Mü’min oruç tutar, oruç da onu tutar. Hakkıyla oruç tutan, oruç tarafından tutulur, koruma altına alınır.

Dilimizde oruc demek olan "sıyâm, savm", sözlükte nefsi meylettiği şeylerden, isterse bir söz olsun alıkoymak yani kendini tutmaktır. "Ben Rahmân'a bir oruç adadım." (Meryem, 19/26) âyetinde bu anlamdadır.

 

Şeriattaki mânâsı ise; kendisine oruç farz olan bir müslümanın  sabahın başlangıcından güneşin batışına kadar yemeden ve içmeden  ve cinsî ilişkiden, ibadet niyetiyle nefsini alıkoyması yani kendini tutmasıdır.

Oruç, İslamın üzerine bina edilidği temellerden biridir. İslam, imana teslim olup teslimiyet üzere yaşayıp, selamete ulaşmak ise; oruç müslümanın selameti sağlayan sağlam ibadetlerden biridir. İmanın en açık isbatı, onun güçlendiren en önemli salih ameldir.

Nefs-i emmare kötülüğü emreder. (Yusuf, 12/53) Nefsin kötülüklerine, kandırmalarına, aldatmalarına, günahları güzel gösterme taktiklerine, ibadetleri zor gösterme sahtekarlıklarına karşı mücadele etmek de ciddi cihad’tır.

Nefs-i emmare, bu cihadla terbiye edilir. Kötülüğe olan hırslar, bununla sakinleştirilir. Oruç, bir kalb işi, bütün gün yiyecek, içecek ve cinsî münasebet gibi isteklerden nefsi alıkoymaktan oluşan ciddi bir mücadeledir.  

Oruç nefsin isteklerine ve arzularına direnişin tadını, Allah için bir şey yapabilmenin lezzetini, iradenin değerini, bir görevi başarıyla yapabilmenin sevincini tattıran, sabrın ne büyük bir ahlak olduğunu öğreten en güzel bir ibadettir.  

Kur’an oruç tutanları şöyle övüyor:

"Mütevazi erkeklerle mütevazi kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar... (evet,) bunlar[ın tümü] için Allah, mağfiret ve büyük bir mükafat hazırlamıştır." (Ahzab, 33/35)

  • Oruç hakkında bir kaç hadis-i şerif:

"Oruç perdedir. Biriniz birgün oruç tutacak olursa kötü söz sarfetmesin, bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa "ben oruçluyum!'' desin (ve ona bulaşmasın).'' ( Buhari, Savm/2, 9, Libas/78. Müslim, Sıyâm/164 (1151). Muvatta, Sıyâm 58.  Ebu Dâvud, Savm/25 (2363). Tirmizi, Savm/55, (764). Nesâi, Sıyâm/41. İbnu Mâce, Sıyam/1 (1638)).

"Kim Allah Teala yolunda bir gün oruç tutsa, Allah onunla ateş arasına, genişliği sema ile arz arasını tutan bir hendek kılar.'' (Tirmizi, Cihâd/3 (1624).

Ebu Ümâme (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resülü dedim, bana öyle bir amel emret ki (yaptığım takdirde) Allah beni mükâfaatlandırsın.''  "Sana dedi, orucu tavsiye ederim, zira onun bir eşi yoktur.'' (Nesâi, Sıyam/43)

"Cennette Reyyân denilen bir kapı vardır. Oradan sadece oruçlular girer. Oruçlular girdiler mi artık kapanır, kimse oradan giremez." (Buhari, Savm/4, Bed'ü'l- Halk/9. Müslim, Sıyâm/166 (1152). Nesâi, Sıyam/43. Tirmizi, Savm/55 (765))

"Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur." (Buhari, Savm/5, Bed'ü'I-Halk/11. Müslim, Sıyâm/2 (1079); Nesâi, Sıyâm/5)

  • Oruç, oruçluyu tutar

Oruç müslümanlara farz kılındı ki, hem günahlara ve hatalara karşı korunabilsin, hem de Allah’a karşı sorumluluk bilinçleri artsın. Zaten Allah’a karşı kalbinin derinliklerinde sorumluluk duyan, günahlara karşı dikkatli olur. Ya da günahların ve hataların getirebileceği zararlara karşı ibadet ve itaat ile kendini korumaya alır.

