Kimileri İsa’nın (as) günün birinde yükseldiği gökten tekrar geri geleceğine inanır. Hem de bir cami minaresine inmesini beklerler. Bu uğurlu minare kimileri göre Şam’da bir caminin minaresidir.

 

Düzcelilerden bazıları da böyle bir kanaatte oldukları için günün birinde yakınlarındaki bir caminin minaresien hz. İsa’nın indiğini zannetmişer.

F. Beşer anlatmıştı:

Düzce’de bir camiin minaresine ikinci kattan da çıkılabiliyormuş. Bir yaz günü yatsı vakti müezzin gelmediği için halktan biri minareye çıkıp yatsı ezanını okumuş. Ancak ezandan sonra orada nedense biraz  oyalanmış. İnmekte geç kalınca da alttakiler de namaz kılıp kimse yok diye minareyi ve camiiyi kilitleyip gitmişler. Adam minareden aşağı inmiş, bir de bakmış ki kapılar kilitli. Gece vakti kimseyi rahatsız etmemek düşüncesinden, ya da seslensem de kimse duymaz diye düşündüğünden sesini çıkarmamış, minarede bir şekilde sabahlamış.

Tabii sabah ezanını okumak için camiin müezzini gelmiş kapıyı açmak istemiş.  Ancak yukarıdan bazı sesler duymuş. Merak etmiş, biraz da korkmuş. Bu saatte, kilitli bir minarade ne olabilir, bu sesler nereden gelebilir diye düşünmüş. Bu telaşla;

-Hey kim o, kim var orada? diye seslenmiş.

Yukarıdaki adam;

-Aç müezzin efendi aç, ben İsa’yım demiş.

Müezzin bunu duyar duymaz hemen telaşla ve sevinçle dışarı koşmuş. Önce camiye gelenlere söylemiş, sonra bütün mahalleyi ayağa kaldırmış Hz. İsa gökten bizim minareye nüzul etti diye.

Bu haberi duyup da kalkabilenler hayretle ve merakla camiiye koşmuşlar. Sonra da minarenin kapısı açılmış. Herkes son derece meraklı gözlerle Hz. İsa’yı beklerken bir de bakmışlar ki minaredeki mehdi olarak beklenen Hz. İsa değil, camii cemaatından sıradan bir İsa imiş.

 

Hüseyin K. Ece 

10/2/1997

Zaandam