a-Riya Nedir?

‘Riya’ kavramının aslı, görmek anlamına gelen ‘ru’yet’tir.

‘Riya’, kişinin, görsünler diye bir davranış içerisine girmesi, bir ibadeti gösteriş için yapmasıdır.

 

Bu, işte, davranışta ve ibadette gösteriştir. Salih bir ameli Allah rızasını kazanmak amacıyla değil, insanların beğenisini, onların hoşnutluğunu kazanmak için yapmaktır.

Bu şekilde gösteriş yapanlara ‘riyakâr’ veya ‘mürai’ denilir.

Riya anlayışında, yapılan fiil niyete uymaz. Bu uygunsuzluk, yerine getirilen ibadette ve davranışta ya tamamen ya da biraz olabilir.

Riya, samimiyetsizliğin, ikiyüzlülüğün, kişiliksizliğin bir sonucudur. Bazı zayıf karakterli insanlar, ya bir dünyalık elde etmek, ya bir makama çıkmak, ya da şöhrete ulaşmak için başkalarına şirin görünmeye çalışırlar. Onların hoşuna gidecek davranışta bulunurlar. Oldukları gibi değil de yaranmaya çalıştıkları kişilere  göre görünürler, ortama göre hareket ederler.

Riyanın en çirkini şüphesiz, insanı Rabbine yaklaştıran ve kulluğun gereği olan ibadetin veya İslâmî ilkelerin çirkin çıkarlara alet edilmesidir. Kişinin ibadeti kul olduğu ve Allah’ın rızasını kazanmak için değil de, menfaat elde etmek niyetiyle yapmasıdır.

Bir kişinin tamamen veya  az da olsa saf ve iyi niyetinin tersine iş ve ibadet yapması, bunun sonucunda mükâfat beklemesi riyadır.

Riyakâr, Allah rızası için sergilenmesi gereken bir ibadeti, kullar görsün diye sergiler. Allah’tan beklenmesi gereken sonucu da kuldan bekler.

Böyle bir durumda iki yalan vardır:

Allah rızası için yapması gereken davranışı kullar için yaptığından dolayı,

Allah’ın vermesini beklediği bir mükâfatı kullardan beklemesinden dolayı.

Kur’an-ı Kerim, riya’yı münafıkların önemli bir özelliği olarak saymaktadır:

“Gerçek şu ki, münafıklar (sözde), Allah’ı aldatmaktadırlar. Oysa O, onları aldatandır. Namaza kalktıkları zaman isteksizce kalkarlar. İnsanlara karşı riya (gösteriş) yaparlar ve Allah’ı çok az anarlar.” (4/Nisa, 142)

Yine Maûn suresinde namazı gösteriş için kılıp, kıldığı namazdan habersiz olanlar kınanmaktadır. Sûrenin başında Din’i yalan sayan, yetime yemek yedirmeyi teşvik etmeyen kimse kınanırken, sûrenin sonuna doğru gösteriş için namaz kılanlar ağır dille suçlanıyor. Bu gibi kimseler ‘Maûn’u (zekâtı veya çeşitli yardımları) da vermezler.

Maûn suresinin ifadesine göre bu gibi riya, Din’i yalanlamakla eşittir. Münafıklıktır ve çirkin bir davranıştır.

‘Riya’, iyi görünerek insanların kalbinde yer almak isteğidir. Böylesine bir davranış karakter bozukluğudur, bir kalp hastalığı ve alçak bir ikiyüzlülüktür.

 

b-Riyanın Dereceleri

İmam Gazalî, riyanın dört derecesini saymaktadır:

1-En ağır riya çeşidi; hiç bir sevap beklentisi olmadan gösteriş için ibadet etmek. İnsanların yanında abdestsiz namaz kılmak gibi.

2-Biraz Allah rızası olsa da ibadeti gösteriş için yapmak. Tek başına olsa o ibadeti yapmaz.

3-Gösteriş ve sevap niyeti eşit olan davranışta bulunmak. Bu şekilde amel işleyenin ameli boşa gider.

