Takva bilincini müslümana dünyada sağladığı kazançlar hakkında bir online ders

Hüseyin K. Ece

01 Mart 2022–

28 Recep 1443

Zaandam

 

39.TAKVANIN DÜNYADA KAZANDIRDIKLARI 1

       

-Takva nedir

‘Takva’ ve türevleri Kur’an’da 258 yerde geçmektedir. Kur’an’ın en önemli kavramlarından biridir.

‘Takva veya ittika’ kulun Rabbi karşısında sorumluluk açısından durumunu anlatan bir kavramdır

‘Takva’ kelimesinin aslı ‘veka’ fiilidir. Bu da sözlükte; bir şeyi korumak, himaye etmek, zarar verecek şeylerden çekinmek, bir şeyi başka bir şeyle, bir tehlikeye karşı korumaya almak demektir.

‘Veka’ kökünden gelen ‘ittika’ ve bunun ismi olan ‘takva’ ise sözlükte; vikâyeye girmek, yani güçlü bir himayeye girmek, elem ve zarar verecek şeylerden sakınıp kendini korumaya almak anlamına gelir.

Bu bir anlamda zararlı şey ile, tehlike ile kendi arasına bir engel koymaktır.

‘Mütteki’ ise, ittika eden, takva işini kimse demektir. 

Bu anlamda hadislerde geçiyor:

Peygamberimiz (sav) buyurdu ki: “Yarım hurma ile de olsa, sadaka vererek, kendinizi cehennemden koruyunuz (ittika ediniz)” hadisinde bu anlamda kullanılmıştır. (Müslim, Zekât/20 no: 1016. Nesâî, Zekât/63. İbni Mâce, Zekât/28 no: 1843)

Yani kendinizle Cehennem ateşi arasına sizi ondan koruyacak bir engel koyun.

İmam (müslüman yönetici) kalkan gibidir, onunla (düşmana karşı) savaşılır, onunla ittika edilir (korunulur). O eğer Allah’tan ittika etmeyi (korkup-sakınmayı) emrederse ve adaletli olursa bu onun için ecir olur. Bunun dışında (şer olan şeyleri) emrederse bu da onun için günah olur.” (Müslim, İmâre/10 no: 1841. Nesâi, Biat/30. Buhârî, Cihad/109)  

Kur’an gelmeden önce Arapça’da takva kelimesi, insan ve hayvan gibi bir canlı varlığın kendini, dışarıdan gelebilecek bir zarara karşı savunması anlamına gelmekte idi.

Kur’an, ‘takva ve ittika’ kelimelerini sözlük anlamına yakın manalarda da kullanmaktadır. Mesela;

 فَوَقٰيهُمُ اللّٰهُ شَرَّ ذٰلِكَ الْيَوْمِ وَلَقّٰيهُمْ نَضْرَةً وَسُرُورًاۚ ﴿11﴾

“Artık Allah da, onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve sevinç vermiştir.” (İnsan 76/11)

وَاتَّقُوا النَّارَ الَّت۪ٓي اُعِدَّتْ لِلْكَافِر۪ينَۚ ﴿131﴾

“…Kâfirler için hazırlanmış cehennem ateşinden ittika edin (korunun)” (Âli İmran 3/131. Bekara 2/24) 

فَاتَّقُوا اللّٰهَ مَا اسْتَطَعْتُمْ وَاسْمَعُوا وَاَط۪يعُوا وَاَنْفِقُوا خَيْرًا لِاَنْفُسِكُمْۜ وَمَنْ يُوقَ شُحَّ نَفْسِه۪ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ ﴿16﴾

“….Kim nefsinin bencil tutkularından ‘ittika ederse-korunursa’; işte onlar, kurtuluş bulanlardır.” (Teğabûn 64/16. Haşr 59/9)

-Kavram olarak takva

Kur’an, bütün diğer kavramlar gibi ‘takva’ kavramını da sözlük anlamını temel alarak zenginleştirdi, ona Tevhid inancına uygun anlamlar kazandırdı.

Üstelik Kur’an’ın anlattığı ‘takva’ olayı, basit bir savunma, dehşet bir korku, maddi bir şeyi koruma değil, iman ve amelle desteklenen bir bilinçtir.

