Kimdi o gül demetini taşıyan ?

Kimdi o gül mevsimleri yaşıyan ?

O mevsim cana ab-ı hayat sunar

O demde canlar ancak suya kanar

Kimdi yüreğiyle aşkı arıtan?

Kimdi kirpiğinde güller damıtan?

Her damlada saklı ıtır kokusu

Her çiçekte gizli öğle uykusu

Bir uzun rüyayı yorumlar gibi

Bir kutlu destanı hem anlar gibi

Gök kuşağında bir esrar bulunur

Gök kuşağından binbir renk alınır

Bir sevda uğruna ömür aşınır

Güllerle yoğrulmuş yükler taşınır

 

Renklerle zümrütten bir taze seher kurulur

Bu seherde göze hoş bir manzara sürülür

 

Güllü’nün kolunda bir gül sepeti

Güllü’nün dilinde gülâb şerbeti

Sabahı, akşamı tadlandırıyor

Hayatı sevgiyle adlandırıyor

Bir şiir yazıyor hem umutlardan

Desenler alıyor ak bulutlardan

Gergef işliyormuş Şengül mendile

Her bayram sabahı bismillah ile

Kapıyı sehere açıp yeniden

Gül’ü öpüyormuş bülbül aniden

Mektup getirince lâcivert bir kuş

Vuslat şarkısını can söylüyormuş

Gül için, bütün bahçelerde şimdi,

Garip bülbül için, her yerde şimdi

 

Bu menzile sevimli şehzâdeyle varılır

Kafdağında bülbüle altın kafes sorulur

 

Bir baharı bekliyormuş Aslıgül

Sonsuzluğa vurgun aşıklar gibi

Ak çiçekli bir pencere önünde

Aslının yıllar süren düğününde

Mehtabın gülümsediği bir evde

Güllere dönüşen meşhur alevde

‘Talea’l-bedru’ söylendiği günde

Siyah elbiseli Bina önünde

Gülen bir bebeğin ak gamzesinde

Mutluluğun sağlam şirâzesinde

Asalet örülen kanaviçede

Mutluluk fışkıran bir hoş bahçede

Gül fidanı dikiyormuş Sâdegül

O mehtap bakışlı parmaklarıyla

Bütün aynalara,

Bütün rüyalara.

 

Sen gülünce güllerden yeni koku geliyor,

Sen gülmeyince kasvet gönlümü gölgeliyor.

 

(1) (Goncalar gülsün, güller açılsın, ırmaklar çağıldasın...

(bahar geldi) ey bülbül, sen sus artık, biraz gülşende yârim söylesin!...)

 

Hüseyin K. Ece