Hüseyin K. Ece

Hira Hanımlar Ders Grubu

5 Mart 2019 Salı Amsterdam

Birinci Ders

 

Giriş: Örneklik gerçeği

Bazı insanlar bazı amaçlarına ulaşabilmek için kendilerine göre kılavuz, rehber, rol model denilen örnekler bulurlar. Örnek aldıkları kişiler gibi olmaya, onlara benzemeye (teşebbüh etmeye) çalışırlar.

Zevklerini, kişiliklerini, dünya görüşlerini, ibadet şekillerini taklit ederler. Kimileri onların yolunu izler, kimileri de onlara bağlanır, fikir ve tavsiyelerine uyarlar. Onları taklit ederek onlar gibi başarılı olmaya çalışırlar.

Onların anlayışlarını, söylemlerini, beden hareketlerini, kıyafetlerini, takip ettikleri modayı, seslerini, mesleklerini, saç tiplerini, tarzlarını; yani pek çok şeylerini model olarak alırlar. Yani onları gözü kapalı taklit ederler. Örnek aldıklarını kişileri adım adım izlerler.

Bu izleme kimi zaman olumsuz olur. Mesela Peygamber (sav) İslâm ümmetinin günün birinde düşeceği hatayı şöyle haber veriyor:

“Siz sizden öncekileri adım adım, karış karış takip edeceksiniz. Hatta onlardan birisi kertenkele deliğine girse siz de onların peşinden kertenkele deliğine gireceksiniz.” Bunun üzerine sahabe: “Onlar yahudiler ve hırıstiyanlar mı?” diye sorunca Allah’ın Rasûlü: “Başka kim olabilir” dedi.” (Buhârî, Enbiya/50 no: 3456. Müslim, İlim/6. İbn Mâce, Fiten/17. Ahmed b. Hanbel, 2/327, 450, 511, 527, 3/84, 89, 94)

Halbuki ehl-i  kitaba uymak, onların yoluna gitmek de tehlikeli. Kur’an müslülümanları şöyle uyarıyor:

“Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba uyarsanız, imanınızdan sonra sizi döndürüp kâfir yaparlar.” (Âli İmran 3/100)

Örneklik, insanların çoğunlukla bir örnek, model aradıkları bir gerçeklik. Bunu bilen Allah (cc) iman edenlere Allah’ın Rasûlünü örnek gösteriyor.

 

-hz. Muhammed’de en güzel örnek vardır

Kur’an hz. Muhammed’i (sav) örnekliği ile ilgili şöyle diyor:

 لَقَدْ كَانَ لَكُمْ ف۪ي رَسُولِ اللّٰهِ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُوا اللّٰهَ وَالْيَوْمَ الْاٰخِرَ وَذَكَرَ اللّٰهَ كَث۪يرًاۜ ﴿21﴾

“Andolsun, Allah’ın Resûlü’nde sizin için; Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır...” (Ahzâb 33/21)

Âyet söze te’kid (kuvvetlendirme) ile başlıyor ve kesin ifadelerle kıyâmete kadar geçerli olacak bir gerçeği/hükmü haber veriyor: “Peygamber’de sizin için en güzel örnek vardır.”

Önce konu aldığımız ayetin geçtiği bağlama bir göz atalım.

 

-Âyetin bağlamı

Bundan bir önceki âyetler münafıkların ortak karakterini, sözlerinden ve davranışlarından örnekler vererek açıklıyor. Onların genelde söz verip sözlerinde durmadıklarını, çıkarılarını öncelediklerini, hizmet gereken durumlarda bahane uydurarak kaçtıklarını, suret-i haktan görünüp müslümanların moralini bozacak haberlerin peşine düştüklerini, ölümden çok korktuklarını, bir zafer veya kâr olunca da ondan pay istediklerini anlatıyorlar. (Ahzâb 33/20)

Peygamber’de (sav) en güzel örnek olduğu söylendikten sonra Peygamber’i örnek alan mü’minlerin teslimiyeti, iman sözüne bağlılıkları övülüyor ve bunun karşılığında alacakları ödüller söz konusu ediliyor. (Ahzab 33/22-24)

“Bu âyet (ve takip eden pasaj), Ahzab 33/9-10. âyetleri ve özellikle de, mü’minlerin Hendek Savaşı'nın en kritik günlerini ve haftalar boyunca karşılaştıkları sıkıntıları anlatan 11. âyetle yakından ilgilidir.” (Esed, M. Kur’an Mesajı, 2/854)

Bu âyetin geçtiği pasaja bakıldığı zaman Peygamber (sav) model olarak sunulması önce Hendek savaşında kişisel çıkarlarını düşünerek hareket edenlere ders vermek ve uyarı olduğu anlaşılır.

 

-Âyet kime hitap ediyor?

Âyet “Rasûlüllah” derken şüphesiz son elçi hz. Muhammed’i kasdediyor.

Zira bu sıfat ve er-Rasûl nitelemesi ona mahsustur ve Kur’an’da farklı bağlamlarda defalarca kullanılıyor. Mesela;

قُلْ يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اِنّ۪ي رَسُولُ اللّٰهِ اِلَيْكُمْ جَم۪يعًاۨ  .... ﴿158﴾

“De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi olan Allah'ın Rasûlüdür...” (A’raf 7/158. vd.)

Hz. Muhammed Allah’ın elçisidir ve O’nun seçtiği peygamberlerin sonuncusudur.