‘Takva’nın bir çok tanımı yapılmaktadır. Mesela;

 Takva; insanın kendisini Allah’ın koruması altına koyarak âhirette acı verecek şeylerden sakınması, ya da günahlardan uzak durması ve iyiliklere sarılmasıdır.

takva; emredileni yapmak, nehyedileni terketmektir. Bu şöyle ifade ediliyor: “Seyyiâttan tevakki, hasenâtı iltizâm etmektir.”

takva; nefsi, kişiye günah kazandıracak şeylerden korumak demektir ki, bu da dine göre sakıncalı şeyleri terketmekle mümkündür

takva; ibadetle, sâlih amelle Cehennem azabından kendini korumaya almaktır,

takva; kul-ilâh ilişkileri bağlamında İslâmí emirleri yerine getirmek, yasaklardan kaçınma konusunda titiz davranmak, yanlış yapmaktan korkmak demektir.

takva; Allah’tan korkup sakınmaktır, çekinmektir.

takva; kalpte yer alan bir bilinç, insanı düzgün haraketlere sevkeden bir uyanıklık, dikkatlilik, görevlerini yapmaya sevkeden bir sorumluluk şuurudur.

Ebu Hureyre’nin (ra) şu tesbiti ne kadar yerindedir. Kendisine birisi ‘takva nedir’ diye sormuş, o da şu cevabı vermiş: ‘Sen hiç dikenli yolda yürüdün mü?’ O da ‘evet’ demiş. Peki o zaman ne yaptın? diye tekrar sormuş.  Soruyu soran; “Dikenlerden sakındım, onlara karşı tedbirli oldum.” Ebu Hureyre;

“İşte takva budur” demiş. (Elmalılı, H. Y. Hak Dini Kur’an Dili (sad.), 7/176)

takva bilinci; her yerde, her durumda, her işde, her şeye karşı sorumlu davranmaktır desek yanlış olmaz.

-Takva Allah korkusu mudur?

Kur’an’da korkuyu anlatan pek çok kelime var: Bunlar takva, havf, haşyet, hazer, feza’, rehbet, vecel, şefkat, huşu’, ru’b.

Takva doğrudan korku anlamında olmasa bile içerisinde korku unsuru da var. Bu da dehşet, korkunç bir şeyden korkmak, ürpermek değil; çekinmek, sakınmak, sorumluluk duymak anlamındadır.

Her insanda korku, umut ve sığınma duyguları vardır. İslâm, insandaki bu duyguları terbiye edilmesini sağlayarak bunların övülen sıfatlar hâline gelmesini amaçlıyor.

Takva duygusu; yaratılıştaki (fıtrattaki) korkunun düzene konularak, bir korunma ahlâkı, bir sorumluluk bilinci hâline getirilmesidir.

Kur’an takva’yı, Allah’tan hakkıyla korkup-sakınmak, kendini itaatle korumak, O’nun cezasından çekinerek ve günahın kazandıracağı kötü sonuçtan ürkerek O’ndan sakınmak anlamında kullanıyor.

Takva tavsiyesinin temelinde de bu sakındırma fikri var.

Bu anlamda yerine göre bazen korku unsuru daha çok ön plana çıkıyor, bazen de sakınma ve ona göre tedbir alma unsuru vurgulanıyor.

“Muttaki’yi, ‘Allah’tan korkan’ şeklinde alışılagelen çevirisi, bu ibarenin olumlu içeriğini yeterince yansıtmaz.

Ki muttaki Allah’ın her zaman ve her yerde hazır olduğunun farkında olan ve bu farkında oluşun bilinciyle davranışlarını ayarlamaya dikkat edendir.” (Esed, M. Kur’an Mesajı, 1/4)

Korku’ unsurunu takva’nın ana öğesi olarak kabul eden T. İzutsu şu teoriyi geliştirmiştir: İslâm öncesi Arapları kibirli ve mağrur insanlar oldukları için Kur’an bu kibri kırmak ve onların gururunu yontmak için takva’yı (Allah korkusu) kavramını ortaya koymuştur.

Takva Allah’a karşı sorumluluk bilincidir. Bunun temelinde de insanın Allah’ı, sevilmeye layık olduğu için sevmek anlayışı vardır. O’nu seven O’na karşı mesuliyet duygusu taşımak zorundadır.

