Kur’an ‘birr’ diye bir kavram var. Bu da denizin karşıtı olarak geniş kıta kökünden gelir. Buradan hareketle hayırlı işlerde genişlik anlamında kullanılmaktadır.

‘Birr’, her türlü iyilik işinde genişlik, bol bol ihsan, doğruluk, ya da ideal iyilik demektir.

Allah’ın Rasûlü (sav) bir hadisinde şöyle dedi: “Sıdk (doğruluk) insanı birr’e (ideal iyiliğe), birr de mü’mini Cennete götürür. Kişi, doğruyu söyler ve doğruyu arar da Allah katında doğru sözlü diye kaydedilir. Yalan da kişiyi sınırı aşmaya götürür. Sınırı aşmak da (kişiyi) ateşe götürür. Kişi yalan söyler ve yalanı araştırır da sonunda Allah katında yalancı diye kaydedilir.” (Buhârî, Edeb/69. Müslim, Birr/29 no: 2607. Ebû Dâvûd, Edeb/no: 1989. Tirmizî, Birr/46 no: 1971)

Hadis ve fıkıh kitaplarında “birru’l-vâlideyn” başlığı altında ana- babaya iyi davranma, onlara bol bol iyilikte bulunma görevleri anlatılır.

‘Birr’, hem bol bol iyilik etmek, hayır işlerinde geniş olmak, hem de özne isimdir ve iyilikte bulunan demektir.

İman edenler, çok iyilikte bulunarak, çok hayırlı işlerde çok geniş davranarak ‘birr’in bizzat kendisi haline gelirler. Tıpkı sâlih amel (yararlı eylemler) işleyerek  imanıyla özdeşleşen müslümana ‘sâlih’ denilmesi gibi.

İyilikte ileri geçen, bol bol ihsanda dulunan, akrabalarına ve diğer insanlara bol bol iyilik eden, iyi davranan kimseler artık ‘birr’in bizzat kendisi olurlar. Böyle kimselere Kur’an ‘ebrâr’ demektedir.

Kur’an’a göre kişinin yönünü batıya-doğuya çevirmesi, öteye-beriye dönmesi, çeşitli ama doğru olmayan görüşlere sahip olması, ya da bazı şeyleri yaparım diye iddia edip yapmaması ‘birr-ideal iyilik’ değildir.

Kur’an İslâmdaki imanın şartlarına ‘birr’ dedikten sonra bazı güzel davranışları da ‘birr’ olarak niteliyor. Bunlar kişinin kendisine dönük olarak imanın gereği olduğu gibi, çoğu dışarıya dönük olarak toplumla, diğer insanlarla ilişkiyle ilgilidir. Buna ‘birr’in sosyal yönü diyebiliriz.

Buna göre ‘birr-ideal iyilik’ sosyal hayata iki şekilde yansır. Birincisi; insanlara karşılıksız yardımında bulunmakla,

ikincisi ise; söz ve davranışlarla insanların, -hangisi olursa olsun- toplumun iyiliği ve mutluluğu, dirlik ve düzenliği için çalışmakla...

Bazı ‘birr-ideal iyilik’ örnekleri; Kur’an diyor ki; “Sevdiğiniz şeylerden harcayıncaya kadar birr’e erişemezsiniz” (Âli İmran 3/92) Görüldüğü gibi birr anlayışı toplumda ekonomik duruma zorlama olmaksızın destek olmayı sağlar. Şüphesiz iyilik etmek, yardımlaşmak, muhtaçların ihtiyacını karşılamak insanlar çok fayda sağlar.

Serveti, imkanları sevmeye rağmen onlardan  yakınlarına, yetimlere, yoksullara, ihtiyacını hissedirip yardım isteyene vermek, namazı ikâme etmek (hakkıyla kılmak) ve zekât görevini yapmak, yani maldan verilmesi gerekeni verme de ‘birr’dir.

Namaz her ne kadar kişisel bir ibadet olarak zannedilse de, onun dışarıya, topluma yönelik hedefi de vardır. Bir âyette namazın insanı utanmazlıklardan ve kötü/çirkin/aşırı hatalardan koruyacağı söyleniyor. (Bkz: Ankebût 29/45) Utanmayan, çirkin işleri seven; yani vicdanı körelmiş, ar damarı çatlamış kişi kötülük yapar, başkasının hakkını yer, toplumu rahatsız eder.

Verdiği sözde durmak (ahdine sâdık, vefalı olmak), randevüsüne ve anlaşmalarına uymak, zor durumlarda, musibetlere karşı; ayrıca yanlış, hatalı, suç işlemeye imkan ve arzu varken buna direnmek, sabretmek de birr’dir (ideal iyiliktir).

Kur’an böyle olanlara hem sâdık (dosdoğru olan), hem de sorumlu davranan (takvalı) diyor ve övüyor. (Bakara 2/177) Bu, dolaylı olarak “siz böyle olun” demektir.

Görüldüğü gibi bu âyette en önemli erdemler sıralanmış, birr’in sınırı oldukça geniş tutulmuş. Demek ki Kur’an’a göre ‘birr’; bütün inanç, ibadet ve güzel ahlâkı kapsayacak genişlikte bir kavramdır. Takva sahiplerinin, yani her konuda sorumlu davrananların en önemli özelliğidir.

 Böyle kimseler kendilerine, ailelerine, topluma, işyerine, ahidlerine  ve Yaratıcıya karşı sorumluluklarını bilirler ve ona göre davranırlar. Bu bilinç ile yaptıkları güzel, kendisine ve başkalarına fayda sağlayacak eylemler, işler ve etkinlikler İslâmda ‘birr’, yani ideal iyiliktir.

“İnsanlara faydalı olmak”... Bunun altını çizmek gerekir. Bu fayda onlara maddi ve manevi yardımda bulunmaktan başlar, toplum yararına faaliyetlere kadar uzar. Hatta bir kimsenin zarar verecek işlerden, kriminel sayılan eylemlerden uzak kalması da topluma iyiliktir.

‘Birr’, sosyal hayatın ahenkle devam etmesi konusunda önemli bir ahlâk kuralıdır ve insanlarla kaynaşmanın yollarından biridir. Başkalarına yardım edilirse, onlara güzel davranılırsa, hakları gözetilirse, zarar vermekten uzak kalınırsa; olabilecek anlaşmazlık, yabancılık, dışlama ve düşmanlık yerine barış, hoşgörü, kaynaşma ve dostluk/arkadaşlık olur.

Kur’an herkese, ama özellikle müslümanlara şöyle diyor: “…Birr (ideal iyilik) ve takva (sorumlu davranma) konusunda yardımlaşın; günâh ve sınırı aşma konusunda yardımlaşmayın...” (Mâide 5/2)

Toplumda herkes; halk ve yöneticiler, yerliler ve sonradan yerli olanlar (yabancılar), küçük büyük; birbirlerine hayırlı ve faydalı işlerde destek olmalı, bunlara teşvik etmeli. Topluma, tabiata, insan onuruna fayda sağlayacak faaliyetlere katılmalı, desteklemeli. Ama zararlı, fesat, kötülük ve haksızlık olan işlere, bunları yapanlara yardımcı olmamalı.  

Kur’an dediği gibi “ebrâr-ideal iyilik sahibi” olmak ne güzeldir! İçinde yaşadığımız çağ ve toplum bu tür insanlara çok muhtaçtır.

Hüseyin K. Ece

06.11.2021

Zaandam