مَا كَانَ مُحَمَّدٌ اَبَٓا اَحَدٍ مِنْ رِجَالِكُمْ وَلٰكِنْ رَسُولَ اللّٰهِ وَخَاتَمَ النَّبِيّ۪نَۜ وَكَانَ اللّٰهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمًا۟ ﴿40﴾

“Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Rasûlü ve nebîlerin sonuncusudur...” (Ahzab 33/40. “Rasûlüllah” kavramının geçtiği diğer âyetler için bakınız: Tevbe 9/61, 81, 120. Ahzab 33/53. Fetih 48/29. Hucurât 49/3, 7. Münafıkûn 63/1, 5, 7)

Bu âyette örnek gösterilen hz. Muhammed’in bir elçi olarak ortaya koyduğu model kişilik midir?

Evet... O model şahsiyet kendisinde en güzel örnek bulunan elçi de şüphesiz Muhammed’dir (sav).

Kur’an ona indirildi. Dolaysıyla vahyi, yani Kur’an’ı tebliğ etmek, açıklamak (beyan etmek) ve uygulayıp örnek olmaktan da o sorumlu idi.

O canlı Kur’an idi. Vahyi önce o yaşadı, uyguladı, pratikleştirdi.

Allah (cc) nasıl bir kişilik, nasıl bir kul istiyor sorusunun cevabı Peygamberin kulluğu ve ahlâkıdır.

 Bu âyetin ilk muhatapları elbette sahabelerdi. Onlar da Peygamber’e iman eden, Allah için muhâcir ve ensar olan, Peygamber ile birlikte Bedir’de, Uhud’ta, Hendek’te olan, onunla birlikte Allah yolunda gayret eden mü’minlerdi.

Sonra da Kur’an’a inandığını söyleyen, müslüman olduğunu beyan eden, hz. Muhammed’i son peygamber olarak kabul edip ona tabi olan herkestir.

Ona ihlasla tabi olanlar, Hendek öncesinde ve sonrasında onun nasıl yaşadığını, davet uğrunda neler yaptığını, en zor zamanda bile nasıl metanetini koruduğunu görmüşlerdi.

O kendi güvenliğini veya çıkarını düşünen, tehlike anında kaçmaya hazır bir kimse olsa idi, bazılarını gevşeklik göstermesi anlaşılır bir şey olurdu. Ama o başkalarına tebliğ ettiği şeyleri önce kendi uyguladı, zorluklara herkesten önce o göğüs gerdi, Allah yolunda en ciddi fedakârlığı o yaptı.

Ona tabi olanların da onu örnek almaları gerekir.

Bu âyet Kur’an bütünlüğü ve kendi bağlamı açısından ele alındığında hükmünün genel olduğu görülür.

Ayrıca Peygamber’in hayatının sadece bu bölümünde örnek olduğu söylenmemekte; bilakis güzel bir örnek olduğu vurgulanmaktadır.

Âyet, müslümanların hayatlarının her alanında hz. Peygamber’i (sav) model bilmeleri ve kişiliklerini, kulluklarını bu modele göre şekillendirmelerini emrediyor. (Mevdûdî, E. Tefhîmu’l-Kur’an (çev.), 4/401)

Zaten âyetin takip eden cümlesi “sizin için” kısmını açıklıyor: “Allah’a ve âhirete kavuşmayı uman...” Şüphesiz onlar ben müslümanım diyenlerdir.

Bu âyet müslümanlara dört şey söylüyor:

Birincisi; Allah’a kavuşmayı ummak,

Allah’a kavuşmayı ummak O’na O’nun razı olacağı şekilde inanmaktır.

Kim Allah’a hakkıyla inanıyorsa; bilir ki bu iman aynı zamanda Allah’a, O’nun sevgisine, rahmetine, vereceği ödüllere yakın olmaktır. Günün birinde O’nun huzurunda hesap için duracağına (haşrolunacağına) inanmaktır. O’nu her an yanında hissetmek, O’nun her zaman kendisini murakabe ettiğini bilmektir.

Rabbine kavuşmak isteyen kişi sâlih amel işlemelidir.

قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَن كَانَ يَرْجُو لِقَاء رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلاً صَالِحاً وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَداً {110}‏      

 “De ki: “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilâh’ınız ancak bir tek ilâhtır” diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı bir iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.” (Kehf 18/110), sâlih insanlardan olmaya çalışmalıdır.

İkincisi; Âhirete kavuşmayı ummak.

Yani Kıyâmetin olacağına tereddütsüz iman etmek demektir. Orada hesaba çekiliceğine, iman edip sâlih amel işleyenlerin mükâfata, inkâr edip kötülük ve zulüm yapanların da ceza alacağına bütün benliği ile inanmaktır.

Üçüncüsü; Allah’ın çok zikretmek.

Yani O’nu hiç unutmamak, O’nu hesaba katarak hareket etmek, O’nu görüyormuşcasına kulluk etmek, O’nu her an hatırlatıcı ibadet ve sözlerle meşgul olmaktır.

Zikir birilerinin zannettiği belli bir vakitte bir kaç kişinin biraraya gelerek, belli bir sözü, belli sayıda, belli bir ritim ve Peygamberimizin asla yapmadığı bazı folklorik veya sportif hareketlerle, solo veya koro halinde söylemek değildir.

Zaten âyet “Peygamberde sizin için örnek vardır” derken, Allah’ı nasıl zikretmemiz gerektiği konusunda da Peygamber’i (sav) örnek gösteriyor. O diğer ibadetleri yerine getirip ümmetine örnek olduğu gibi, Allah’ı nasıl zikredersek ibadet olur, onu da uygulayıp göstermiştir.

İşte Allah’ı kendisinin emrettiği, Peygamberinin öğrettiği şekilde zikreden ihlaslı müslümanlar için peygamber hz. Muhammed’de (sav), her açıdan ve özellike kulluk açısından en mükemmel örneklik vardır.

Demek ki bu âyet, Allaha iman edip O’na kavuşamayı, âhirete inanıp orada zor hesaptan kurtulup Cennete gitmeyi isteyenlere, Allah’ı çok zikredenlere, O’nu unutmadan yaşayanlara hitap ediyor.

