Allah (cc) hem Rabb’dir, hem Rahman’dır. O’nun rahmeti tıpkı kendisi gibi ezelîdir, yani başlangıcı yoktur. Rahmetinin sonu da yoktur. Yani O, tıpkı İlâh ve Rabb olması gibi rahmet sahibidir, sürekli merhamet edendir. Bu açıdan ‘Rahman’ kelimesi Allah’a ait bir isim-sıfattır ve yalnızca O’nun hakkında kullanılır.

Rahman; sonsuz rahmet sahibi, sürekli merhamet eden, merhametinden dolayı ni’met veren veya şefkatinin çokluğu sebebiyle ihtiyaçları devamlı gideren anlamlarına gelir.

Rahman ismi her ne kadar bu şekilde açıklanmaya çalısılsa bile Türkçeye tam tercüme edilemez. Dilimizde bunu tam anlamıyla karşılayacak bir kelime bulunmamaktadır. Bazı Besmele veya Kur’an tercümelerinde Rahman’ın, esirgeyen, Rahim’in de bağışlayan diye çevrildiğini görmekteyiz. Bunlar son derece yetersiz ve biraz da yanlış çevirilerdir. Esirgemek aslında, kıskanmak ve yazık etmek anlamındadır. Koruma manasında da kullanıldığı olur. Ancak çok geniş anlamı olan, Allah’ın rahmetinin çokluğunu ve sürekliliğini anlatan Rahman sıfatının bu şekilde çevrilmesi isabetli değildir.

Rahman ve Rahim sıfatlarının olduğu gibi kullanılması ve neleri ifade ettiklerinin tefsirler yoluyla anlaşılmaya çalışılması en uygun davranıştır.

 

b-Rahman Sıfatının İşleyişi

Rahman sıfatı, Rabbimizin ihsan ve bağışının bolluğunu, merhamet ve acımasının sonsuzluğunu ifade eder. O, yarattığı varlıkların ihtiyacını en iyi bilendir. O, her türlü iyiliği yapar, ni’metlerini karşılıksız olarak verir, varlıklardan hiç bir şeyi esirgemez.

Rahman sıfatı Rahim sıfatına göre daha kapsamlıdır. Yukarıda geçtiği gibi bu sıfat yalnızca Allah’a aittir,  O’nun ilâhlığının ve Rabb oluşunun bir gereğidir.

Merhamet ve rahmet duygusu, muhtaç durumda olanı ve sıkıntıya düşeni o durumdan kurtarmayı ve onun yerine ona iyilik etmeyi, ni’met vermeyi hedef alan acıma duygularıdır. Bu duygu öncelikli olarak acıma ve şefkat şeklinde başlar, sonunda güzel bir etkilenme olarak iyilik etme ve ni’met verme arzusuyla bitebilir.

Allah (cc) sonradan gelen bir acıma ve şefkat duygusu ile değil, bizzat Rabb oluşu açısından merhamet sahibidir. O’nun rahmetini insanlara ait merhamet duygusu ile açıklayamayız.

Allah’ın merhameti de bir şefkat sonucu ni’met vermeyi, iyilik etmeyi, sıkıntıdan kurtarmayı veya affetmeyi gerektirir. Ancak bu insandaki iyilik duygusundan başka bir şeydir.

Allah’ın Rahman oluşu ezele (başlangıcı olmayışa), Rahim oluşu da ölümsüzlüğe göredir. Bundan dolayı yaratıklar Allah’ın Rahman oluşuyla başlangıçtaki rahmetinden, Rahim olmasıyla da sonuçta meydana gelecek olan merhametinden yararlanırlar. Bu merhametin gereği olarak hayat sahibi olurlar, o merhamet sayesinde hayatlarını sürdürecek imkanları bulurlar, o merhamet ile bağışlanır veya ilâhî ödüle kavuşurlar.

