Sevgili gençler ve aziz okuyucular!

Türkçede ‘ihtiyar’ kelimesi var. İhtiyar deyince Türkçe konuşan herkes bunu ‘yaşlı kişi’ olarak anlar.

Doğrudur, bir yaşlıya ‘ihtiyar’ demek veya onları ‘ihtiyar’ diye nitelemek yanlış değil.

Bunun bir geçmişi ve güzel bir sebebi var. Zira bu kelime hayır-hayırlı olma kelimesinden gelir. Evet, ihtiyar kelimesinin aslı ‘hayır’ sözcüğüdür.

Yaşlı ile hayır kelimesi arasında nasıl bir ilgi var diye sorulabilir. Hoş bir ilgi var aslında. İnsan yaşlandıkça olgunlaşır, daha iyi kişi olur, daha hayırlı bir şahıs olur değil mi? Ya da böyle olmalı… İşte yaşlananlar daha sevimli, daha babacan, daha hayırlı ve daha iyi davranan olsunlar diye bizim geleneğimizde onlara İHTİYAR deniyor.

Dahası İHTİYAR hayırlı insan olma yönünden seçkin veya seçilmiş anlamına da gelir.

Bazıları kendilerine ihtiyar denilmesinden belki hoşlanmaz. Ya da ihtiyar kelimesini duyunca “ben henüz yaşlı olmadım” diyebilir. Bazı kesimlerde ise ihtiyar sevimli bir kelime değildir. İhtiyarlıkla ilgili konuşmalardan pek hazzetmezler.

Halbuki gerçek onların zannettiği gibi değil… Şu bir ilahi gerçektir ki herkes –eğer erkenden ölmzse- eninde sonunda yaşlanır. Bu yasayı kimse değiştiremez. Öyleyse yaşlılığa burun kıvırmak, söz konusu edilince hoşlanmamak boş ve gereksiz bir tavırdır.

Üstelik ‘ihtiyar’ kelimesi sevimsiz, ürkütücü, “aman benden uzak kalsin” denilecek bir söz değil...  Birine “sen ihtiyarsın” demek de küçümsemek değil, tam tersine saygıdır. “Sen hayırlı,  olgun, seçkin bir kişisin” demektir. Ya da “yaşını başını aldın, ne iyi… Bu olgun yaşın, seçkinliğin, hayırlı olsun… Ne güzel, seni tebrik ederim, bu hayırlı reddeye eriştin… Ömür bir kemâlât (olgunlaşma) sürecidir. Sen ey ihtiyar amca bu süreci iyi değerlendirdin… Kendini her geçen gün daha iyi eğittin, ahlâkını  her geçen sene daha da güzelleştirdin… Daha olgun bir karaktere sahip oldun, pamuk dede oldun, çok hoş…”

Güzel ahlâk, olgunluk, kaliteli ve vakur bir karakter, sevimli ve cana yakın olmak gibi davranışların hepsi hayırdır. Yaşlılar genelde bu hayırlara daha çok sahip olurlar. O yüzden onlara hayırlı kişiler, hayır açısından seçkin anlamında İHTİYAR derler. 

Buna göre yaşı 50, 60, 70 ve yukarıda olan bir müslüman kendisine ‘ihtiyar!’ diye hitap edildiği zaman kızmamalı,  üzülmemeli. Hatta sevinmeli… Ne güzel, birisi olan saygı (hürmet) olsun diye İHTİYAR diyor. O yaşlı kimseyi methediyor....

Dahası var... Birine İHTİYAR demek aynı zamanda ona duadır. “Allah (cc) kendi katında seni hayırlılardan eylesin, seni seçkin (muhtar-mücteba) kılsın. (Mücteba da seçkin kimse demektir).

Şimdi böyle bir iltifata, saygıya ve duaya mazhar olmuş bir mü’min, kendisine İHTİYAR denilince niye üzülsün ki…

Şimdi gelelim ihtiyar kelimesinin asıl anlamına;

İhtiyar kelimesinin fiili Arapça’da ‘ehtera’dır. Bu da seçmek, bir şeyi diğerine tercih etmek, hayırlı olan bir şeyi istemek, iradeyi kullanma yeteneği demektir. Farkli seçeneklerin arasından en hayırlısını, en iyisini, doğru, iyi ve en elverişli olanı tercih etmeyi, seçebilmeyi ifade eder.  