Bilinçli her müslümanın böyle bir amacı olduğuna göre ayet böylelerini muhatap alıyor diyebiliriz.

Dördüncüsü; Peygamberde en güzel örneğin olması.

Buna göre Hz. Muhammed’in (islâmî) hayatı; Allah’tan gafil olanlar, O’nu  arada sırada hatırlayanlar için değil; O’nu her an zikredenler için modeldir.

Peygamberin örnek oluşu Âhiret hayatına inanmayanlar, ya da Allah’a kulluk diye bir derdi olmayanlar için değil; kıyâmetteki sonucun bu dünyada yapılan amellere göre, Peygamber’in örnekliğine benzeyip benzemediğine göre belli olacağı Hesap Gününe iman edenler için mükemmel örnektir. (Mevdûdî, E. Tefhîmu’l-Kur’an (çev.), 4/402)

Peygamberin üsve-i hasene olması?

 

-Üsve ne demektir?

 “Üsvetün” veya “isvetün” kelimeleri; ister güzel ister çirkin, ister hoşa giden, isterse zarar veren bir şey olsun, başkasına tabi olurken insanın üzerinde bulunduğu halini, durumunu anlatır.

“teesseytü bihi-onu kendime örnek aldım, ya da örnek olarak onu takip ettim” denilir. (İbn Manzur, Lisânu’l-Arab, 1/109. el-Isfehânî, R. el-Müfredât; s: 20)

Aynı kökten gelen teessi; birini örnek edinip uymak demektir. Falanca kişi falancayı örnek aldı, yani onun hoşnut olduğundan o da hoşnut oldu, ona ikitida etti (uydu) ve onun benzeri olmaya çalıştı” şeklinde ifade edilir. (İbn Manzur, Lisânu’l-Arab, 1/109)

Araplar “Senin için örnek olamayacak kimseyi model olarak alma.” Yani uyulması doğru olmayan bir kimseye uyma” derler. (Cevherî, İ. b. Hammad. es-Sıhah, 6/183)

“Üsve”, “teessi edilecek”, yani uyulacak, arkasından gidilecek örnek, model, nümûne-i imtisal demektir.

 “Teessi (usve edinmek), taklit (üykünme) ve teşebbüh (benzeme) değil; birinin yaptığını onun maksadını gözeterek yapmaktır. Üsve ilan edilen “model” kılınmıştır. Sadece üretilebilir olanlar model gösterilebilir. (İslâmoğlu, M. Hayat Kitabı Kur’an, 2/829)

 

-Peygamber nasıl örnek alınır?

“Peygamber’de sizin için en güzel örneklik vardır…”

Peygamberler örnek alınsın diye insanlar arasından seçilmişlerdir: Yerde yürürler, iz bırakırlar ve izlenirler...

Bu âyetin nüzul ortamıyla ilişkisi açık: Hz. Peygamber en kritik insani durumlarda bile duruşunu bozmuyordu. Âlemlere rahmet olmak, bütün insanlığa model olmak demekti.” (İslâmoğlu, M. Hayat Kitabı Kur’an, 2/829)

Hitap öncelikle Hendek Savaşı zamanıda Medine’deki müslümanlaradır. Sanki şöyle deniliyor:

“Onu örnek alın. Tıpkı onun bu zor günde savaş meydanında, cesur bir bahadır gibi olarak durduğu, canını ortaya koyduğu gibi, siz de koyun. Onun canını feda etmeye hazır olduğu bu yolda, müslüman olarak sizin de hazır olun!”

Birini usve (veya kudve) edinmek, ona iktida ve ittiba etmektir (uymaktır).

Âyet öncelikle Hz. Peygamber”in yaninda olanların onu örnek alması gerektiğini haber veriyor. Ancak sözün geçmiş zaman kalıbıyla gelmesi bu emrin sabit bir emir olacağına işarettir. Buna göre her devrin mü’mini Peygamberin sözlerini ve fiillerini örnek almak uzere ona iman eder. (Tabatabâî, M. H. el-Mizân, 16/305)

Mü’minler, onun zor zamanlarda yiğit duruşunu, sebatını cesaretini örnek almaları gerektiği gibi, hayatın başka alanlarında da onu model edinmeliler. 

Allah’a ve âhirete iman edip, ona göre kulluk yapanlar, bununla cenneti, âhiret kurtuluşunu, ya da Alla’a yakınlık kazanmak isteyenler, örnek-model olarak olarak hz. Muhammed’i seçerler.

 Bu niyette olan müslümanın amacı dünyalık, zevk ve eğlence, şov değil, dareyn saadeti (tayyibe bir hayat) ve felah (kurtuluş) ve Allah’ın rahmetini, rızasını hak edebilmektir. 

Usûl âlimlerine göre asıl olan hz. Peygamberin ahlâkının örnek alınmasıdır. Bu âyet sadece Hendek Savaşındaki tutumunun örnek alınmasına mahsus değildir. Zira Peygamber’de olan güzel sıfatlar ve ahlâkı müslümanlar için her zaman örnek alınabilecek durumdadır.

Peygamberleri/Son Peygamberi örnek almayanlar;

ya atalarına (Enbiyâ 21/44. Bekara 2/170. Lukman 31/21 vd.),

ya nefislerinin hevâsına (Bekara 2/120, 145. Kasas 28/50. Muhammed 47/14. vd.),

ya da içinde yetiştikleri topluma veya lider, efendi edindiklerine (Ahzab 33/67) uyarlar.

