Vahdetle ilgili bir konuşma

Hüseyin K. Ece

27.02.2011                                                        

Den Haag

  • Vahdetin önündeki engeller

1- İslâmî kimliği tanımama

-Daha doğrusu İslâmın ölçülerini tanımamak.

-Müslüman ölçüyü imanından alır. Onun konuşmasının, davranışlarının, hareketlerinin  sınırlarını imanı çizer. Onun değer yargıları İslamdadır. Onun kimliği İslâmdır.

-Neye nasıl bakacağını, iyi ve kötü ölçülerini, hak ve batıl çizgilerini imanı belirler.

-Bunları bilmeyenler, müslümanalra karşı nasıl davranacağını bilmezler.

2- Grup tassubu (asabiyye)

           مِنَ الَّذِينَ فَرَّقُوا دِينَهُمْ وَكَانُوا شِيَعاً كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ {32}

“[yahut] inançlarının bütünlüğünü bozarak parçalara bölünen ve her grubun yalnız kendi sahip olduğu [ilkelerle] övündüğü kimselerden olma!” (Rum, 30/32)

-Grubunu din edinme, cemaatçilik, mezhepçilik, tarikatçılık yapılması.

-Halbuki mezhepli olmak mümkün, mezhepçilik zararlı, bir vcemaate mensup olmak mümkün cemaatçı olmak zararlı.

3- Heva ve hevese uyma

-Başkasına nefsi için kızmak, kimseyi beğenmemek

-Dışlamak, küçümsemek, değer vermemek

-Sevmede ve nefret etmede hevayı esas almak, ya da içinde yetiştiği kültürün ölçüleriyle bakmak

-Kendi ayıbı duruken başkalarıyla uğraşmak.

-Kendini fırka-i naciyeden, diğerlerini batılda görmek,

-Kendini, meşrebini, cemaatini, mezhebini hakkın merkezi yapmak, her şeye, herkese o pencereden bakmak

 

4-Avare durmak,  asıl yapılması gerekenleri ihmal etmek,

-Boş duranları nefisleri ve şeytan oyalar, hatta işgal edebilir.

-Meşgul olacak bir meşguliyet ararken diğer müslümanları diline dolamayı marifet zannader.

-Yeterince çalışan boşi işlere zaman bulamaz.

4-Tehlikenin farkına varmamak, tarihten ders almamak

-Vahdetin önemini, tefrikanın zararlarını hesap etmemek. Bunun bugün içinde yaşadığımız şartlarda ne kadar ehem olduğunu unutmak.

-Tarihte müslümanların tefrika yüzünden ne kadar zarar ettiklerini düşünüp ibret almamak.

-Birbirne sırt dönmein Allah’a ve Rasülüne isyan olduğunu akla getirmemek.

  • Vahdetin imkanları

1- Biz bir ümmetiz,

إِنَّ هَذِهِ أُمَّتُكُمْ أُمَّةً وَاحِدَةً وَأَنَا رَبُّكُمْ فَاعْبُدُونِ {92} Enbiya

İslâm bir millet/ümmet, küfür de tek bir millettir.

2- Biz orta bir ümmetiz,              

 وَكَذَلِكَ جَعَلْنَاكُمْ أُمَّةً وَسَطاً

“Ve böylece sizin dengeli ve ölçülü bir toplum olmanızı istedik...” (Bekara, 2/143)  

Lafzen, “orta bir toplum” -yani, aşırılıklar karşısında adil bir denge gözeten ve hem zevk ve sefahatı hem de mübalağalı bir zühdü reddederek insanın tabiatını ve imkanlarını değerlendirmede gerçekçi ve makul davranan bir topluluk. Kur’an, sıkça tekrarladığı, hayatın her cephesinde dengeli ve ölçülü olma çağrısı ile uyumlu olarak müminlere, hayatlarının bedenî ve maddî yönüne çok fazla ağırlık vermemelerini öğütler; ama aynı zamanda insanın bu “bedenî hayat” ile ilgili ihtiyaç ve isteklerinin ilahî iradenin eseri ve bu nedenle de meşru olduğunu kabul eder.  

