Boşanmaların sebepleri konusunda pek çok şey söylebilir. Aşağıda sıralamaya çalıştığımız maddeler hem bu sebepleri, hem de boşanmalara karşı tedbirleri özetliyor.

 

1-Müslüman eşler evlerini ‘daru’s-selâm-dünyada esenlik yurdu’ yapmalı

Kişi evlenmişse, hem aile hayatına alışmalı, hem de eşiyle hoş geçinmek zorunda olduğunu bilmeli. Bunu yapamadığı için karşı tarafı suşlayanlar bir şey kazanamazlar. Ya da hemen ayrılmayı gündeme getirenler, kendilerine de ailelerine de iyilik etmiş olmazlar.

Diyelim ki bir kimse birinci eşiyle geçinemediği için ayrılmayı düşündü. Peki böyle birinin ikinci eşiyle daha iyi geçineceğini, daha mutlu olacağını kim garanti edebilir ?

Bir bina yıkıldığı zaman geriye enkaz kalır. Ya  hatıralar, geride kalan çocuklar, duygular, hevesler aile binasının enkazı altında kalırsa?

Bu sonraki evliliğe etki etmez mi ?

 

2-Geçimsizlik varsa sebepleri bulunmalı

Eşler arasındaki geçimsizliğin tek sebebi vardır: Geçinmeyi bilmemek dense yanlış olmaz. Bu da ya bilgisizlik, ya ahlâksızlık, ya diktatörlük, ya da akılsızlıktır.

Bilgisizlik ; kimileri evlik hakkında yeterli sahip değil. Herkes evleniyor, hadi biz de evlenelim. Halbuki bu konuda İslâmî ve insanî prensipler öğrenilse karı-koca daha iyi geçinmeyi bilirler.

Ahlâksızlık ; böylelerinin imanı zayıf,  kırmızı çizgisi yok, âhiret bilinci  yok, hesap vereceğim düşüncesi yok. Böyleleri hevâlarına (boş nefsilerine) uyarlar. Onların olduğu evlerde geçimsizlik olur.

Dikatatörlük ; bu tipler hükmetmek isterler. Asar keserler, dışarıya karşı kedi, eve karşı aslandırlar. Merhametsiz ve sorumsuzdurlar.

Akılsızlık ; bazılarının aklı vardır ama işe yaramaz. Zararı ve kârı bilemez.

Bir evde geçimsizlik varsa eşler oturup bunu sebeplerini olgun iki insan gibi aramalılar. Erken teşhis hastalığı önler. Tedbir almak ilaç almaktan daha iyidir.

 

3-Eksikliklerde karşı tarafı suçlamamalı

“Hep onun yüzünden oluyor “ iddiası, kibirli veya kendini beğenmişlerin tavrıdır.

Böylelerinin acaba geçinmeye niyetleri var mı ?

Ne yapmak istiyorlar ?

Eşini suçlayarak ne elde etmek istiyorlar ?

Eşinden şikayet edenler önce kendine sormalı: “Acaba ben ne kadar iyiyim? Acaba evdeki rahatsızlığa ben mi sebep oluyorum? Acaba nerede hata yaptım?”

Eşinde kusur, eksiklik, yanlışlar görenler, eşlerinin iyi taraflarına da bakmalılar. Belki o iyi tarafları kusurları, hataları kapatır veya unutturur.

Eşler öncelikle kusuru kendilerinde ararlarsa çözüme daha kolay yaklaşılır. Nefis ve şeytan hatayı hep başkalarında görmemizi öğütler.

Ya hata bizde ise ???

 

4-Her zaman empati yapmalı

Karı-koca eşine kendi bakış açısından değil, objektif bakmalılar. Yoksa karşıdakini duygusal davranıp yanlış değerlendirmek mümkün. Böyle bir bakış açısında bencillik, tarafgirlik, haksızlık olabilir.  Siz değil, eşiniz haklı olabilir.

Böyle durumda son derece etkili empati metodunu kullanmak en isabetlisisidir. Her ne kadar zor olsa da kendimizi eşimizin yerine koyup öyle düşünmek, bize çözümün kapılarını açacak, anlaşmazlıkları en aza indirecek, bizde değişikliğe yol açacaktır.