Allah’a iman edip O’nun rızâsını isteyen, âhiret nimetlere mazhar olmayı uman ve daima Allah sevgisiyle yaşamak isteyen insanlar için eşi bulunmaz örnek, O’nun sevgili kulu, elçisi, rahmet, şâhid, müjdeci, uyarıcı, davetçi, ışık (nûr) olan Muhammed Mustafa’dır.” (Heyet, Kur’an Yolu, 5/344)

Tamam Peygamber’in (sav) misyonu bu. Ancak soru şu:

Peygamberin nesi ve nasıl örnek alınacak?

Öyle ya Peygamber öleli 1400 yıldan fazla zaman oldu. Bugün kendisini gören yok, bizzat şâhit olup anlatan yok. Onun örnekliği bu zamana, bu hayata, bu şartlara nasıl taşınacak?

Onu örnek almak onu taklit etmek mi, ona benzemeye çalışmak mıdır?

Başkasını aynen taklit edenler iradeleri zayıf, kişilikleri oturmamış, benlikleri henüz olgunlaşmamış kişiler olduğuna göre, Peygamber’i örnek almada böyle bir riziko var mıdır?

Peygamber (sav) nasıl model olacak bütün mü’minlere (genelde her devrin ve her yörenin insanlarına)? Âyet ne demek istiyor?

“Onun örnekliği yalnızca Hendek Savaşı’ndaki davranışlarıyla sınırlı değil. Bu mü’minlerin bütün hayatlarında geçerlidir.

Tabii Hendek Savaşı’nda sahabeler Hz. Peygamber’i örnek almışlar, ona itaat ederek dünyada önemli bir zafer kazanmışlar, âhirette ise büyük bir ödülü hak etmişlerdir.” (Heyet, Kur’an Yolu, 5/344)

İlgili kaynaklarda onun yaptıklarını yapmanın, izinden gitmenin hükmü üzerinde durulmuş, ortaya üç görüş çıkmıştır: (Heyet, Kur’an Yolu, 5/344)

1.Onu örnek almak farzdır, aksine bir delil bulunmadıkça her yaptığı yapılmalıdır.

2.Onun örnekliği, aksine bir delil bulunmadıkça müstehaptır (tavsiye edilmiştir).

  1. Dinî konularda birincisi, dünya işlerinde ikincisi doğrudur (Kurtubî, el-Câmiu li- Ahkâmi’l-Kur’an, 14/154)

“Hz. Peygamber’in bütün yaptıkları ve söyledikleri tek bir hüküm çerçevesi içine alınamaz. Başta Kur’an olmak üzere diğer delil ve karîneler de göz önüne alınarak her fiili ve sözü ayrı ayrı değerlendirilir, bağlayıcı olup olmadığı tayin edilir. Genellikle tefsir ve fıkıh âlimleri de böyle yapmışlardır.

Allah (cc) “onda sizin için örnek vardır” dediğine göre bu bir emirdir (farzdır). Şu soruları soralım ve bu emir çerçevesinde değerlendirelim:

Müslüman bu emri nasıl yerine getirecek, yönünü nasıl belirleyecek?

Peygamber’i (sav) örnek almak onun gibi olmaya çalışmak mıdır?

-Onun gibi olmaya çalışmanın içerisine onun kullandığı eşyalar, beden özellikleri, zevkleri, elbise rengi ve tipi, sevdiği yemekler, sebze ve meyveler, evinin tipi ve mimarisi, o günün teknik imkanları ve içinde bulunduğu şartlar açısından gösterdiği beşeri tavırlar da dahil mi?

-Peygamber’i örnek almak saçı onun gibi kesmek veya uzatmak, onun gibi yakasız gömlek giymek, sakalı kesmeden bırakmak, onun gibi hasırda yatmak, onun gibi arak ağacından yapma diş fırçası (misvak) kullanmak, ayakkabı yerine nalin giymek, araba yerine deveye binmek, kerpiç evde oturmak mıdır?

-Onu model almak onun oturduğu yerde oturmak, gölgelendiği ağacın/çardağın altında gölgelenmek, sevip yediği hurmayı bulup yemek midir?

Yoksa helâla harama dikkat etmek, nimetlere şükretmek, nimet üzerinde hakkı olanların hakkını vermek midir?

-Peygamberi örnek almak giyimde, kuşamda, eşya kullanmada, dış görüntüde şekli, rengi, biçimi mi esas almaktır, yoksa onun uyguladığı prensiplere, imana yakışan ölçülere uymak mıdır?

Mesela; o zaman Mekke veya Medine’de bilinen bir yemeği illa elle yemek midir onu örnek almak, yoksa helâlinden kazanmak, sofra adâbına uymak, besmele ile  başlayıp hamd ile bitirmek midir? Elleri yemekten önce ve sonra yıkamak, nimetleri veren Allah’a şükretmek ve nasip edilenlerden başkalarına da ikram etmek midir?

Mesela; Peygamber (sav) yaşadığı iklime uygun uzun ve beyaz elbise giyerdi. Başına da da yine iklime uygun bir örtü koyardı. “Böyle giymek sünnettir. Bunu yapmayan Sünnetine karşı gelmiş olur” diyene ne demeli?

Giyim konusunda onu örnek almak bu mudur?

-Günümüzde soğuk bir ülkede yaşayan bir müslümana böyle bir elbise dayatma olmaz mı? Hem iklim şartları buna uygun değil, hem de örf, kumaş/elbise tekniği buna uygun olmayabilir.

Günün imkanları ile veya bilinen üretme teknikleriye yapılan, biraz da yerel unsurlar taşıyan, İslâma uyan giyim yerine; Hicaz’da yaşayanların kıyafetlerini sünnet diye dayatmak... Garip değil mi?

Bilinen bir gerçektir tarihten beri iklim, kültür, zevk, ilim/teknik ve başka sebepler giyim kuşama, ev döşemesine, çevre düzenlemesine, yerleşme ve ticaret hayatına, iskana ve uygarlığa etki ederler.