Çünkü sevgi sorumluluk ister. Sevginin sorumluluk ile güçlendirilmesi gerekir.

Takva bilinci, Allah yakacak diye korkmak değil, Allah daha az sevecek diye çekinmektir, endişe etmektir.

Kısaca takva, hayatın her alanında sorumlu davranmaktır. 

 

-Takvanın önemi

İnsan başıboş değildir, sorumludur ve hayatının hesabını vermek üzere ölecektir.

Kur’an, insanın âlemlerin Rabbi Allah (cc) karşısında kendine çeki düzen vermesini, kendini sâlih amellerle korumaya almasını tavsiye ediyor.

İnsan, her hâlde kendinden yüce gördüğü ve bir makam sahibi kimselerin gözü önünde kötü ve çirkin iş yapmaktan çekinir. Bu çirkin işleri daha çok gizli yapmayı tercih eder.

Allah’a kuvvetli bir imanla bağlanan kimse; O’nun her yerde kendisini gördüğünü bilen, yaptığı her şeyin kayıt altına alındığının şuurunda olan bir kişi; şüphesiz kendine çeki düzen verir, Allah’ın yüce makamı karşısında çekinir.

İşte ‘takva’nın özünde yatan incelik bu iman ve mesuliyet duygusudur.

Şüphesiz takva bizzat ibadet değil ibadeti, sâlih ameli gerektiren ve şartlarına uygun yapmayı sağlayan bilinçtir. 

Takva, ihsan, zikir kardeştir

İbadet; ilâhî emir ve yasakları yerine getirmek, takva ise zarar verecek davranışlardan sakınmak, ibadetteki sorumluluk duygusudur.

İnsan takvaya yaklaştıkça, ittika üzere yaşadıkça ‘ihsan’ derecesine ulaşır.

İhsan’ın, Allah’ı görüyormuş gibi ibadet etmek olduğunu hatırlayalım. Her ne kadar biz Allah’ı görmüyorsak bile Allah bizi görmektedir.

Zikir, Allah’ı unutmadan hareket etmek, O’nun her zaman hatırlamak, O’nun kendisini her zaman gördüğünü unutmamaktır.

Görülüyor ki her üçünün arasında ortak yönler var.

*Kur’an, ‘takva’ olayının üzerinde çok sık durmaktadır. 

İslâm ümmetinden önce gelip geçen bütün ümmetlere ‘takva’ tavsiye edildiği gibi Muhammed (sav) ümmetine de ‘takva’ emredilmektedir.

Yine bütün peygamberlerin kendi kavimlerine, -inansınlar inanmasınlar- ‘Allah’tan ittika etmeyi tavsiye ettiklerini görüyoruz.

‘Allah (cc) son Peygamberine bile “Allah’tan ittika et” demektedir. (Ahzab 33/1)

Takva’, Allah’a kullukla beraber anıldığı gibi, Allah’a itaat etmekle veya Peygambere itaat etmekle de beraber anılmaktadır.

İnsanlar Allah’tan hakkıyla korkup-sakınırlar ve sâlih amel işlerlerse şüphesiz  O iyilik edenlerin karşılığını verir. (Yûsuf 12/90)

 “Allah’tan ittika etmenin” bir gereği, gönderilen elçiyi dinlemek ve ona itaat etmektir. (Ankebût 29/16. Şuarâ 26/177-178. Âli İmran 3/50. Saffât 37/124-126. Bekara 2/197. Mâide 5/100. Talak 65/10 v.d.)

Kur’an, mü’minlere pek çok ilâhî hükmü bildirdikten sonra onlara “Allah’tan ittika etmeyi” emrediyor. (Âli İmran 3/186. A’raf 7/35. Hucurât 49/3. v.d.)

İnsanlara göre farklı üstünlük dereceleri vardır. İslâma göre ise Allah katında üstünlük ve şeref takvalı olmaktır. Kur’an  en takvalı olmaya ‘etka’ demektedir. (Hucurât 49/13) 

Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Öyleyse ibadetin O’na yapılması gerekir ve yalnızca O’ndan ittika edilmelidir. (Nahl 16/52)

Bu ittika da bildiğimiz dehşet korku değil, sorumluluk bilincidir.

