Değerli okuyucular, özellikle gençler!

“Cömert olmak her açıdan güzel, cimri olmak ise hoş bir şey değildir” desek, sanırım pek çok kişi; “doğrudur, ben de aynı kanaatteyim” der.

Cömert ve cimri, ya da cömertlik ve cimrilik; birbirine ters iki kelime ve iki ayrı tutum veya ahlâk...

Cömert kime denir? Cömert; eli açık, verebilen, paylaşabilen, ikram eden, kerem sahibidir.

Cömertlik de vermek/paylaşmak, ikram etmek, ihsan etmek ve yardım alışkanlığı demektir.

Bir kavram olarak cömertlik; eldeki imkanları meşru (Dine uygun) ölçüler içerisinde, hiç bir karşılık beklemeksizin gönüllü olarak başkalarının yararına sunma, verme, paylaşma ahlâkıdır. 

İslâm cömertliği bir şöhret, bir övünme, isim ve kariyer yapma anlayışının ötesinde, bir erdem ve imanın gereği olarak ele alır. Bu erdem sayesinde bazıları hiç bir zorlama olmaksızın başkalarına ikramda bulunmaya, yardım etmeye sevkeder.

Kur’an malını gösteriş için harcayanların tutumunu kınamakta,  bunun ahlâki bir değer taşımadığını, yardım etmenin veya yardımlaşmanın iyilik ve takva (korkup sakınma) duygusuna dayalı olması gerektiğinin altını çizmektedir. (Bkz: Bakara 2/177, 264. Mâide 5/2. Leyl 92/17-20)

Allah’ın el-Kerîm sıfatının kullar üzerindeki tecellisi; kerim olmak, yani cömert, misafirperver, değerli, ikram edici ve yardım edici olmaktır.

Müslümanlar arasındaki yardımlaşmanın manivelası şüphesiz ki cömertlik ve merhamet duygusudur. Bu iki duygunun olmadığı insanlar bencil (egoist) oldukları için başkalarını düşünmezler ve onlara pek yardım etmezler.

Cömertlik yardımlaşmaya yönelik olduğuna göre bunun, yürekten seve seve olması gerekir. Cömert kişi, başkasına çok şey veren değil, eldeki her türlü imkanını başkasıyla yürekten paylaşan, buna karşılık insanlardan bir şey beklemeyen, yaptığı iyilikleri başa kakmayandır.

Kur’an cömert davrananları veya cimrilikten sakınanları övüyor. (Bkz: Teğâbun 64/16. Haşr 59/9)

Cömert mü’minler Kur’an’ın İNFAK emrini hakkıyla anlarlar ve gerektiği yerde, gerektiği kadar harcama yaparlar, eldeki imkanları olmayanlarla bölüşürler.

Cömertlik; israf ve cimrilik gibi iki aşırılık arasında bir dengedir. Kur’an, mü’minlere her iki aşırılıktan da sakınarak harcamalarında ölçülü olmalarını emretmektedir. (Bkz: A’raf 9/31. İsrâ 17/29. Furkan 25/67)

Rızkı, nimetleri, imkanları verenin Allah (cc) olduğuna (Neml 27/64. Zariyât 51/58) inanan, kendisine verilenlerde muhtaçların bir hakkı olduğunu (Hûd 11/6) kabul eden bir kimse onları diğer insanlarla paylaşmaktan çekinmez. Böyleleri cömert olmayı kendi üzerinde bir kul hakkı sayar. İkram etmediği, yardım etmediği, paylaşmadığı zaman kul hakkını yemekten endişe eder.

Gıpta edilecek kişilerden biri de cömertlerdir.

Peygamber (sav) şöyle buyurdu: “Yalnız şu iki kişiye gıpta edilmelidir: Biri; Allah'ın kendisine verdiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse, diğeri de; Allah'ın kendisine verdiği hikmetle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına öğreten kimse." (Buhârî, İlim/15 no: 73, Temennâ/5 no: 7232, Tevhid/45 no: 7529)

Cömertlik, kişinin ve toplumun ruhî/manevî değerlerini takviye eder, güçlendirir.