Bir yöreye ve devre ait elbise şeklini veya kültürel ve folklorik âdetleri İslâmî diye alır, din adına herkese mecbur etmeye kalkışırsak Peygamber’in örnekliğini yanlış anlamak olmaz mı?

Peygamber (sav) bize elbise veya tipi, rengi, şekli, kumaşı ve modası bırakmadı; ama elbiseyi/eşyayı kazanma, kullanma ve şükretme ahlâkı öğretti.  

-Sünneti belli kültüre, belli şekle veya renge, sadece dış görünüşe indirgemek İslâmın evrenselliğine Peygamber’e itaat prensibine uyar mı?   

-Onu örnek almak onun gibi eşyaya “sünnetullah ve hikmet” açısından bakmak, eşyayı Allah’ın mülkü ve emânet bilip koruma ahlâkı,  

Ya da hayatı meşru sınırlar içinde yaşamak kolaylığı değil midir?

-Tekrar etmek gerekirse Kur’an onun fiziki varlığını, bedensel özelliklerini değil; imanını, büyük (muhteşem) ahlâkını (Kalem  68/4), kulluğunu, samimiyetini (ihlasını), cihadını (din uğruna çabasını), hayat anlayışını, esas aldığı ve uyduğu değerleri örnek gösteriyor.

-Üstelik “Allah (cc) “onda sizin için örnek vardır” dediğine göre demek ki onun her hareketi her davranışı örnek alınsın, Peygamber taklit edilsin denmiyor, ama onda belli yönlerde sizin için örneklik vardır deniliyor.”

Bu açıdan şu örnek ne kadar ilginçtir:

Peygamber’in (sav) hayatında, Medine’de, münafıkların başı Abdullah b. Ubey b. Selül ölene kadar Peygamberimiz’e zorluk çıkardı, risâlet vazifesine engel olmaya çalıştı. Adeta onunla savaştı. Temiz eşine zina iftirasında bulundu. Peygamber’in kurmaya çalıştığı toplumu içten yıkmaya çalışan bu adam öldüğü zaman namazını Peygamber’in kıldırmasını vasiyet etti. Oğlu Peygamber’e geldi ve dedi ki: “Babam, senin gömleğin ile kefenlenmeyi istedi.” (Buhârî, Tefsir Tevbe/84 no: 4672. İbni Kesir, Muhatasar Tefsir, 2/161)

Bir ömür boyu Peygamberin mesajı ve daveti ile mücadele eden bu adam, davate icabet edip müslümanca yaşama yerine, peygamberin gömleği ile kefenlenmeyi istedi. Vahye uymak yerine Peygamberin gömleğini kutsallaştırdı ve bu kutsadığı şeyin bereketinin kendisini kurtacağını zannetti. Kur’an ise İbn Ubey tarzı bir peygamber tasvvurunu reddediyor. (Tevbe 9/80-84) Bu yanlış peygamber tasavvuru, hz. Muhammed’in İslâmî hayatını örnek alıp üretmek yerine, onun eşyasına anlam ve kutsallık yükleyerek o örnekliği tüketmektir. (İslâmoğlu, M. Üç Muhammed, s: 20)

 

-Peygamberin şâhit olarak örnek olması

Kur’an’da Hz. Muhammed (sav) ‘şehîd/ şâhid’ sıfatıyla da anılmaktadır. O, hem kendi ümmeti için, hem bütün insanlar için bir şehîdtir.

İslâm ümmetinin vasat (dengeli) ümmet yapılmasının sebebi Hz. Muhammed’in onlar üzerine bir ‘şehîd/ şâhid -tanık’ olmasıdır.  

 وَكَذٰلِكَ جَعَلْنَاكُمْ اُمَّةً وَسَطًا لِتَكُونُوا شُهَدَٓاءَ عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَه۪يدًاۜ ... ﴿143﴾

“İşte böylece sizi dengeli bir ümmet (ümmet vesetan) olmanızı istedik ki, insanlığa şâhit (örnek/model) olasınız ve Rasûl de size şâhit (örnek/model) olsun...” (Bekara 2/143)

Vasat; bir şeyin değerli (iyi) ile bozuk (kötü) arasında olmasını,  (el-Cevherî, es-Sıhah, 3/417) adaleti ve bir şeyin yarısını ifade eder. Bir şeyin en âdili onun en orta halli oluşu (vasatı) demektir.  (İbnu Fâris, Mekâyisu’l-Lügah, Dâru’l-Hadis, Kâhira 1429-2008, s: 955)

Ahlâk olarak “vasat olmak”, orta yolda olmak, taşkınlık ve eksiklik yapmamak demektir. Buradan hareketle vasat’a mutedil olmak, itidalli davranmak, mizan üzere yani dengeli olmak anlamı verildi.

“Vasat”, bir açıdan ğulüv’ün (taşkınlığın) zıddıdır. 

“Vasat olma” hali ifrat ve tefritten sakınma, âdaletle davranma, ölçülü hareket etme olarak bir müslüman için hayatın her alanında, her davranışta uyulması gereken önemli bir prensiptir.