Şu âyet ‘takva’ sahibi olmanın gerekçesini net bir şekilde ortaya koyuyor:

يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُوا رَبَّكُمْ وَاخْشَوْا يَوْمًا لَا يَجْز۪ي وَالِدٌ عَنْ وَلَدِه۪ۘ وَلَا مَوْلُودٌ هُوَ جَازٍ عَنْ وَالِدِه۪ شَيْـًٔاۜ اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ فَلَا تَغُرَّنَّكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا۠ وَلَا يَغُرَّنَّكُمْ بِاللّٰهِ الْغَرُورُ ﴿33﴾

“Ey insanlar: Rabbinizden ittika edin ki, (o gün hiç) bir baba çocuğu için bir karşılık veremez ve (hiç) bir çocuk da babası için bir şey verici değildir. Şüphesiz Allah’ın va’di haktır. Artık dünya hayatı sizi aldatmaya sürüklemesin ve aldatıcı (lar) da sizi Allah ile aldatmasın.” (Lokman 31/33)

Allah (cc) kullarının takva bilincine değer verir.

لَنْ يَنَالَ اللّٰهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَٓاؤُ۬هَا وَلٰكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوٰى ... ﴿37﴾    

“Onun (kurbanın) etleri ve kanı Allah’a ulaşmaz. Lâkin O’na takva ulaşır...” (Hacc 22/37)

Kur’an takva bilincinin müslümana kazandıracağı kazançları, ona sağladığı faydaları, kavuşacağı sonuçları farklı âyetlerde açıklıyor.

Bunlar; takvanın yakın vadede, kişi henüz hayatta iken, yani dünyada,

uzak vadede, öldükten sonra yani âhirette kazandırdıkları… şeklinde iki başlık altında anlatılabilir:

-Takvanın dünyada (kısa vadede) kazandırdıkları

Takva bilinci hareket etmek imaní bir görevdir. İnsanın vazifesi âlemlerin Rabbi Allah’a karşı sorumluluk bilinci duymak, sürekli Allah’ı hesaba katarak hareket etmektir.

Bu şekilde davrananların kazançları hesap edilemeyecek kadar çoktur. Takvanın sonuçlarını dünyalık ölçülerle ölçmek mümkün değildir.

Gerçek kurtuluş (felah) ancak iman, imanın hayata hâkim olmasıdır. Bu  da ancak sabır ve takva  ile olur.

Kur’an bu gerçeği insanlara bir emir olarak haber veriyor:

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اصْبِرُوا وَصَابِرُوا وَرَابِطُوا وَاتَّقُوا اللّٰهَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ ﴿200﴾

“Ey iman edenler, sabredin, ve sabırda yarışın, (sınırlarda) nöbetleşin (cihada hazır olun), Allah’tan ittika edin. Umulur ki kurtuluşa erersiniz.” (Âli İmran 3/200)

 Mü’minler Allah yolunda, Rablerine kullukta sabrederler, dirençli olurlar. Yüreklerinin kapısında imanlarını korumak için uyanık bir asker gibi adeta nöbet tutarlar. 

Bunları da Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle yaparlar. Allah’a karşı gelmekten, O’nun emrine muhalefet etmekten sakınırlar. 

Kur’an, kurtuluş (felah) şartını da takvaya bağlıyor:

قُلْ لَا يَسْتَوِي الْخَب۪يثُ وَالطَّيِّبُ وَلَوْ اَعْجَبَكَ كَثْرَةُ الْخَب۪يثِۚ فَاتَّقُوا اللّٰهَ يَٓا اُو۬لِي الْاَلْبَابِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ۟ ﴿100﴾

“De ki; ‘Murdar (pis ve haram) ile temiz, –murdarın çokluğu hoşunuza gitse de- bir olmaz. Ey temiz akıl sahipleri, Allah’tan ittika edin. Umulur ki kurtuluşa erersiniz.” (Mâide 5/100

1-Yürek elbisesi

Takva bilinci iman edenlere öncelikle yürek elbisesi kazandırır. Yüreğine takva elbisesini giyindirenler, hem yüreklerini hem de bedenlerini bâtıla, kötüye, çirkine, zulme ve iffetsizliğe karşı korumaya alırlar.

