Eskiden, hatta yakın zamana kadar doğumlar kaydedilmiyordu. Hz. İbrahim’in bugün doğduğu nasıl iddia edilebilir?

7-Kur’an, Yûsuf; “Gömleğimi götürüp babamın yüzüne koyun, gözleri görecek duruma gelir” dedi. Yine âyetin akışından bunun gerçekleştiğini anlamak mümkün (Yûsuf 12/93) Ama tarih ve gün vermiyor. Bu rivâyeti nakledenler nereden biliyorlar bunun 10 Muharrem’de olduğunu?

8-Kur’an, Tufandan sonra Nûh’un gemisinin Cûdi’ye yerleştiğini söylüyor. (Hûd 11/44) Ama bunun için de bir tarih vermiyor. Kaldı ki Kur’an’ın üslûbu yer ve tarih vermek değil, kıssa üzerinden mesaj vermektir.

9-hz. Yûnus’un balığın karnından, hz. Yûsuf’un kuyudan 10 Muharrem’de kurtulması, Hz. Yakub’la Yûsuf’un o gün buluşması, Hz. Eyyûb’un o gün şifa bulması, hz. Süleyman’a o gün mülk verilmesi, hz. İbrahim’in ateşten o gün kurtulması rivâyetleri de iddiadan öteye geçmez.

10-Hz. İsa’nın o gün doğduğu nereden biliniyor. Hangi nüfus kaydında var? Hz. İsa’nın göklere yükseltilmesi tartışmalı iken (Zira Kur’an hz. İsa’nın öldüğünü söylüyor. Bkz: Mâide 5/116-117. Meryem 19/30-33. Âli İmran 3/55) bir de bunun 10 Muharrem’de olduğunu ileri sürmek, ne derece doğru? Delili ne, isbatı ne?   

11.Şu iddiaya bakar mısınız? “Efendimizin tasavvur edilebilen gelmiş geçmiş bütün günahları aşûre gününde affedilmiştir.” Lâ havle velâ kuvvete illa billah...

Bu iddiayı ileri sürenler ne dediklerini, ne yazdıklarını gözden geçiriyorlar mı? Yahu günahın affının Allah için zamanı mı olur, töreni mi olur, belgesi mi olur? O dilediği kulunu dilediği gibi affeder. Biz insan olarak bunu nereden bilebiliriz? Allah (cc), kime falanca kişiyi falanca gün affettiğini vahyetmiş?

12-Yetmedi, rivâyetler hz. İdrisi’de göklere çıkarıyor. Üstelik bu olay da 10 Muharrem’de olmuş. Kur’an ise hz. İdris’in cismen değil makam olarak yükseltildiğinden bahsediyor. “Kitap’ta İdris’i de an. Şüphesiz o, doğru sözlü bir kimse, bir nebî idi. Onu yüce bir makama yükselttik.” (Meryem 19/56-57)

13-Bütün isbatı mümkün olmayan, sadece “rivâyet edildiğine göre” denilerek ileri sürülen bu iddiaları gördükten, okuduktan sonra mecburen; “Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla...” (Âli İmran 3/147) diye dua ediyoruz, Rabbimizden af diliyoruz.

14-Bütün bu hakikatten uzak uydurmalar acaba hz. Hüseyn'in şehadetini gölgelemek için birileri tarafından uydurulmuş olmasın....

15-Âşûrâ günü hakkında belki en doğru bilgi şu hadis rivayeti:

Abdullah ibni Abbas’ın anlattığına göre Hz. Muhammed (sav) Medine’ye hicret edince oradaki yahudilerin Muharrem’in onunucu günü oruç tuttuklarını gördü. Sebebini sorunca; “Bu gün Allah’ın (cc) Firavuna karşı hz. Musa’ya yardım ettiği gündür. Biz ona saygı olsun diye oruç tutuyoruz” dediler. Bunun üzerine Peygamber (sav): "Biz Musa’ya sizden daha yakınız” buyurdu ve (müslümanlara) âşûrâ orucunu emretti.  (Buharî, Savm/69 no: 2004, Tefsir/20 no: 4728, Menâkıbu’l-Ensâr/52 no: 3943.  Müslim, Sıyam/127 no: 1130.  Ebû Dâvûd, Sıyam/64 no: 2444. İbni Mâce, Sıyam/41 no: 1724. Ahmed b. Hanbel, 2/359-360. Ahmed b. Hanbel,  6/29-30)