“Ümmeten vesetan”; aşırılıklar karşısında âdil bir denge gözeten ve hem zevk ve sefahatı hem de mübalağalı bir zühdü reddederek insanın tabiatını ve imkanlarını değerlendirmede gerçekçi ve makul davranan bir topluluk demektir. (Esed, M. Kur’an Mesajı, 1/40)

 ...هُوَ سَمّٰيكُمُ الْمُسْلِم۪ينَ مِنْ قَبْلُ وَف۪ي هٰذَا لِيَكُونَ الرَّسُولُ شَه۪يدًا عَلَيْكُمْ وَتَكُونُوا شُهَدَٓاءَ عَلَى النَّاسِ ...ُ ﴿78﴾

“... Size bundan önce müslüman ismini O verdi. Bunun sebebi, Rasûl sizin üzerinize, sizler de insanlar üzerine ‘şehîd’ (tanık/örnek) olasınız diye...” (Hac 22/78)

       يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ اِنَّٓا اَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذ۪يرًاۙ ﴿45﴾ وَدَاعِيًا اِلَى اللّٰهِ بِاِذْنِه۪ وَسِرَاجًا مُن۪يرًا ﴿46﴾

"Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şâhid, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Allah'ın izniyle, Allah'a çağıran bir dâvetçi ve nur saçan bir lâmba olarak (gönderdik)." (Ahzâb 33/45-46. Fetih 48/8-9. Bir benzeri: Nahl 16/89)

Şâhid bir gerçeği ispat konusunda tanıklığına, yani bilgisine ve görüşüne dayanarak verdiği habere başvurulan verilecek hükme delil niteliğinde olan kimsedir. Şâhid, davacı ile davalı arasında ortada, tarafsız, âdil ve yalnızca gerçeği söyleyen, sözü dinlenen ve itibar edilir doğru bir kimse demektir.

Bundan dolayı da gerek hareket ve davranışları bakımından, gerek diğer halleri bakımından örnek alınan kimselere de ‘şâhid’ denilir. (Elmalılı, H. Y. Hak Dini Kur’an Dili (sad.), 1/432)

Şehîd/şâhid, “tanık”, “hayatını imanına şahit kılan ve çağına şâhid olan” anlamına geldiği gibi, “örnek, model” anlamına da gelir.  (İslâmoğlu, M. Hayat Kitabı Kur’an, , 1/54)

Peygamberin’in hayat tarzı nasıl ümmete örnek/model ise, müslümanların hayat tarzı da insanlığa model olmalıdır. (Esed, M. Kur’an Mesajı, 1/40)

Allah (cc), her şeyin şâhidi (veya şehîdi) olduğu gibi, aynı zamanda Peygamber (sav) de hakikatin ve insanların hakikat karşısındaki duruşlarının bir şâhididir. (Taberî, el-Câmiu’l-Beyân, 2/10-13)

Şehîd ve şâhid’in bir anlamı da ‘temsil eden, şahsında gösteren’ demektir. Peygamberler Allah’ın irade ve rızasını temsil eden, onun dilediği, beğendiği, hoşnut olduğu kulluğu kişiliklerinde gerçekleştirmiş kâmil insanlardır. Bir manada tebliğ ettiklerinin canlı şâhileridir. (Heyet, Kur’an Yolu, 2/52)

Âyetin üslûbundan, bu şahitlik konusunun “vasat ümmet” nitelemesiyle ilgisi olduğu anlaşılmaktadır. İslâmî literatürde şâhit kelimesinin “örnek” ve “delil” anlamında da kullanıldığını dikkate alarak bu kelimeyi “örnek ümmet” veya gerçek insanlığın nasıl olması gerektiğine dair bir “delil değeri taşıyan toplum” şeklinde anlamak  mümkündür. (Heyet, Kur’an Yolu, 1/52)

Kur’an hz. Peygamber’in âhirette de şâhit olarak getirecegini haber veriyor. (Nahl 16/89. Nisâ 4/41-42)

Kuşkusuz idealde bütün insanlar ve realitede bütün müslümanlar için –din ve dünya işleri hususunda doğru, adaletli ve en üstün örnek, ölçü ve önder Hz. Muhammed olduğu için– âyetin devamında Peygamber’in de müslümanlar hakkında bir şâhit, yani en iyinin ölçüsü, örneği ve kanıtı olduğu ifade buyurulmuştur. (Heyet, Kur’an Yolu, 1/52)

 

-Ara söz

“Peygamber’de sizin için en güzel örneklik vardır…” âyeti;

وَمَٓا اٰتٰيكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهٰيكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُواۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِۢ ﴿7﴾

“Peygamber (din adına) size ne verdi ise onu alın, size neyi yasaklamışsa ondan kaçının.” (Haşr 59/7) âyeti ile birlikte anlaşılmalı.

O yalnız sözleriyle değil, fiil ve hareketleriyle dahi delil ve kendisine uyulan bir peygamber olduğunu hükme bağlar. Yani Rasûlullah din ve ahlâkın teorik kısmını tebliğ ve hükme bağlamakla kalmamış; fiilleri ve uygulamaları ile, örnek gösterilen bir kulluğu ortaya koymuştu. (Elmalılı, H. Y. Hak Dini Kur’an Dili (sad.), 6/303)

قَدْ كَانَتْ لَكُمْ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ ف۪ٓي اِبْرٰه۪يمَ وَالَّذ۪ينَ مَعَهُۚ ...ُ ﴿4﴾,

“ İbrahim’de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir örnek vardır…” (Mümtahıne 60/4, 6)

Görülüyor ki Kur’an, hem hz. Muhammed’te, hem de İbrahim’de, hatta onun yanında olanlarda iman edenler için en güzel örnek olduğunu haber veriyor. Bu hayali bir sey değil; yaşanmış, tecrübe edilmiş, uygulanmış bir davranış modelidir.

Bu âyetlerden hiç bir müslüman hz. İbrahim’in elbise şeklinin, boyunun, vücut biçiminin, kullandığı eşyaların, saç sakal tipinin örnek gösterildiğini iddia edemez. Üstelik böyle bir iddia havada kalır. Zira hiç kimse hz. İbrahim’in vücut yapısını, kullandığı eşyaları, giyimini bilemez.    

