Kur’an’da ‘ihsan’ diye bir kavram var. Bu da, başkasına güzel muamelede bulunmak, güzelleştirmek, daha da güzel olmak, daha güzelini yapmak demektir.

“Adam yaptığı her şeyi güzel (ihsan üzere) yaptı” denilir.

Ya da insanlara iyilik yaparak kendisine karşı insanlarda güzel duyguların meydana gelmesine sebep olmak anlamına da gelir. (İbni Manzur, Lisânu’l-Arab, 4/123) Bunun altını çiziyoruz.

Kur’an’da hem sahip olunan nimetlerden başkasına da verme, işleri, işleri güzel bir şekilde yapmak veya güzellştirmek anlamı öne çıkıyor.  demektir.

 İhsan, güzellikleri ve rağbet edilen şeyleri ifade de eder. Kur’an’da hem Allah’a nisbetle, hem de insanlara nisbetle kullanılıyor. (Secde 32/7. Tegābün 64/3. Kasas 28/77. Talâk 65/11v.d.)

Allah (cc) mü’minlere ‘ihsan’ı üzere hareket etmelerini emrediyor. (Nahl 16/90) Allah iman edenlere emretttiğini göre ihsan ahlâkına sahip olmak ibadettir. Bu ibadet üç şekilde yerine getirilir.

Birincisi inançta ihsan: Allah’ı, O’na ait şeyleri, İslâmı güzel (sağlam, doğru-sahih) bilgiyle tanımak, bilmek ve öyle inanmak.

İkincisi amelde ihsan: Bunun da iki yönü vardır.

1.İslâma göre sâlih amel sayılan işleri, yani ibadetleri güzel, kabul edilebilir, amaca uygun bir şekilde, ya da Allah’ı görüyor gibi yapmak. Nitekim sağlam bir hadiste Peygamberimiz (sav) ihsanı “Allah’ı görüyor gibi ibadet etmek “ olarak açıkladı. (Bkz: Buhârî, İman/37 no: 50. Müslim, İman/1 no:8. Tirmizî, İman 14/2738. Ebû Dâvûd, Sünne/16 no: 4695 v.d.)

2.Hangi iş olursa olsun onu güzel, estetik, hoşa gidecek şekilde ve sağlam yapmak. Hangi iş, çalışma, görev, sanat, meslek olursa olsun, farketmez... Yaptığını güzel yapmak. Yaşadığı mekanı güzelleştirmekten tutun, giyimini, el işini, yazısını, konuşmalarını, ikramını, davranışlarını, hitabını, hatta yemeğini güzel yapmaya kadar hayatın her alanına yansımalı.

 Peygamber’in (sav) dediğine göre müslümana bir hayvan boğazlarken bile ‘ihsan’ üzere, yani o işi bile güzellikle yapması yakışır. (Müslim, Sayd/57 no: 1955. İbnu Mace, Zebaih/3 no: 3170. Ebu Davud, Edahi/12 no: 2815) 

Üçüncüsü ahlâkta ihsan: Bu da davranışların güzel olmasını anlatır. Başkasına iyilik etmek, güzel davranmak (muamele etmek), yardımcı olmak, ama bütün bunları güzellikle yapmaktır.

Allah (cc) müslümanlara adâletle beraber, iyilik yapmayı (ihsanı) ve yakınlara karşı cömert olmayı emrediyor. Utanç verici çirkinlikleri  yasaklıyor. (Nahl 16/90)

Bunu biz müslümanın Yaratıcısına, çevresine ve tabiata karşı güzel davranması, ya da insanlarla sağlıklı ilişki kurması, yardım ve iyilikte bulunması şeklinde anlayabiliriz.

İhsan ahlâkı, adaletten daha kapsamlı bir güzel huydur. Çünkü adalet anlayışında, karşıdakinin hakkını vermek varken, ihsanda daha fazlasını vermek, daha güzeli ile karşılık vermek anlayışı vardır.

“Yaptığını güzel yapmak” şeklinde özetlenen ihsan, kulun Allah’a karşı hissettiği derin saygı, bağlılık ve itaat bilincini, bu bilincin ürünü olan iyi davranışları kapsar.

İyilik edenlere, işlerini güzel (ihsan üzere) yapanlara; yaptıklarının karşılığı daha güzeliyle hatta fazlasıyla verilecektir. (Yûnus 10/26. Zümer 39/10. Ankebut 29/7 v.d.)

 Eğer insanlar hep ihsan üzere olurlarsa, yani hep güzel işler yaparlarsa, davranışlarını ‘ihsan’ üzere gösterirlerse, bunun karşılığı olarak ‘ihsan’ görürler, güzellikle muamele edilirler.

Zaten iyiliğin karşılığı iyilikten, güzelliğin karşılığı güzellikten başka bir şey midir? (Rahmân 55/60) Kötülük ve haksızlık da öyle...

Kendisine iyi davranılmasını isteyen başkasına iyi davranmalı. Kendi hakkına kavuşmak isteyen, başkalarının hakkını vermeli. Saygı görmek isteyen, başkalarına saygı göstermeli. Muhtaç olduğunda yardım görmek isteyen kendisi de yardım etmeli.

“Ne doğrarsan çanağına, o gelir kaşığına”, “iyilik et iyilik bul” demişler.

İhsanın, insanlara iyilik yaparak, iyi davranarak kendisine karşı onlarda güzel duyguların meydana gelmesini sağlamak anlamını tekrar hatırlayalım.

 “İn ahsentüm ahsentüm-İyi davranırsanız, iyilik ederseniz iyilik görürsünüz, size de iyi davranılır” (İsrâ 17/7) İhsan üzere davranma ister Allah’a karşı, isterse kullara karşı olsun, farketmez.

Müslüman, insanlara güzellikle, ‘ihsan ahlâkıyla’ davranır. İbadetlerini bu şuurla yapar. Kendisine yapılan ihsanları/iyilikleri, gerek Allah’tan gelsin gerek kullardan gelsin inkâr etmez, ihsana ihsanla karşılık verir.

Kur’an, ihsan ahlâkına/bilincine sahip müslümanlara ‘muhsin’ diyor ve onları övüyor. (Bekara 2/195. A’raf 7/56, 161. En’am 6/84 v.d.) Bunda ihsanın üç anlamının da saklı olduğunu görüyoruz.

drs. Hüseyin K. Ece

24.04.2021

Zaandam