-Orta ümmet olmanın amacı hakikatin şahitleri olmaktır;

وَكَذَلِكَ جَعَلْنَاكُمْ أُمَّةً وَسَطاً لِّتَكُونُواْ شُهَدَاء عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَهِيداً وَمَا جَعَلْنَا الْقِبْلَةَ الَّتِي كُنتَ عَلَيْهَا إِلاَّ لِنَعْلَمَ مَن يَتَّبِعُ الرَّسُولَ مِمَّن يَنقَلِبُ عَلَى عَقِبَيْهِ وَإِن كَانَتْ لَكَبِيرَةً إِلاَّ عَلَى الَّذِينَ هَدَى اللّهُ وَمَا كَانَ اللّهُ لِيُضِيعَ إِيمَانَكُمْ إِنَّ اللّهَ بِالنَّاسِ لَرَؤُوفٌ رَّحِيمٌ {143} “... ki [hayatınızla] tüm insanlığın huzurunda hakikatin şahitleri olasınız ve Elçi de sizin huzurunuzda ona şahitlik yapsın..,.” (Bekara, 2/143)

Yani, “Hz. Peygamber'in size örnek olması gibi sizin hayat tarzınızın da bütün insanlığa bir örnek olduğuna”.

3- Biz dinde kardeşiz,

    إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ {10} يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا يَسْخَرْ قَومٌ مِّن قَوْمٍ عَسَى أَن يَكُونُوا خَيْراً مِّنْهُمْ وَلَا نِسَاء مِّن نِّسَاء عَسَى أَن يَكُنَّ خَيْراً مِّنْهُنَّ وَلَا تَلْمِزُوا أَنفُسَكُمْ وَلَا تَنَابَزُوا بِالْأَلْقَابِ بِئْسَ الاِسْمُ الْفُسُوقُ بَعْدَ الْإِيمَانِ وَمَن لَّمْ يَتُبْ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ {11} Hucurat

“Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan korkun ki esirgenesiniz.” (Hucurat, 49/10)

Kardeşin kardeşe karşı görevleri, veya birbirlerinin üzerinde hakları vardır. Ama ne yazık ki günümüzde müslümanlar aynı aynı ülkenin, ya aynı tarikatın, ya aynı partinin, ya aynı cemaatin bağlılarını kardeş biliyorlar. O kardeş bildiklerine ilgi ve sevgi gösterirken diğer müslümanlara sırtlarını dönebiliyorlar.

Müslüman kim? Onu biz değil, insanların kendileri tayin eder. Ben müslümanım diye müslümandır.

Peygamber (sav) buyurdu ki:

“Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.” (Buhârî, Mezâlim 3; Müslim, Birr 58)

عـن أبي حـمـزة أنـس بـن مـالـك رضي الله عـنـه ، خــادم رسـول الله صلى الله عـلـيـه وسـلم، عن النبي صلي الله عـلـيـه وسـلـم  قــال : ( لا يـؤمـن احـدكـم حـتي يـحـب لأخـيـه مــا يـحـبـه لـنـفـسـه )

رواه البخاري [ رقم : 13 ] ، ومسلم [ رقم45  ].

Ebu Hamza Enes b. Malik (ra)'den. Demiştir ki, Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Sizden biri kendisi için arzu ettiğini (mü'min) kardeşi için de arzu etmedikçe (hakkıyla) iman etmiş olmaz.” (Buhârî, Îmân 7. Müslim, Îmân 71-72; Tirmizî, Kıyâmet 59; Nesâî, Îmân 19, 33))

Müslüman, elinden ve dilinden diğer Müslümanların zarar görmediği kimsedir.” (Buhârî, Îmân 4,5).

Peygamber Efendimiz (sav) buyurdu:

Kul, kardeşinin yardımında bulunduğu sürece, Allah da kuluna yardım eder.” (Müslim, Zikr 37-38) 

 “Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona hiyânet etmez, yalan söylemez ve yardımı terketmez. Her Müslümanın, diğer Müslümana ırzı, malı ve kanı haramdır. Takvâ buradadır. Bir kimseye şer olarak Müslüman kardeşini hor ve hakir görmesi yeter.” (Tirmizî, Birr 18)

Müslümana merhametle muamele imanın gereğidir. Unutmamak gerekir ki, “İslam Allah’a itaat, yaratılmışlara merhamettir.”