Öyleyse âyette kasdedilen başka bir örnekliktir. Hz. İbrahim’in teslimiyeti, imanı, çabası, gayreti ve uğradığı onca imtihana karşın sabredip teslim olması, yani kulluğu ve Allah yolunda fedakârlık yapması, ölene kadar davette bulunmasıdır. İbadeti, şükrü, sabrı, metâneti, takvası ve dik duruşudur.

Hz. Muhammed’in örnek gösterilmesi de buna benzer.  

Peygamber’in üretilebilir örnekliğini kendi hayatına, zamanına, çağına taşımak. O örneklikten faydalanarak bu devirde İslâmî kişilik oluşturmak, Allah, âlem, insan, âhiret tasavvurunu Tevhîde uygun hâle getirmek. Sonra da hakkıyla kulluk yapabilme bilincine ulaşmaktır. Ya da Peygamber’i (sav) örnek alarak Allah’ın razı olacağı bir hayatı, ahlâkı yaşayanlardan, şükredenlerden olmaya çalışmaktır.

 

Peygamber’in örnekliği ve O‘na itaat 1 dersinin test soruları

 

Test 7

 

1-Hangisi yanlış?

a-Bazı insanlar bazı amaçlarına ulaşabilmek için kendilerine göre kılavuz, rehber, rol model denilen örnekler bulurlar,

b-Böyleleri örnek aldıkları kişiler gibi olmaya, onlara benzemeye (teşebbüh etmeye), taklit etmeye çalışırlar, hatta bazıları onlara bağlanırlar,

c-Her ne olursa olsun birini örnek almak, taklit etmek onun gibi olmaya çalışmak her yönüyle olumludur ve gereklidir?

 

2-Hangisi “örnek almak” hakkında yanlıştır?

a-Örnek alan, örnek aldığı kişinin/toplumun yolunu izlerler, model olarak alır, model olarak aldıkları yönü kendi hayatlarında çoğaltırlar, üretirler,

b-Örnek almak, ileride olduğu düşünülen kişiyi taklit etmek, ona benzemeye ve onun gibi olmaya çalışmaktır,

c-Birini örnek almak onun gibi olmaya çalışmak değil, onu numûne-i imtisal bilmek, onda gördüğü olumlu şeyleri uygulamaktır,

 

3-“Siz sizden öncekileri adım adım, karış karış takip edeceksiniz. Hatta onlardan birisi kertenkele deliğine girse siz de onların peşinden kertenkele deliğine gireceksiniz.” Peygamberin müslümanların izleyecek dediği önceki ümmetlerden hangisidir acaba?

a-Ehl-i kitap,      b-Kureyş müşrikleri,    c-İngiliz milleti

 

4-“Andolsun, Allah’ın Rasûlü’nde sizin için; Allah’a ve âhiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır...” (Ahzâb 33/21) Bu âyette dört konu var: İkisini siz yazın:

a-Allah’ı arzu edenler için...,

b-Âhireti isteyenler için....

c-..........................................,  

d-.........................................

 

5-Sizce bu âyet kime hitap etmiyor?

a-Hendek’te Peygamberle birlikte olan Ensara, muhacirlere ve münafıklara,

b-Aynı zamanda müslümanım diyen, Allah’a ve âhirette nimetlere kavuşmayı uman herkese,

c-Allah’a ibadet diye bir derdi olmayan, âhirete inanmayanlara.

 

6-Bu âyet hakkında hangisi yanlıştır?

a-“Allah’ın Rasûlü” derken, diğer âyetlerde olduğu gibi hz. Muhammed’i kasdediyor,

b-Peygamber bir yönüyle değil, her yönüyle, hayatın bir alanında değil hayatın her alanında örnektir,

c-Peygamberin, elçi olarak veya bir insan olarak her yaptığı, giyimi, kullandığı şeyler örnektir.

 

7-İster güzel ister çirkin, ister hoşa giden, isterse zarar veren bir şey olsun, başkasına tabi olurken insanın üzerinde bulunduğu durumu hangi kelime anlatır?

a-Misal,     b-Mukallit,  c-Üsve (kudve)

 

8-“Teessi” ne demektir?

a-Birini taklit etmek, tıpkı onun gibi olmaya çalışmak,

b-Birini örnek edinip ona uymak, onu takip etmek demektir.

c-Birinin emrini en yüce bilip ona kayıtsız şartsız itaat etmektir,

 

9-Örnek edinmek konusu açısından hangisi yanlıştır?

a-“Teessi (usve edinmek), taklit (üykünme) ve teşebbüh (benzeme) değildir,

b-“Teessi (usve edinmek) tam da birini taklit etmektir (üykünmedir) veya birine teşebbüh (benzemeye) çalışmaktır,

c-“Teessi” (usve edinmek), birinin yaptığını onun maksadını gözeterek yapmaktır. Üsve edinilen “model”dir. Sadece üretilebilir olanlar model gösterilebilir.

 

10-Hangisi Ahzab 21. âyeti hakkında yanlıştır?

a-Bu âyette Peygamber’in hayatının sadece bu bölümünde örnek olduğu söylenmemekte; bilakis güzel bir örnek olduğu vurgulanmaktadır.

b-Bu âyet, müslümanların hayatlarında hz. Peygamber’i (sav) model bilmeleri ve kişiliklerini, kulluklarını bu modele göre şekillendirmelerini emrediyor,

c-Bu âyetin hükmü Ensar ve Muhacir için geçerlidir, sonraki müslümanları ve bizi bağlamaz.

 

11-“Allah’ı hiç unutmamak, O’nu hesaba katarak hareket etmek, O’nu görüyormuşcasına kulluk etmek, O’nu hatırlatıcı ibadet ve sözlerle meşgul olmak” Bu hangi ibadetin tarifidir?

a-Allah’ı tesbih etmenin, 

b-Allah’ı zikretmenin,

c-Namazın.

