Kur’an’da en çok sevdiğim sözcüklerden birisi ‘muhsin’ kelimesidir.

‘Muhsin’ ihsan masdarının özne ismidir. İhsanda bulunan kişiye, ihsan edene, ihsan ile davranan, ihsan ahlâkına sahip olan kimse demektir.

 ‘Muhsin’ Kur’an 4 yerde tekil, 35 yerde de “muhsinûn, muhsinîn” şeklinde çoğul olarak geçiyor. Allah (cc) mü’minlerin ‘muhsin’ olarak kendisine yönelmelerini istiyor. “.. Kim muhsin olarak yüzünü Allah'a döndürürse onun ödülü Rabbi katındadır...” (Bekara 2/112)

Muhsin olma konusunda da en iyi örnek hz. İbrahim’dir. (Nisâ 4/125)

Muhsin olarak özlerini Hakk’a bağlayanlar gerçekten kopmaz bir İp’e bağlanmış olurlar. (Lukman 31/22)

Allah muhsinleri (güzel davrananları, güzellik üretenleri) sever: (Bekara 2/195. Âli İmran 3/134, 148. Mâide 5/13, 93) Dahası Allah’ın rahmeti muhsinlere yakındır. (A’raf 7/56) Allah takvalı olanlarla ve muhsinlerle beraberdir. (Nahl 16/128. Ankebût 29/69)

Takva sahipleri, yani Allah’a karşı sorumlu davrananlar ile muhsin olanlar, yani Allah’ı görüyormuş gibi güzel işler yapanlar cennette olacaklar. (Zariyât 51/16) Muhsinlerin ödülü böyledir. (Mâide 5/85. Zümer 39/34. Mürselât 77/44 ve diğerleri)

Soru şu: Kur’an’ın bu kadar övdüğü, yaptıklarına karşılık çok şey vadettiği bu güzel insanlar kimlerdir?

Cevap: Muhsin; iyilik yapmayı ve güzel davranmayı ilke ve kişilik haline getiren, bunda sebat eden, güzel düşünüp güzel eylemler yapan, Allah’ı görüyor gibi hareket eden kimsedir. Ya da iyilik eden, iyi davranan, iyi işler yapandır. Bir anlamda o ‘aktif iyi’dir.

Muhsin, ister iman etsin, ister ibadet etsin, isterse herhangi bir iş, eylem yapsın; her yaptığını güzel yapan müslümandır. Bir kimsenin ‘ben müslümanım’ demesi yetmez. O müslümanın aynı zamanda ‘muhsin’ de olması gerekir.

Kur’an muhsin olmayı müslümanların sıfatı olarak sayıyor ve herkesi muhsin, yani aktif iyi olmaya davet ediyor. Muhsin kendisi güzel, hayırlı, faydalı işler yaptığı, iyilik (ihsan) ettiği gibi; bunların insanlar arasında yayılması için de çaba gösterir. Demek ki müslümanın iyi olması yetmez, aktif iyi olması da gerekir. Kur’an aktif iyilere ‘muhsin’ ve ‘sâlih’ diyor.

Muhsin, yaptığı her işi güzel yapan insandır, yani iyi insandır, canlı ihsandır. O bütün işlerini Allah’ın razı olacağı şekilde güzel ve takvaya uygun yapar. O, çirkin, bayağı, kötü, zararlı eylemlerden, faaliyetlerden, boş işlerden  uzaktır.

Muhsinler, toplumda güzel davranışların, işleri güzel yapmanın, güzel ahlâkın, ihsan cömertliğin, efendiliğin sembolüdürler. Onlar hayatlarının her alanında güzellik üretirler, iyi işler ve iyilik yapmaya devam ederler.

Muhsin, hangi davranışın iyi, hangi davranışın kötü olduğu konusunda hem bilgi sahibidir, hem de bilinçlidir. Çünkü o Allah’ın kendisini gördüğünün farkındadır.

 ‘Muttaki’, yani takva sahibi kimse Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle davranan, Allah’ı hesaba katarak yaşayan, bu uyanıklılık ile hareket eden anlamındadır. Bu yönüyle ‘ihsan ahlâkı-muhsin olma’ ile takva bilinci arasında bir ilişki söz konusudur. Her ikisi de Allah’ı görüyormuş gibi ve sorumluluk şuuruyla  davranmaktır. 

Müslüman Kur’an’dan ve Peygamber’den ihsan ahlâkını öğrenerek muhsin olmaya çalışır. Sonra da ne yapıyorsa onu güzel, maksada uygun, doğru, hayırlı yapmaya çalışır.

Onun konuştuğu zaman düzgün, edepli, doğru, az ve güzel konuşması, yalan, gıybet (dedi kodu), iftira, malayani (boş laflardan), sövme ve çirkin sözlerden uzak olması beklenir.

Bir yerde memur, işçi veya görevli ise işini dürüst ve sözleşmesinde yazılı olandan daha güzel yapmalı, hile yapmaya, kalkmamalı, koltuğunu ve yetkisini çıkarına alet etmemeli.

Odasını/evini döşediği zaman imkanı nisbetinde güzel, düzenli ve estetiğe uygun döşemeli. Sofra kurduğunda, bahçe düzelttiğinde, elbise giydiğinde hepsini güzel ve estetiğe uygun yapmalı.

Usta, sanatkâr, üretici, tüccar ise işini temiz, dürüst ve güzel yapmalı. Sürücü ise herkesin hakkına saygı göstermeli, trafik kurallarına uymalı.

Anne- babasına, büyüklerine, çocuklara, komşularına, ilişkide olduklarına, diğer insanlara, hatta hayvanlara ve tabiata bile güzel davranmalı, iyilik etmeli, ihsanda bulunmalı.

İbadet ediyorsa, kulluğunu güzel yapmalı. Dini hakkında ve kulluk konusunda sağlam bilgi edinmeli. İbadetinde bilinçli, samimi, ihlaslı olmalı. İbadetlerini Allah’ın razı olacağı şekilde yapmalı.

Müslümanlar; çirkin, bayağı, kötü, zararlı ve faydasız amellerden (işlerden), faaliyetlerden uzak olmalı. Başkaları kötülük yapsalar, çirkin davransalar, kavga etmek isteseler, düşmanlık gösterse veya haksızlık yapsalar bile, müslüman ısrarlı bir şekilde iyilik yapmaya, ihsan etmeye, âdil olmaya devam etmeli. Güzel davranmayı ilke edinmeli. Zira müslüman çıkara, dünyalık hedeflere göre değil; doğru/hak ilkelerle hareket eder. Onun amacı menfeat ve haz değil, hayırdır ve ilâhi ödüldür.

Allah’ın uygun gördüğü muhteşem ‘muhsin’ sıfatını kazanmak isteyen bir müslüman, kim ne derse desin, kim hangi kötülüğü, kabalığı, ayrımcılığı, ırkçılığı, hasımlığı, hainliği, kirliliği yaparsa yapsın; o iyi davranmaya, güzellik üretmeye, hakkaniyetle hareket etmeye devam eder. 

Muhsin olmak aynı zamanda sorumlu olmak, sorumlu davranmak, yaptıklarının hesabını bir gün vereceği bilincinde olmaktır.

Bugün yeryüzünün her tarafında, özellikle çevremizde Kur’an’ın ‘muhsin’ dediği insan tipine, ahlâkına ne kadar ihtiyacımız var! Gönlümüzden geçiyor: Her müslüman, hepimiz muhsin olma çabasında olsak...

Hüseyin K. Ece

06.09.2020

Zaandam