4- Biz veliyiz (müttefikiz)

وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ يَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنكَرِ وَيُقِيمُونَ الصَّلاَةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَيُطِيعُونَ اللّهَ وَرَسُولَهُ أُوْلَـئِكَ سَيَرْحَمُهُمُ اللّهُ إِنَّ اللّهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ {71}

“ERKEK ve kadın müminlere gelince, onlar birbirlerinin yakınlarıdırlar:  [hep] iyi ve doğru olanın yapılmasını özendirir, kötü ve zararlı olanın yapılmasına engel olurlar; ve onlar namazlarında kararlı ve devamlıdırlar, arındırıcı yükümlülüklerini yerine getirir, Allah'a ve O'nun Elçisi'ne yürekten bağlılık gösterirler. İşte bunlardır, Allah'ın rahmetiyle kuşatacağı kimseler: muhakkak ki, doğru hüküm ve hikmetle yargılayan en yüce iktidar sahibidir Allah!”(Tevbe, 9/71)

Ebû Mûsâ el-Eş'arî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Mü'minin mü'mine karşı durumu, bir parçası diğer parçasını sımsıkı kenetleyip tutan binalar gibidir"  Hz Peygamber bunu açıklamak için, iki elinin parmaklarını birbiri arasına geçirerek kenetledi (Buhârî, Salât 88, Mezâlim 5; Müslim, Birr 65 Ayrıca bk Tirmizî, Birr 18; Nesâî, Zekât 67)

Rasûlüllah (sav) buyurdu ki:

Mü’minler birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımakta ve birbirlerini korumakta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta olduğu zaman, diğer uzuvlar da bu sebeple uykusuzluğa ve ateşli hastalığa tutulurlar.” (Buhârî, Edeb 27; Müslim, Birr 66)

5- Vahiy ve onun uygulaması elimizdedir

قُلْنَا اهْبِطُواْ مِنْهَا جَمِيعاً فَإِمَّا يَأْتِيَنَّكُم مِّنِّي هُدًى فَمَن تَبِعَ هُدَايَ فَلاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ {38}

“Dedik ki: Hepiniz cennetten inin! Eğer benden size bir hidayet gelir de her kim hidayetime tabi olursa onlar için herhangi bir korku yoktur ve onlar üzüntü çekmezler.” (Bekara, 2/38. Bir benzeri: Tâ-Hâ, 20/123-124)

Hz. Peygamber (as) şunu söylemiştir:

"Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetce asla sapıtmayacaksınız: Allah'ın Kitab'ı ve Resûlünün sünneti". Muvatta, Kader 3, (2, 899).

 

  • Vahdet nedir?

- Aynı ülkeden, aynı mezhepten, aynı meşrepten veya aynı

cemaatten olmak değil; İslam ümmetinin bir üyesi olduğunu bilmektir.

- Müslümanlara kardeşçe muamele, velilik hakkını yerine getirmedir. Sevme, ilgi gösterme, destekleme, yardım etme, koruma kollama, üzerinde yetkisini kullanma.

-Dünyanın neresinde olursa olsun her müslümanı kardeş bilmek, haklarına azami dikkat etmek.

-Onun aleyhine çalışmama, onu dışlamama, dünyalık sebepler yüzünden onunla kavga etmemek, onun düşmanlarına yardım etmeme.

- Müslümanları fitneye düşürecek davranışlardan sakınmak gerekir.

-Müslümanların, birbirlerinin ihtiyacını görmesi, sıkıntılarını gidermesi ve kusurlarını, ayıplarını örtmesi kardeşlik görevidir. Böyle yapanlar, Allah katında mükâfatlandırılır.

  • Son Söz

İyilik ve takvâda yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın.” (Mâide sûresi, 5/2)