Cömertlik İslâm ahlâkında sehâ/sehâvet, cûd ve îsar kelimeleriyle anlatılır. Sehâvet, cûd ve îsar. Bunların tersi; buhl, şuhh ve hased.

Sehâvet; bir kimsenin elindeki mal ve imkanların bir kısmını muhtaçlara vermesidir. Bu, cömertliğin en aşağı derecesidir. Zekât vermek gibi. Sehâvet sahibine ‘sahî’ denir.

Cûd; çok cömert davranmak, insanlara ihtiyaçlarını bildirmelerine meydan vermeden ihsan ve ikramda bulunmaktır. Verilmesi uygun olan şeyleri, uygun yerlere kolayca vermek huyudur.

Cûd sahiplerine cevvâd denir. Cevvâd, muhtaçların hallerini bilen ve  ihtiyaçlarını onlar söylemeden yardımlarına koşan demektir.

Allah (cc) için “Cevvâd-çok cömert, karşılıksız veren” sıfatı kullanılır.

Peygamber (sav); “Şüphesiz Allah tayyibtir, güzel ve hoş olanı sever. Temizdir, temiz olanı sever. el-Kerim’dir, kerim olanı sever. Cevvad’tır, cömertliği sever” buyurdu. (Tirmizî, Edeb/41 no: 2799)

-Ȋsar; başkasını kendine tercih etme anlayışıdır. Kendisi için gerekli olan bir şeyi, başkalarının faydasına sunan kimsenin yaptığı cömertlik demektir.

Îsar; “Kendi (nefsi) için (sevip) arzu ettiğini (mü’min) kardeşi için de (sevip) arzu etmedikçe hiç biriniz (kâmil manada) iman etmiş olmaz.” (Buhârî, Îmân/7 no: 13) hadisinde söz konusu edilen imanî olgunluğa ermiş fedakâr müslümanın ahlâkıdır.

Buna eskiden Türkçe’de  diğergâmlık denirdi. Bunun tersi bencillik (hodgâmlıktır). 

Diğergâmlık, kişinin nefsinden ziyade başkalarını tercih etmesi, onların iyiliğini istemesi ve onların dertleri ile dertlenmesi demektir. Diğergam kişinin  yapısından başkalarına iyilik etmek, fedakârlıkta bulunmak ahlâkı vardır. O kendisinde olanı başkalarıyla bölüşmekten mutluluk duyar.

Kur’an îsar ahlâkına sahip olan Medineli Ensâr’ı övüyor:

“... Kendilerinde bir ihtiyaç olsa bile (din kardeşlerini) kendilerine tercih ederler…” (Haşr 59/9. Ayrıca bkz: İnsan 76/8-9)

Onları örnek alan müslümanların da gerektiği zaman başkalarını, muhtaçları kendi nefislerine tercih etmeleri, kendilerine yapılmasını istemedikleri şeyleri başkalarına yapmamaları, kendilerinin sevdikleri şeyleri başkaları için de sevip istemeleri gerekir.

Müslümanlar, diğer kardeşlerini düşünürler, yeri gelince kendileri ihtiyaç içerisinde olsalar bile kardeşlerine yardım ederler, onların ihtiyaçlarını giderirler, onları sıkıntıdan kurtarmaya çalışırlar.

Cömertlik, infak etmeyi kabul etmeyen inkârcıların aksine, sahibine dünyada ve âhirette çok hayırlar kazandırır. Öncelikle Allah cömertleri sever ve kullarına sevdirir. Malına bereket gelir, kazancı artar. Dostu çok, kendisine hased edeni az olur. Cennete yakın, Cehenneme uzak olur. (Tirmizî, Birr/40 no: 1961)

Cömertlerin çok olduğu toplumlarda aç ve açık kimse kalmaz. Kimse mağdur ve perişan olmaz. Ya da bunlara en aza iner.

Cömertlik her açıdan güzelmiş ve müslümana cömert olmak yakışır.

Drs. Hüseyin K. Ece

10.04.2023

Zaandam