-Sıla-i rahm ne demektir?

“Aynı rahimden gelenler arasındaki kuvvetli bağdır, ilişkidir.

Kan bağı veya evlenme yoluyla oluşan akrabalık bağlarını yaşatma, ilişkiyi sürdürme, haklarını gözetme, onlara ilgi gösterme, iyilik ve yardımda bulunma, ziyaret etme”dir. (TDV İslâm Ansiklopedisi, 37/112)

Rahîm’in kelime anlamından hareketle ‘sıla-i rahm’ yavan bir ilgi, ya da sözde kalan bir acıma iddiası değil; rahmetin/merhametin sonucu olarak akrabalara gerekli yardımı yapmak, gereken faydayı onlara ulaştırmaktır.

-İbadet olarak sıla-i rahm

İslâm, insanlararası ilişkilerin güzel olmasını istediği gibi, akrabalar arasında çok daha yakın ve sağlam ilişkinin olmasını emrediyor.

Yakın akrabalar arasındaki bağlılık, dayanışma aile ve toplum açısından önemlidir. Sağlıklı toplumların sağlıklı ailelerden meydana geldiği düşünülürse akrabalık bağlarının aileyi güçlendirmesi açısından önemi daha iyi anlaşılır.

Pek çok âyette ve hadiste akraba ilişkilerine, onlara yardım (infak) ve iyilik etmeye, onlara karşı görevlere dikkat çekiliyor. Öyle ise sıla-i rahm bir ibadettir. İslâmın müslümanlara emrettiği önemli bir akrabalık görevidir.

Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Allah’a ve âhiret gününe iman eden kimse misafirine ikram etsin; Allah’a ve Âhiret gününe iman eden sıla-i rahm’de bulunsun” (Buhârî, Edeb/31, 85 no: 6018, 6138) 

“Rahim (akrabalık) Arş’a asılıdır. Der ki, ‘kim beni ‘sıla’ ederse Allah da ona sıla etsin. Kim benden koparsa Allah da ondan kopsun.’” (Buhârî, Edeb/13 no: 5988-5989. Müslim, Birr/6(17) no: 2555.

Farz (vacip) olan sıla-i rahm’in üç derecesi vardır.

Birincisi ve en önemlisi: Akrabalara güç yettiği kadar her açıdan destek olmak, ihtiyaçlarını gidermek.

İkincisi: Akrabalara işlerinde bedenî olarak yardımda bulunmak, mümkünse ziyaretlerine gitmek.

Üçüncüsü, akrabalara selâm vermek, hâl hatır sormak, saygılı davranmak, haklarında iyi düşünmek, onlara dua etmek, hediyeleşmek, vs.

İslâmın emrettiği ve önemsediği sıla-i rahm memleketi, doğum yerini, geldiği ülkeyi, nüfusa kayıtlı olduğu beldeyi, dağları, taşları, ovaları, tarihi yerleri ziyaret değildir.

O akrabaya ilgidir, yardımdır, bağları canlı tutmaktır, imkan varsa onları  ziyarettir, infaktır. Akrabaya yapılan infakın (harcamanın) sevabı çoktur.

“Hangi sadakanın daha faziletli olduğuna dair bir soruya Peygamber (sav); "Fakirlere yapılan harcama bir sadakadır, ama zî-rahm'a (yani akrabaya) yapılan ikidir: Biri sıla-i rahm, diğeri sadaka sevabı." (Nesâî, Zekât/82 no: 2583. Tirmizî, Zekât/26 no: 658. İbni Mâce, Zekât/28 no: 1844. Buhârî, Zekât/48 no: 1466)

Sıla-i rahm’in en önemli pratiği akrabalara ilgidir. Bu da karşılıklı ziyaret, haberleşmeden başlar, maddi veya manevi yardım etmeye, ihtiyacını gidermeye kadar uzanır.

Yaz tatilleri, izinler, bayramlar sıla-i rahm için bulunmaz fırsatlardır.

Avrupa ülkelerinden anavatana doğru izine, tatile gitmek, baba ocağına uğramak; memleket, köy, kasaba, tabiat ziyareti güzeldir, faydalıdır. İmkan oldukça yapılmalıdır.

Ama sıla-i rahm farklı bir şey ve dinde emredilen bir kulluk görevidir. Gidilen yerde akraba varsa onları ziyaret, ilgi göstermek güzelin güzeli olur.

-Sılanın (akrabaya ilginin) devamı için;

*Sıla-i rahm’in imanî ve kulluk görevini olduğunu unutmamak, yapınca sevap, yapmayınca günah olduğunu da...

*Bu aynı zamanda kendine yatırımdır. Veren alır, saygı gösteren saygı bulur, yardım eden yardımı hak eder.

*Akrabaya gösterilebilecek sevgi, ilgi, fedakârlık, paylaşmak, yani sıla yapmak mutluluktur. 

*Günümüzdeki iletişim imkanları çok. Bunu sıla-i rahm için kullanabiliriz.

*Mümkünse ziyaretleri ihmal etmemek gerekir. Özellikle hasta ve mahrem olan yakınlara.

*Gönüllerin kaynaşmasına imkan sağlayan sebeplerden biri de hediyeleşmektir. Ziyarete giderken mümkünse eli boş gitmemek iyidir.

*En yakın akrabalar arasında aylık, haftalık, senelik birliktelikler, adına ne denirse densin, toplanmalar çok faydalıdır.

*Akrabalar arasında zekât verilecek kimse kalmayıncaya kadar maddi destek olmalı.

*Zekât fıtra, kurban eti, sadaka, teberruda önceliğin akrabada olduğunu tekrar edelim.

*Uzak-yakın akrabada eğitim görenlere maddi ve manevi destek ihmal edilmemeli.

*Akrabalar arasında çürükler varsa, onlarla özel ilgilenmeli. Tabi mümkünse ve usûlünce...

*Bir müslüman olarak her hayırlı işin, faaliyetin, her sâlih amelin, her ‘hasene’ sayılan eylemlerin bu dünyada ve öte dünyada mutlaka karşılığı olacağına inanıp ona göre hareket etmeli.

Hüseyin K. Ece

31.05.2021

Zaandam