Siz kendiniz, “ben böyleyim, ben şöyleyim, ben iyiyim, ben her şeyi doğru yapıyorum” diyebilirsiniz. Ama bir bakalım siz eşiniz tarafından nasıl görülüyorsunuz ?

Acaba o sizi nasıl algılıyor ?

Fedakârlık tek taraflı olmaz.

“Ben her şeye rağmen katlanıyorum” diyorsanız, unutmayın eşiniz de size katlanıyor.

Ama konu kimin çok katlandığı değil, ailenin saadetidir. Eşin çekilmez bir kimse ise, sen de çekilmez bir kimsesin. Öyleyse bu gibi yargılardan uzak durmak gerekir.

 

5-Eşi iyi tanımalı

Eğitimde, insanlarla işbirliği yapmada, bir yola gitmede en önemli unsurlardan biri de insanları iyi tanımaktır.

Aile de böyledir. Eşler birbirlerini iyi tanımalılar. Mükemmel tarafları, eksik tarafları, kabiliyetleri, zaafları, duyguları, psikolojik yapısı, hevesleri, tutkuları ve zevkleri, davranışları v.s.nasıl ?

Neden hoşlanıyor, neden hoşlanmıyor ?

Neye kızıyor, neye seviniyor ?

Ne ile huzur buluyor, neden huzusuz oluyor ?

Eşinin kişilik yapısını iyi tanıyan ona nerede ve nasıl davranacağını iyi bilir. Bir sorun olduğu zaman da o sorunu nasıl ele almasını gerektiğini iyi kestirir.

Eşi tanımak bir avantaj ve iyi bir metodtur. Yerli yerince kullanmak gerekir.

Şu kuralı unutmamak gerekir: Eşinin kendisine nasıl davranmasını isteyenler, onlara ona öyle davranmalılar.

 

6-Seviyeli muhavere (diyaloğ) yapılmalı

Kaliteli kimselerin konuşması da, fikir teatisi de, tartışması da seviyeli ve yapıcı olur. Müslümana da kalite, olgun bir seviye yakışır.

Ailedeki sorunlarla ilgili bazen konuşmak /istişare etmek, bazen fikir alış verişinde bulunmak, bazen de tartışmak gerekir.

Ailenin mutluluğu ve selâmeti için tartışmaktan korkmamak gerekir. Ancak tartışma mahalle kavgasına benzememeli, sonuçta kavgaya dönüşmemeli, olgun ve yapıcı olmalı.

Seviyeli bir diyaloğ ve tartışma ailedeki iyi geçim anahtarlarından biridir. Üstelik seviyeli diyaloğ eşlerin birbirlerini iyi tanımalarına sebep olur.

Sorunları bağırma, çığrtkanlık, tehdit, afra tafra numaraları ile çözmeye kalkanlar yanılırlar.

 

7-Geçimsizliği azaltmak için şiddet kullanılmamalı

Eşler Allah’ın bir emânetidir. Eğer Rabbimiz bizi adam yerine koyup da bir şey emânet etti ise buna şükretmek gerekir. İman ile emin olan mü’min emâneti korur. Ona haksızlık etmez, ona zulmetmez, ona gözü gibi bakar.

Eşlerin birbirlerini korumaları gerekir. Buna rağmen eşine zarar vermeye kalkanlar emâneti korumayanlardır.  Yabancı birisi eşine kötü söz söylese veya vursa, canını ortaya koyarcasına ona karşı koyar. Öyleyse başkasına yasak olan bir şey diğer eşe de yasaktır.

Unutmamak gerekir akıllı insanlar dilleriyle,  akılsızlar da yumruklarıyla ve boynuzlarıyla konuşurlar.

 

8-İş ve meşguliyet geçimsizliğe sebep olmamalı

Bazı ailevî problemler, eşlerin işiyle aşırı ilgilenerek ailesine fazla zaman ayırmamasından kaynaklandığı bir gerçektir. Böyleleri o kadar çok meşgul olurlar ki evde bir eşleri olduğunu unuturlar.