Yüreklerine takva bilinci giydiremeyenler; organlarını, iffetlerini ve davranışlarını çirkinliklere ve kötülüklere karşı kolaylıkla koruyamazlar.

İnsana bedeni örten kişilik elbisesinden önce, yüreği örten takva bilinci elbisesi gerekir.

 يَا بَن۪ٓي اٰدَمَ قَدْ اَنْزَلْنَا عَلَيْكُمْ لِبَاسًا يُوَار۪ي سَوْاٰتِكُمْ وَر۪يشًا۠ وَلِبَاسُ التَّقْوٰى ذٰلِكَ خَيْرٌۜ ذٰلِكَ مِنْ اٰيَاتِ اللّٰهِ لَعَلَّهُمْ يَذَّكَّرُونَ ﴿26﴾ يَا بَن۪ٓي اٰدَمَ لَا يَفْتِنَنَّكُمُ الشَّيْطَانُ كَمَٓا اَخْرَجَ اَبَوَيْكُمْ مِنَ الْجَنَّةِ يَنْزِعُ عَنْهُمَا لِبَاسَهُمَا لِيُرِيَهُمَا سَوْاٰتِهِمَاۜ اِنَّهُ يَرٰيكُمْ هُوَ وَقَب۪يلُهُ مِنْ حَيْثُ لَا تَرَوْنَهُمْۜ اِنَّا جَعَلْنَا الشَّيَاط۪ينَ اَوْلِيَٓاءَ لِلَّذ۪ينَ لَا يُؤْمِنُونَ ﴿27﴾  

“Ey Âdem oğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık. Takvâ elbisesi... İşte o daha hayırlıdır. Bunlar Allah'ın âyetlerindendir. Belki düşünüp öğüt alırlar (diye onları indirdi).

Ey Âdemoğulları! Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini soyarak ana babanızı cennetten çıkardığı gibi, şeytan sizi de saptırmasın. Çünkü o ve kabilesi, onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz, şeytanları, iman etmeyenlerin dostları kılmışızdır.” (A’raf  7/26-27)

Bedeni örten, onu sıcaktan veya soğuktan koruyan, ya da insana kişilik kazandıran elbiseler, süs unsurları birer nimettir.

Ancak asıl hayırlı olan elbise takva bilincidir.

Çıplak bedenleri  örten, çirkin yerleri kapatan, çirkin davranışları önleyen, insanı kem gözlerden, hain bakışlardan, şeytanın hile ve tuzaklarından koruyan takva elbisesidir.

Takva bilinci insanın kalbini giydiren ve ruhunu doyuran elbisedir.

Takva; aynı zamanda ‘din örtüsü’dür. Kişi onunla kendini korumaya alır, diní hayatına zarar verecek şeylerden sakınır.

Bu örtü ile temiz fıtratını yaratılışa aykırı fiilere karşı, edeb dışı davranışlardan kendini korur.

Bu örtü onun için zırh, sağlam bir kale, çevresinde onu tehlikelere karşı bekleyen nöbetçi gibidir.

‘Fücûr’ takva’nın zıddı olarak bu elbiseyi yırtmak, açmak, üzerindeki koruyucu bu örtüyü kaldırmak demektir.

Bu koruyucu perde veya elbise açıldıktan sonra insan her türlü kötülüğü yapabilecek ve her türlü günahı işleyebilecek bir duruma gelir. 

Fâcir de, din örtüsünü sıyırıp atan, bundan dolayı da çirkinlikleri yapmaktan utanmayan kimsedir.

Unutmayalım Allah (cc) yarattığı nefislere takvayı da fücûru da ilham etmiştir.

فَاَلْهَمَهَا فُجُورَهَا وَتَقْوٰيهَاۙۖ ﴿8﴾  (Şems  91/8)

Takva ile örtünen, korunan, sakınan nefisler; fücûr ile açılır, sakınma duygusu yırtılır, koruyucu elbisesi kaybolur.

Bu haftanın tavsiye kitapları:

Yol Haritamız Kur’an, Abdullah Yıldız, Pınar Yayınları

Tanrı Sana Küsmedi, Senai Demirci, Timaş Yayınları

Tevhid ve Şirk, Salih Gürdal, Beyan Yayınları