Hatta Mekke müşrikleri bile Âşûrâ gününü biliyor ve oruç tutuyorlardı. Aişe’den (r. anha) gelen bir rivâyete göre o şöyle demiştir: “Câhiliyye zamanında Kureyş on Muharrem’de oruç tutarlardı. Peygamber de oruç tutardı. Hatta Medine’ye hicret ettikten sonra da bu oruca devam etti ve insanlara tutmalarını söyledi. Ramazan orucu farz kılındıktan sonra âşûrâ orucunu bıraktı. Bundan sonra dileyen onu tuttu, dileyen terketti.” (Tirmizî, Savm/49 no: 753. Ebû Dâvûd, Sıyam/64 no: 2442. Buhârî, Savm/69 no: 2001-2002)

15-İmam Gazâlî, Âşûrâ gününün fazileti ile bir çok hadis varid olmuştur diyor, sonra da yukarıda maddeler halinde sıralanan iddiları rakam vermeden kaydediyor. Ama bir kaynak vermiyor. (Kalplerin Keşfi, çev. A. Kaya, Semerkand Yay. İstanbul 2004, s: 699-700)  Bu kitabı çeviren muhterem, Tabarânî, el-Mu’cemu’l-Kebir, 5538; el-Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, 5132’yi kaynak veriyor.  

İmam Gazâlî şunu da ekliyor: Âşûrâ günü oruç tutmak bütün ümmetler arasında bilinen bir şeydi. Hatta Ramazan orucun önce sahabelere farz idi. Peygamberimiz de tutmuştu. Ümmetine de Muharrem’in 9. ve 10., ya da 10. ve 11. Günleri oruç tutmayı tavsiye etti. Ancak bu günde sürme çekmek, aşure yemeği yapmak, güzel koku sürünmek hakkındaki hadisler uydurmadır, aslı yoktur. 10 Muharrem’de yas tutmak, ağıt yakmak, dövünme (kendine eziyet) mü’min ahlâkına yakışmayan şeylerdir. (Aynı eser, s: 700-701)

Diyânet Ansiklopedisine Âşûrâ ile ilgili madde yazan Y. Ş.Yavuz şöyle diyor: “Âşûrâ’nın kaynağı hakında iki görüş var: 1.Hz. Musa’nın ve kavminin firavun zulmünden kurtulduğu gün. Müşrikler de bu görüşü benimsediler. Sahabelerin bu günü mübarek kabul edip oruç tutmaları bu yahudi geleneğine dayanır. 2.Nûh’tan beri bütün Sâmî dinlerde var olan, hz. İbrahimden beri câhiliye araplarının önem verip oruç tuttukları gün. Bu da hz. Aişe’nin ve Abdullah b. Ömer’in rivâyetine dayanır.

Hz. Mûsâ ile İsrâiloğulları’nın Firavun’un elinden âşûrâ günü kurtulduğunu ve Hz. Nûh’un gemisinin Cûdî dağına aynı gün oturduğunu söyleyen yahudileri Hz. Peygamber’in yalanlamaması, hatta, “Biz Mûsâ’ya sizden daha lâyıkız” diyerek bu günde oruç tutulmasını tavsiye etmesi, âşûrânın Nûh’tan itibaren semavî dinlerde bir yeri olduğunu gösterir.

Yukarıda maddeler halinde sıralanan olayların 10 Muharremde olduğunu ilmen doğrulama imkânı olmadığı gibi bir kısmının yanlışlığı da ortadadır. Meselâ Hz. Peygamber’in Medine’ye hicreti 10 Muharrem’de değil 12 Rebîülevvel’de gerçekleşmiştir.

Bunun dışındaki rivâyetlerin ise İsrâiliyata (İslam dışı kaynaklara) dayandığı kabul edilmektedir.

