Bunun anlamı da bir şeyin güzelliğiyle ortaya çıkması, görünmesi demektir.

İnsana ‘beşer’ denilir. Çünkü onu diğer canlılardan ayıran bir takım özellikleri vardır. Beşer ismi insan için övücü bir sıfattır. Bu sıfatın tekili, çoğulu, erili ve dişili (müzekker ve müennesliği) hep aynıdır.

İnsana, kadın olsun erkek olsun, bir kişi olsun - çok kişi olsun ‘beşer’ denilir.

Kur’an, Allah (cc )’ın bir beşer yaratma iradesini anlatmaktadır. (15/Hicr, 28-29 ) Kur’an, sık sık insanın bir beşer olduğunu, hatta peygamberlerin de bir melek değil bir beşer olduklarını vurguluyor:

“De ki : şüphesiz ben, ancak sizin gibi bir beşerim, yalnızca bana sizin ilâhınızın bir ilâh olduğu vahyediliyor…” (18/Kehf, 110)

‘Beşr’ kökünden gelen ‘beşere’; üst deri, derinin üst tabakası, ‘beşâret’; güzellik, müjde, tebşir; müjdelemek, ‘büşra’; müjde, muştu, ‘mübaşeret’; kadın erkek ilişkisi, ‘mübeşşir’ (Türkçede mübâşir) ise, müjde veren anlamlarına gelirler.

 

b- Peygamberler Beşirdir

Beşir , Kur’anda ‘nezir’ kelimesiyle birlikte peygamberlerin bir sıfatı olarak geçmektedir. Peygamberler ve Peygamberimiz (as) hem nezir’dir, hem beşir’dirler. Onlar görevleri gereği inkârcı ve isyancı insanlara Allah’ın azabını haber vererek onları uyarırlar, iman ve itaat eden insanlara da Allah’ın rahmetini ve vereceği ödülleri müjdelerler. (Bakınız: Nezir)

Peygamberlerin insanlar arasındaki görevi, onları müjdelemek ve uyarmaktır. Onlar Allah’ın dilemesi dışında hiç kimseye fayda ve zarar veremezler. (7/A’raf, 188) Allah (cc) bütün peygamberleri ‘mübeşşirler-müjdeciler’ ve ‘münzirler- korkutucular’ olarak göndermiştir. (2/Bakara, 213. 11/Hûd, 2) Kur’an, kitap ehlinin ‘bize bir beşir ve nezir-müjdeci ve uyarıcı gelmedi’ diyemeyeceklerini, çünkü onlara bu görevleri yerine getiren son elçi (Hz. Muhammed (sav)) gönderilmiştir. (5/Maide, 19)

Allah (cc) Hz. Muhammed’e (sav) şöyle diyor:

“Biz seni ancak bütün insanlara bir beşir (muştulayan) ve nezir (uyarıp- korkutan) olarak gönderdik. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar.” (34/Sebe’, 28) Aynı ifadeyi değişik biçimlerde başka âyetlerde de görmemiz mümkündür. (2/Bakara, 119. 35 Fatır/24)

Fatır Sûresi 24. âyette, Peygamberimizin bu iki sıfatı söylendikten sonra ‘hiç bir ümmet (topluluk) yoktur ki onun içinden bir beşir ve nezir gelip geçmemiş olsun’ deniliyor. Beşir sıfatının bazı âyetlerde ‘mübeşşir’ olarak da kullanıldığını görmekteyiz. Mübeşşir sıfatı dört âyette ‘nezir’ sıfatıyla, dört âyette de çoğul olarak peygamberler hakkında kullanılmaktadır.

“Şüphesiz Biz seni bir şahit, bir mübeşşir (müjde verici) ve bir nezir (uyarıp-korkutucu) olarak gönderdik.” (48/Fetih, 8)

 

c- Kur’an’ın Bir Adı da Beşirdir

Beşir ve nezir sıfatları aynı zamanda Kur’an’ın da sıfatıdır. Kur’an âyetleri, ilâhi bir söz olarak insanları ‘Allah’ın vereceği mükâfatları’ müjdelemekte, vereceği cezalarla korkutmaktadır. Bu müjde ve korkutmaları ancak bilen, düşünen, idrak eden topluluklar anlarlar. Kalpleri Allah’ın âyetlerine kapalı olanlar bu müjdeler ve uyarılar karşısında duyarsız olurlar. (41/Fussilet, 4)

‘Büşra’, müjdedir, muştu dolu haberdir. Bu bakımdan Kur’an bir ilâhî büşra’dır ( müjdedir ). O, müminleri doğru yola iletir ve onlara müjdeler verir. (2/Bakara, 97. 16/Nahl, 89. 27/Neml, 12 )

Hz. Musa’ya verilen Tevrat da bir büşra’dır, bir müjdedir. Allah’ın (cc) mü’minlere yardım ve zaferi de bir ‘ büşra- muştudur’. (3/Âli İmran, 126. 8/Enfal, 10)

 

d- Azapla Müjdelemek

‘Tebşir etmek’, müjdelemek, muştu vermek, sevindirici bir haberin sonucunu bildirmek olmasına rağmen Kur’an alaylı bir şekilde inkârcılara azabın müjdelenmesi anlamında da kullanıyor. Kur’an, mü’minleri sürekli bir biçimde, yaptıkları salih amellerinin karşılığı olarak müjdelemektedir. Ya da Peygamber’e ‘onları müjdele’ demektedir. (17/İsra, 9. 18/Kehf, 2. 42/Şûra, 23. 2/Bakara, 25, 223. 9/Tevbe, 112. v.d.)

İnkârcılar ve münafıklar, Allah’ın âyetlerine rağmen kendi hevalarına uyarak yaptıklarından memnundurlar. İnandıkları şeylerin doğru olduğunu, yaptıkları amellerin yanlış olmadığını zannederler. Öyleyse onlara da Allah’ın azap müjdesi verilmelidir. Evet, Allah’a isyan etmeyi inanç haline getiren, kendini yaratanı hiç takmayan azgın zalimlere Kur’an, ‘elim bir azabı’ müjdelemektedir. (4/Nisa, 138. 9/Tevbe, 3. 31/Lokman, 21. 84/İnşikak, 24)

Hüseyin K. Ece 

İslamın Temel Kavramları kitabından. Sayfa: 73-74