Eşlerin görüşememesi, diyaloğsuzluğa yol açıyor. Birbiriyle konuşamayanlar, duygu, düşünce ve beklentilerini ifade edemzler. İletişim kanalları kapalı olduğu zaman da, sûizanlar, şüpheler, tahminler ortaya çıkabilir.

Buna göre eşlerin birbirine yeterli zaman ayırmaları, birbirleriyle yeterince ilgilenmeleri az probleme yol açar. Poblemden sonra da bu ilgiler ilişkiyi tamir edebilir.

 

9-Eş için arkadaş, dert ortağı, hatta doktor olmalı

Herkesin kendine göre bir derdi, sıkıntısı olabilir. Herhangi bir sebepten dolayı strese girebilir. Hatta bazı eşlerin psikolojik sorunları olabilir.

Böyle durumlarda eşler birbirine sabredecek, verdiği yorgunluklra tahammül etmeli, bazı sıkıntıları anlayış karşılamalı. Stresini azaltma, psikolojik sıkıntısı giderme konusunda ilk dokturu olmalı. Hastanın ilk doktoru elbette kendisidir. Kimileri bu rolünü iyi yapamadığı için ona eşi yardımcı olmalıdır. Aile arabasını kullanan eşilerdir. Onların soförlüğünün kalitesi aile arabasını hedefine kazasız belâsız götürür.

Unutmamak gerekir ki her sıkıntıyı giderecek bir sebep, her hastalığı iyi edecek bir ilaç mutlaka bulunur. Allah her derdin dermanını yaratmıştır.

Kaldı ki bize göre musibet olan bir çok şey belki de bizim için hayırdır. 

 

10-Eş olmanın sorumluluğu taşınmalı

Eşlerin birbirine karşı sorumlu olduğunu unutmamak gerekir. Evlilik bir eşya almaya benzemez ki hemen değiştirmeyi düşünelim.

Eşlerden biri diğerine kızdığı zaman onun değerini ve olabilecek iyiliklerini unutmamalı.Hemen onu yerin dibine batırmamalı, bütün kusurlarını sayıp dökmemeli. Birbirlerinin toplum içindeki yerini ve yarınını da düşünmeliler. Herkes eşinin toplum içinde alnı ak ve sevinçli olmasından mutluluk duyar.

Eşler öncelikle verici olmalı ki karşı taraftan bir şey bekleme hakkı olsun.

 

11-Teenni ile hareket etmeli

Peygamberimizi (sav) ; “Acele etmek şeytandan, teenni ile (düşünerek) hareket etmek Allah’tandır” (Tirmizî, Birr/66 no: 2012) buyurmuştur.

İslâm hukukuna göre bir kimsenin suçlu oluşu isbat edilinceye kadar o masumdur.

Bu ilkeler eşler arasındaki ilişkilerde de geçerlidir. Eşler, hoşlarına gitmeyen bir şey olduğu zaman, ya da bir şey istedikleri zaman olmadığında hemen karar vermemeli, karşı tarafı suçlamamalı. Sorup öğrendikten sonra karar vermeli.

Bu gibi acele etmeler insanı her zaman yanıltır.

 

12-Geçimsizlik halinde kime başvurmalı?

Sorun olduğu zaman Kur’an, Sünnete danışmalı. Oralarda mutlaka cevap bulunur.

“Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ulü’l-emre (idarecilere) de itaat edin. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz Allah'a ve âhirete gerçekten inanıyorsanız onu Allah'a ve Resul'e götürün (onların talimatına göre halledin); bu hem hayırlı, hem de netice bakımından daha güzeldir. “  (Nisâ 4/35)

“Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, erkeğin ailesinden bir hakem ve kadının ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar barıştırmak isterlerse Allah aralarını bulur; şüphesiz Allah her şeyi bilen, her şeyden haberdar olandır.” (Nisa 4/59)

 

13-Ev hayatı ile ilgili bilgilenmek

Geç kaldım demeden mümkün olduğu kadar aile hayatıyla ilgili ders takip etmek, kitap okumak faydalıdır. Zira insan her şeyi bilemez. Bildiklerini unutabilir. Ya da bildiklerini yerinde uygulayamaz. Bilgileri tazelemekte fayda var.

 

Hüseyin K. Ece

02.04.2016

Zaandam