Âşûrâda oruç tutmanın fazileti konusunda sahih hadislerin bulunmasına karşılık o gün yıkanmak, gözlere sürme çekmek, süslenmek, kına yakmak, bayramlaşmak, hububat karışımı aş (aşure) pişirmek, sadaka vermek, mescidleri ziyaret etmek, kurban kesmek gibi fiiller hakkında sahih bir rivâyete rastlanmamıştır.

Hadis olduğu öne sürülen metinlerin birçoğunun gerçekte hadis olmayıp câhiliye âdetlerine ve yahudi geleneklerine dayanması kuvvetle muhtemeldir. Zira bunları Rasûlullah’ın ve sahabelerin yaptığına dair herhangi bir kayıt yoktur. Meselâ, “Âşûrâ günü sürme çeken helâk olmaz”, “Âşûrâ günü gusleden o yıl hasta olmaz” tarzındaki rivayetler son devir kitaplarında yer almış ve uydurulmuştur.” (Yavuz, Y. Şevki. TDV Ansiklopedisi, 4/24-26)

Dinî konularda ve Rasûlullah’a nisbet edilen haberlerde daha bir dikkatli ve titiz olmak gerekir.

 

Hüseyin K. Ece

26.08.2020

Zaandam

 

Bu yazının linkinin altına bir kardeşin mesajı üzerine şunları yazdım: 

"Aşura günü olan olaylar listesini bir grupta birisi paylaştı. Ben orada gördüm. Mümkün ki pek çok sitede aynı şekilde yer alıyor. Benim yazımda geçtiği gibi bu sayılan “on peygambere on değişik ikram ve ihsan” iddiaların ikisi hariç hiç birinin temeli, isbatı yok. Sanıyorum bu iddialar İmam Gazâlî’nin Mükâşefetu’l-Kulûb adlı kitabından alınmış ve yaygınlaşmış. Ondan önce bu iddiaları ileri süren var mıydı, bilmiyorum. Yazımda bu iddiaları ele alıp kısaca inceledim.

Muharrem ayı ve Aşura günü hakkındaki hadis rivâyetleri ile ilgili zayıf, uydurma, sahih hükmünü veremem. Buna ehil değilim. Bir başka yazımda ben de bunların Rasûlüllah’a ait olduğunu ümit ederek yer verdim. Bakınız:

http://www.huseyinece.com/makalelerim/kisa-makaleler/113-muharrem-muhterem-yapar

Site şöyle diyor: “Âşura Gününün Allah katında da çok seçkin bir yerinin olduğunu Fecr Sûresinin ikinci âyeti olan "On geceye yemin olsun" ifâdelerinin tefsirinden öğrenmekteyiz.”

Fecr Sûresinde yemin edilen ‘on gün’ün Muharrem’in ilk on günü olduğu söylemek bir yorum. Ama bahsi geçen yazı kesin ifade kullanıyor. Kimilerine göre de bu ‘on gü’n Zilhicce aynın o günüdür veya Ramazanın son on günüdür. (Bkz: Bir kaç örnek. Taberî, Câmiu’l-Beyân, 12/559-560. Kurtubî, Tefsir, 2/3310. Zemahşerî, el-Keşşâf, 4/734. el-Hâzin, Tefsir, 4/423. Mukâtil b. Süleyman, Tefsir, 3/481. Sa’lebi, Tefsir, 6/444. Tabressî, Cevâmiu’l-Câmi’, 2/742. Celâleyn Tefsiri, s: 593. Elmalılı, H. Y. Hak Dini (sad.), 9/184. Komisyon, Kur’an Yolu (DİB), 5/551) Rabbimizin maksadını insan olarak bizim tam bilmemiz mümkün değildir. Belki bazı karinelerden hareket ederek yorum yapılabilir.

Diğer söz konusu hayır, hasenat ve ikramlar her zaman yapılabileceği gibi Aşura günü daha çok yapmak herhalde kötü bir şey değil. Ancak bu konudaki hadis denilen rivâyetler uydurmadır. TDV İslâm Ansiklopedisinde geçtiği gibi."

30.08.2020