 

Test 8

1-Zikir ibadeti hakkında hangisi doğrudur?

a-Zikir görevini bir şeyh veya Allah dostu “ders” olarak vermeli, zira kişi mürşidsiz Allah’a ulaşamaz, ders almaksızın hakkıyla zikir yapamaz,

b-Zikir ibadeti haftada bir defa bir araya gelerek, gizli veya açık bir görevlinin  gözetiminde, dil ile veya beden hareketleriyle, ritm ile yapılır,

c-Peygamber her konuda, iman, ibadet ve ahlâk konsunda örnek olduğu gibi, zikir ibadetinin nasıl yapılacağı konusunda da örnektir.

 

2-“... “Ben de ancak sizin gibi bir insanım. (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilâh’ınız ancak bir tek ilâhtır” diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa yararlı iş yapsın ve Rabbine ibadette kimseyi ortak koşmasın.”

a-Bu bir hadistir,         b-Bu bir âyettir,  c-Bu bir kelâm-ı kibardır.

 

3-Ahzab 21. âyette örnek (usve) gösterilen hz. Muhammed’in bir elçi olarak ortaya koyduğu model kişilik midir? Sorusuna uygun olmayan cevap hangisidir?

a-Evet. Çünkü Kur’an ona indirildi. Onu tebliğ etmek, açıklamak (beyan etmek) O’nun görevi idi. O canlı Kur’an idi. Vahyi önce O uyguladı,

b-Evet. Çünkü o özel yaratılıp gökten yeryüzüne gönderildi, örnek olsun diye,

c-Evet. Çünkü “Allah (cc) nasıl bir kişilik, nasıl bir kul istiyor?” sorusunun cevabı Peygamberin kulluğu ve ahlâkıdır.

 

4-Hangisi hz. Muhammed’in örnekliği açısından doğru değildir?

a-Usûl âlimlerine göre asıl olan hz. Peygamberin kulluğunun ve ahlâkının örnek alınmasıdır,

b-Bu âyet Peygamber’in sadece Hendek Savaşındaki kararlı ve yiğit tutumunun örnek alınmasına mahsustur,

c-Peygamber’de olan güzel sıfatlar ve ahlâk müslümanlar için her zaman örnek alınabilecek durumdadır.

 

5-Peygamberin örnek alınması konusunda hangi soru sizce lüzumsuz ve saçma?

a-Hayatta olmayan birini örnek almak? Olacak iş mi? İnsanların kafasını olmayacak şeylerle meşgul etmenin faydası ne?

b-O 1400 yıl önce öldü. Bugün kendisini gören yok, bizzat şâhit olan yok. Onun örnekliği bu zamana, bu hayata, bu şartlara nasıl taşınacak?

c-Onu örnek almak onu taklit etmek midir? Bedenen, görüntü, fiziki şartlar ve eşyalar/aletler açısından ona benzemeye çalışmak mıdır?

 

6-İslâmî kaynaklarda Peygamberin yaptıklarını yapmanın, örnek almanın, izinden gitmenin hükmü üzerinde durulmuş, âlimler arasında ortaya üç görüş çıkmıştır: Üçüncüyü siz yazın:

a-Âyete göre o’nu örnek almak farzdır, aksine bir delil bulunmadıkça her yaptığı yapılmalıdır,

b-O’nun örnekliği her alanda, aksine bir delil bulunmadıkça müstehaptır (tavsiye edilmiştir),

c-...................................................................................

 

7-Peygamberin örnekliği konusunda hangisi doğrudur?

a-Allah (cc) “onda sizin için örnek vardır” dediğine göre bu müslümanlara bir emirdir (farzdır),

b-O’nu örnek almaya; onun oturduğu yerde oturmak, gölgelendiği yerde  gölgelenmek, beden özellikleri, beşer olarak yaptıkları da dahildir,

c-O’nu örnek almaya; kullandığı eşyalar, zevkleri, sevdiği yemekler, sebze ve meyveler, evinin mimarisi, kullandığı teknikler de dahildir.

 

8-Peygamberin örnekliği konusunda hangisi doğrudur?

a-O’nu örnek almaya; saçı O’nun gibi kesmek, yakasız gömlek giymek, sakal bırakmak, hasırda yatmak, illa misvak kullanmak da dahildir,

b-Peygamberi örnek almaya; ayakkabı yerine nalin giymek, araba yerine deveye binmek, postta oturmak, sevip yediği hurmayı yemek de dahildir,

c-O’nu örnek almaya; helâla harama dikkat etmek, nimetlere şükretmek, nimette hakkı olanların hakkını vermek, sofra ve elbise âdâbı dahildir.

 

9-Peygamberin örnekliği konusunda hangisi doğrudur?

a-Peygamberi örnek almaya; onun uyguladığı prensiplere, yani imana yakışan ölçülere uymak, Allah’ın rızasını gözetmek dahildir,

b-Peygamberin örnek almaya; yemeği illa elle yemek, yerde yemek, elbise şekli, rengi, biçimi (cellâbe, cübbe), sarık sarmak da dahildir,

c-Peygamberin örnek almaya; o zamandaki tıbbi imkanlar, bitkisel ilaçlar veya onun tavsiye ettiği tedavi yönetmleri de dahildir.

 

10-Hangi soru sizce haksız bir sorudur?

a-Günün imkanları/tekniğiyle yapılan, yerel unsurlar taşıyan, İslâma uyan giyim yerine Hicaz kıyafetlerini sünnet diye dayatmak... Garip değil mi?

b-Bir yöreye/devre ait giyimi, âdetleri İslâmî diye alıp din adına herkese mecbur etmek; bu, Peygamber’in örnekliğini yanlış anlamak olmaz mı?

c-Dikkat! Peygamberin her yaptığını yapmamak Sünnet’e karşı gelmek değil midir?