Allah (cc), Rahim sıfatını kullarına da vermiştir. Rahman sıfatını ise yalnızca kendisine tahsis etmiştir. O’nun rahmeti bütün varlıklar hakkında geçerlidir.Yani Rahman sıfatı bütün yaratıkları kuşatmaktadır. İnanan inanmayan, az veya çok kulluk yapan; bitki, hayvan, cansız varlıklar, kainat düzeni; kısaca her şey bu sıfatın işleyişinden yararlanırlar. Yaratıklardaki her şekil ve her çaba, her özellik ve işlev  bu sıfatın bir sonucudur. Allah (cc) Rahman olduğu için yarattığı her şeye en güzel ve kendi görevine uygun bir biçim verdi. Rahman olduğu için onların ihtiyaçlarını karşıladı, onlara lazım olacak her şeyi yarattı.

O’nun rahmetinin tecellisi hem varlıklar hakkında iyilik dilemesi şeklinde görülür, hem de O’nun yaratıcı olma sıfatının varlık âleminde işlemesinde görülür.

Bütün âlemlerin yaratılması, düzenlenmesi, onlar hakkında bazı kanunların konulması da Rahman sıfatının sonucudur. Rahman, âlemdeki bütün varlıkları yaratmış, her birine ayrı bir özellik vermiştir. Bütün varlıklar belli bir zamana kadar evren içerisindeki görevlerini yerine getirirler. Canlılar bazı şartlara uyarak hayatlarını devam ettirirler. Onların sahip olduğu bütün özellikler Rahman’ın bir eseridir.

Hayvanlar, Rahman sıfatının bir sonucu olarak besleniyor, korunuyor, yavrusunu büyütüyorlar. İnsanlar, bu sıfatın bir yansıması olarak nefes alıyor, yiyecek ve içecek buluyorlar. Rahman’ın verdiği kabiliyetlerle bilgi sahibi oluyor, iyiyi kötüyü anlıyor, yeni şeyler icad edebiliyor, rızıklanıyor, iyi veya kötü duygulara sahip oluyorlar. Kişinin iman etmesi de inkârcı olması da Rahman’ın izin vermesiyle olur. Çünkü insan böyle yaratılmıştır.

İnsanlar arasındaki haksızlıklar Rahman’ın sıfatının –hâşâ- yanlış tecellisi değil, yeryüzü sofrasına oturan insanların kendi haklarına razı olmayıp, başkalarının hakkına göz dikmelerinin sonucudur.

Allah’ın, yarattığı varlıklarla ilişkisi temamen ‘rahmet’ bağı iledir. O, yarattıklarına karşı son derece merhametlidir. O’nun rahmeti her şeyi kuşatmıştır. (8/A’raf, 156) O, gönderdiği peygambere ve Kitaba rahmet adını veriyor, en son kitabı olan Kur’an’a Rahman ve Rahim adlarıyla başlıyor, her türlü hayırlı işe kendi ismiyle, ‘Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla’ diyerek başlamamızı emrediyor.

Bu açıdan bakıldığı zaman Rahman isminin ve bunun bir sıfat olarak evrendeki eserinin ne derece geniş olduğunu anlarız. Rahman olan Allah (cc) ayrım yapmadan bütün kullarının rızıklarını, şartlara uygun olarak, kullarının çalışmalarına göre verir. Ama bütün varlıklar için gerekli olan her şeyi hazırlamış, onların emrine vermiştir. Rahman , ihtiyaçları giderir ve yardım eder. Ni’metlerini esirgemez, bunları karşılıksız verir ve ni’met vermesi hiç bitmez. Rahman olan Rabbimiz bütün bunları rahmetinin ve şefkatinin bir sonucu olarak  yapar.

Rahman kelimesi aynı zamanda Kur’an’ın ellibeşinci sûresidir.

Sûrenin ilk âyetleri Rahman sıfatının anlaşılması için bize bazı ipuçları veriyor:

“er-Rahman. Kur’an’ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona beyanı (her şeyin açıklanmasını) da öğretti. Güneş ve ay bir hesap iledir. Bitki ve ağaç(lar O’na) secde etmektedir. Gök ise, onu da yükseltti ve mizanı (ölçüyü) yerleştirip koydu.” (55/Rahman, 1-6)

Hüseyin K. Ece

İslamın Temel Kavramları kitabından. Sayfa: 533-535