 Oruç, şehveti, yani nefsin aşırı isteklerini sınırlamayı öğretir. Yani nefsi belli bir seviyede tutar.  Oruç, geçici lezzetlerin değersizliğini bizzat gösterir. Allah için belli bir zamana kadar yemeği ve içmeyi terkeden bir müslümanın önüne en lezzetli şeyler gelse dahi dönüp bakmaz. Onlara değer vermez. Belki aklına yemek, içmek, ihtiyacını gidermek gelir. Ancak iftar edip karnı doyunca dünyadaki bütün lezzetler ona bir bardak su kadar basit görünür.

  Oruç kalbi geçici olan sevgilerden kurtarıp Allah'a bağlar. Oruç inanan kimseyi gerçek sevgide tutar, onu sahte ve geçici sevgilerin  işgaline karşı korur.

 Oruç şuuru olmayanlar şehvetlerinin (nefsin aşırı isteklerinin) önünde edilgen, pasif ve iradesiz kalabilir, hata yapabilirler.  Oruç, oruçluya aşırı isteklerine karşı uyanık olmasını öğretir. Bunun için Peygamber (sav), nefsi azgın olan hakkında "Oruç tutsun, çünkü burada orucun olumlu bir etkisi vardır" buyurmuştur.

Yani oruç onu tutar, hatadan alıkor, zararlı şeylere karşı perde olur. Nitekim hadiste “Oruç perdedir veya kalkandır” buyuruluyor. Geçmiş asırlarda kalkan nasıl sahibini düşmanların ölümcül saldırılarından koruyor idiyse; oruç da sahibini her türlü zararlı saldırılardan korur. Ki bu saldırılar ya nefisten, ya şeytandan, ya çevreden gelir.

"Ey iman edenler, Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincine varasınız diye, sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi, sizlere de oruç turmak farz kılındı.” (Bekara, 2/182)

Çünkü kalplerde uyanış meydana getirecek olan bilinç takva duygusudur. Kişiyi Rabbine itaat etmeye götürecek olan şuur takvadır. Her işde Allah’ın rızasını öne almayı sağlayacak güç takva bilincidir. İbadetlerin hakkıyla yerine getirilmesini sağlayan faktör de insanın kalbinin derinliklerinde saklı olan sorumluluk duygusudur.

 Oruç bu duyguyu zenginleştirir, bu sorumluluk bilincini artırır. Kişiyi düşmekten, yanılmaktan, ateşe atlamaktan, bile bile zarara doğru yürmekten tutar, geri çeker. Zaten oruç sebebiyle Ramazan’da şeytanlar da zincire vuruluyor ya.

“Ey namaz kıl beni” demek ile “ey oruç tut beni” demek aynıdır. Namaz musalliyi derler, toplar, düzene koyar, kılar, bütünlerse; oruç da oruçluyu tutar, saklar, korur, gözetir. Eksikliklerini tamamlar, yırtıklarını yamar, döküntülerini toplar, dağınıklılarını derler, unuttuklarını hatırlatır, veremediklerini verdirir, sevmeyi unuttuklarını sevdirir, kendisiyle sevindirir, koruyucu elbisesiyle giyindirir.

Oruçlu, Ramazan’ı inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek geçirir ve değerlendirirse şöyle diyebilir: “Ben orucu tuttum. Şükürler olsun ki o da beni tuttu.”

Peygamberin (sav) “Nice oruç tutan vardır ki, yanına sadece açlığı ve sususzluğu kalır” şeklindeki uyarısına kulak vermek gerekir. Oruç tutmaktan amaç yemek ve içmekten uzak kalmak değil, bunlar aracılığıyla takvayı kuşanmak, takva bilincini artırmaktır.

Yürek ile tutulan bir oruç sahibini kötülüklere, zulümlere, haksızlıklara, hırslara, dünya malına düşkünlüğe, aç gözlülüğe, günaha, şeytana dost olmaya, gaflete, fitneye, isyana karşı korur gözetir.

Sahibine elbiselerin en görkemlisi ve en süslüsü olan takva elbisesini giydirir, onu bununla  korumaya alır.

 Oruç tutup oruca tutulanlardan olmak dileğiyle.

Hüseyin K. Ece

19.07.2011

Zaandam