4-İbadetini, insanların duymasından sonra daha da artırmaktır. Böyle birisi, insanlar duymasa da ibadetini yapar. Ancak riya kokusu olduğu için bu şekilde yapmak hatadır. (nak. K. Sitte, 7/305)

 

c-Riyanın Mahiyeti

Peygamberimiz (sav) riya’yı, gizli şirk olarak tanıtmaktadır: “Muhakkak ki sizin için en çok korktuğum şey, küçük şirk, yani riya’dır.” (Tirmizî, Hudud/24, Hadis no: 1457, 4/58.)

Cafer Sadık (ra) da şöyle diyor: “Riyanın her türlüsü şirktir. Şüphesiz ki insanlar için amel eden kimsenin sevabı insanların üzerine (karşılığını onlardan beklesin), Allah (cc) için amel eden kimsenin sevabı ise Allah (cc) üzerinedir.” (nak. İ. Humeynî, Kırk Hadis Şerhi, 1/53)

Kur’an, Allah’a ve Ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye mallarını infak edenleri kınıyor ve onların yaptıklarının geçersiz olduğunu söylüyor. (2/Bakara, 264. 4/Nisa, 38)  Buna karşın gerçek mü’min olanlar, mallarını yalnızca Allah rızası için infak ederler. (2/Bakara, 272)

Bir çok hadis-i şerif’te riyanın çirkinliği ve riya yapanların kazandıkları kötü sonuçlar açıklanmaktadır.

Gösteriş için Kur’an okuyanlar, geçinmek ve insanlar kendisine alim desinler diye ilim öğrenenler, dinini alet ederek dünya çıkarı sağlamaya çalışan istismarcılar, insanlara ma’ru’fu (iyiliği) emredip kendileri yapmayanlar ve benzerleri şiddetle tenkit edilmektedir.

Rasulüllah (sav) şöyle buyuruyor: ‘Allah Teâla diyor ki: “Ben şirk koşulan her şeyden müstağniyim (onlara ihtiyacım yoktur, onlardan uzağım). Kim bir amel yapar, buna benden başkasını da ortak kılarsa, onu ortağıyla başbaşa bırakırım.’” (Müslim, Zühd/46, Hadis no: 2985, 4/2289)

Ebu Hureyre’nin (ra) rivayet ettiğine göre, Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuştur:  

“Kıyamet gününde, Allah (cc) katında en kötü olanlardan bir kısmının da iki yüzlüler olduğunu göreceksin. Bunlar bazı insanlara bir yüzle, diğer bazılarına da başka bir yüzle giden insanlardır.” ( Müslim, Fedail/48, Hadis no: 2526, 4/1958. Ebu Davud, Edeb/39, Hadis no: 4872, 4/268.)  

Ebu Musa el-Eşarî’nin rivayet ettiği hadise  göre, kahramanlık ve gösteriş için cihad eden Allah yolunda değildir. Ancak bir kimse ilay-ı kelimetullah (Allah’ın yüce adı) için cihad ederse o Allah yolundadır. (Müslim, İmare/150, Hadis no: 1904, 3/1513. Buharî, nak. H. İbadetler Ans. 11/164

İnsanların en kolay riya yapabilecekleri ibadetler namaz ve sadaka vermektir. Çünkü her ikisi de zordur ve sevapları çoktur. Peygamberimiz (sav) gösteriş için bunların yapılmasını yasaklıyor.

Riyakârlık ve münafıklık daha çok müslümanların güçlü olduğu yerlerde ortaya çıkmaktadır.

Rabbimiz buyuruyor ki:

“De ki:  şüphesiz ben, ancak sizin benzeriniz olan bir beşerim; yalnızca bana sizin ilâhınızın tek bir ilâh olduğu vahyolunuyor. Kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, artık salih bir amelde bulunsun ve Rabbine ibadette hiç kimseyi ortak tutmasın.” (18/Kehf, 110)

Hüseyin K. Ece

İslamın Temel Kavramları kitabından. Sayfa: 555-557