“falan kişi ihtiyar sahibidir”, yani hayırlı gördüğünü seçme yeteneği, özgürlüğü, iradesi var demektir.  

Demek ki ihtiyar; kişinin davranış ve hareketlerinde serbest olma hâlini anlatır. “İnsan kendi seçiminde muhtardır, yani serbesttir” denilir.

Kur’an Allah’ın bazılarını seçtiğini ‘ehtera’ fiili ile de anlatıyor. söylüyor. Musa’yı;

“(Ey Musa) Ben seni (peygamber olarak) seçtim (ehtartüke).  (Sana) vahyolunacak şeyleri dinle.” (Tâhâ 20/13)

Rabbimiz Hz. Yakub’un torunlarını kendi zamanlarında Tevhid Dini için seçti:

 “Onları, bilerek (çağdaşları olan) diğer topluluklara göre seçtik (ehternâ) ve onlara, kendileri için apaçık imtihan olan  mu’cizeler verdik.” (Duhan 44/32-33)

Allah (cc) dilediğini seçer.

“Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer (yehtaru). Onların ise seçim (hıyeratü) hakkı yoktur. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır ve yücedir.” (Kasas 28/68)

Musa’nın kavminin temsilcilerini seçmesi de bu fiille anlatılıyor: “Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte buluşmak üzere kavminden yetmiş adam seçti (ehtâra)..”  (A’raf 7/155)

Bu âyetlerde geçen ‘ihtiyar’ kelimesi; Türkçedeki yaşlı değil tercih etme, hayırlı olanı seçme manasındadır.

‘Hayır’ kökündan gelen ve Kur’an’da iki defa geçen ‘hiyeratu’ sözcüğü de; hayırlı, faydalı olanı seçme anlamının yanında seçkin-seçilmiş manası da var. 

Yine Türkçe’de kullanılan muhtar da hayır kökünden gelir.  Bu kelime de seçilmişliği ifade eder. Muhtar, ‘ehtera’ fiilinin tümlecidir (ism-i mef’ulüdür) ve seçilmis, seçkin, mümtaz  demektir. Yani mevcutların içinde en iyisi, en hayırlısı, en uygun olan... (Türkçe sözlükte muhtar; seçilmiş, seçkin. Hükmü elinde olan, istediği gibi hareket edebilen (özerk). Köy ve mahallenin işlerini yürüten ve seçimle gelen vazifeli. Bkz: Doğan, M. Büyük Türkçe Sözlük, s: 1168)

Allah (cc) her insana seçme yeteneği, özgürlüğü verir. Buna siz isterseniz irade, ister meşîet deyin farketmez. Kişi bu kabiliyetiyle ve serbest iradesiyle –sonucuna katlanmak şartıyla- istediğini seçebilir, yapabilir. Zaten herkes her gün sayısız şeyleri, sözleri, eylemleri, eşyaları, davranışları, reaksiyonları, yeme içmeyi, giyinmeyi seçmiyorlar mı? İnsanlar her gün hayır ile şer arasında seçimde değiller mi? Önemli olan hayırlıyı, doğruyu, faydalıyı, en iyiyi seçmektir. En iyi yoksa bari en az kötüyü tercih etmektir.

Bir müslüman olarak biliyoruz ki Allah (cc) ilâhi kitaplarla, peygamberlerle, akılla insanlara neyin hayır ve neyin şer olduğunu açıklamış ve kulların hayırlı olan şeyleri tercih etmesini istemiştir.

İhtiyar kelimesi seçme anlamına gelen diğer fiillerinden daha çok dikkat çekiyor… Yani zımnen deniyor ki: Seçebilirsin, ama hayırlısını seç… Seçtiğin ne ise sana, ailena, çevrene, insanlığa faydalı, hayırlı, yarayışlı olsun…

Gençler, değerli okuyucular; seçiminiz kaliteli ve hayırlı olsun...

Allah (st) hayırlı olanı seçme konusunda önümüzü aydınlatsın. Bizi kendi katındaki seçkinlerden (ihtiyar-hiyeratu-muhtar’lardan) eylesin.

Hüseyin K. Ece

11.11.2023

Zaandam