Özellikle Avrupa’da İslâm karşıtlarının ve ırkçıların bir iddiası var: Kur’an şiddetin kaynağıdır. Zira onda şiddeti teşvik eden ifadeler var. İslâm terörünün sebebi de budur. Hatta bir kısmı daha da ileri gidip “Kur’an ülkemizde yasaklanmalıdır” dediler.

Daha önce bazı Avrupa ülkelerinde son olarak da İsveç’te Kur’an yakma, bazı yerlerde onu yırtma nefretinin de arkasında bu saplantı olmalı.

Hollanda Özgürlük Partisinin lideri 2007 yılında, aleyhine halkı nefrete teşvik ediyor şeklinde şikayetler olsa da yine Kur’an’ı ele aldı. “Ben değil, Kur’an nefret saçıyor” diye iddia etti. Yargılanma, şikayet hatta kurşun tehditlerine rağmen Kur’an’a karşı susmayacağını, korkmadığını, “Kur’an yasaklanmalı zira halk arasına nefret ekiyor. Böyle bir kitabın bizim toplumda yeri yok” diye de ekledi. (https://pvv.nl/in-de-media/interviews/498-wilders)

 Bu şahıs bu söylemleri ile partisi Hollanda son yıllarda yapılan bir kaç seçimde  yüzde 10 ila 15 arasında destek buldu. Hollanda şartlarında bu hatırı sayılır bir destektir. Demek ki onun yabancı ve İslâm düşmanlığını haklı bulup destekleyen bir kitle var. Bu durum Avrupa geneleinde giderek artan islama-fobi ile bağlantısı var. 

Kitapları Türkçe’ye de çevrilen Brezilyalı yazar P. Coelho, Facebook’ta bir Kur'an fotoğrafı paylaşıp altına "Dünyayı değiştiren kitap" yazdı. Bir kadın bu mesajın altına "Doğru, şiddet ve katliamın kaynağı" yorumunda bulundu. Bunun üzerine o, kadına şöyle cevap yazdı.

"Bu doğru değil. Ben Hıristiyan'ım ve biz Hıristiyanlar asırlar boyu inancımızı kılıç ile yaymaya çalıştık. Haçlılar kelimesine sözlükten bir bak. Kadınları öldürdük. Onlara cadı dedik ve bilimi engellemeye çalıştık. Galileo'ya yaptığımız gibi. Ancak bütün bunlar inançların değil, onu istismar edenlerin sorunudur." Paul Coelho'dan 'Kur'an şiddetin kaynağıdır' diyen Arap kadına ders... - Fikir Özgürleştirir (fikirzemini.com)

Geçmişte Kur’an hakkında yakışıksız sözler söyleyen oldu. Bu çirkin tavır günümüzde de farklı şekillerde devam ediyor. Gelecekte de bu gibi kişiler olacaktır. Onlar bu söylemleriyle Kur’an’a elbette zarar veremezler. Müslümanların Kur’an sevgisini ve bağlılığını azaltmazlar. Ancak bu Kur’an yakma ve yırtma gibi çok ilkel bir yöntem seçenlerin seviyesini gösterir.

Kur’an’ın inzâlinden beri ona hasımlık edenler, onunla ilgili ne derlerse desinler, ona karşı ne yaparlarsa yapsınlar; o kendisine ‘rahmet’ diyor.

Kur’an kendini 80 kadar farklı isimle tanıtıyor. (Bkz: Çelik, M. Kur’an Kur’an’ı Tanımlıyor, Şule Yay.) Bunlardan bir tanesi de rahmettir.

Rahmet; acımak, merhamet etmek, bağışlamak, merhamet edilmek istenen şeye bağış ve lütûf gerektiren bir kalp yumuşaklığı ve acıma duygusu demektir.

‘Rahmet’, Allah (cc) hakkında kullanıldığı zaman bu O’nun  kullarına acıması, merhamet/şefkat etmesi, onları sevmesi ve onlara bol bol ihsanda bulunmasıdır.

Kur’an öncelikli olarak Allah’ın rahmetinden, O’nun Rahmân ve Rahîm oluşundan söz eder. Rahmet özelliği O’nun âlemlerin Rabbi oluşunun bir gereğidir. 

Türkçedeki acıma duygusu veya esirgeme kelimeleri ‘rahmet’i anlatmaya yetmez. Rahmet, aynı zamanda belâya uğramış veya muhtaç hâle gelmiş bir kimseyi o belâdan kurtarmayı, arkasından da ona iyilik etmeyi ifade eden bir merhamet duygusudur.

Rahman ve Rahim olan Allah (cc) insanlara merhamet ettiği için onlara hem akıl ve muhakeme gücü, hem de onları doğru yola götürecek elçiler ve kitaplar gönderdi. Rabbimiz bu kitaplardan Tevrat’ı ve Kur’an’ı rahmet olarak niteliyor. Zira onların gönderilmesi Allah’ın Rahmân, Rahîm ve Raûf oluşunun sonucudur.

Tıpkı insanları hidâyete götürecek, onları arındırac ve irşad edecek nübüvvet (peygamberlik) kurumunun da bir rahmet olması gibi. (En’am 6/157)

“İyilik yapanlara nimeti tamamlamak, her şeyi açıklamak, hidayet ve rahmete erdirmek için Mûsâ’ya Kitab’ı (Tevrat’ı) verdik ki, Rablerinin huzuruna varacaklarına iman etsinler.” (En’am 6/154)

“Mûsâ’nın öfkesi dinince (attığı) levhaları aldı. Onların yazısında Rableri için korku duyanlara bir hidâyet ve bir rahmet vardı.” (A’raf 7/154. Ayrıca bkz: Hûd 11/17. Kasas 28/43. Ahkaf 46/12)

“Sana Kitabı (Kur’an’ı) her şeyi açıklayıcı, hidayet ve rahmet olarak ve müslümanlara müjde olarak indirdik.” (Nahl 16/89)

“Elif Lâm Mîm. Bunlar, hikmet dolu Kitab’ın; iyilik yapanlara bir hidâyet ve rahmet olarak indirilmiş âyetleridir.” (Lukman 31/1-3)

“Andolsun biz onlara, bilerek açıkladığımız bir kitabı, inanan bir toplum için bir yol gösterici ve rahmet olarak getirdik.” (A’raf 7/52)

“Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’an) geldi.” (Yûnus 10/57)

“Biz Kur’an’dan öyle bir şey indiriyoruz ki, o müminler için bir şifa, bir rahmettir; zalimlerin ise sadece ziyanını (hüsranını) arttırır.” (İsrâ 17/82. Ayrıca bkz: Yûsuf 12/11. Nahl 16/64, 89. Kasas 28/86. v.d.)

Bu âyette, dünya her türlü kaygı ve hastalıklar, belâ ve sıkıntılar ile dolu bir hastahaneye, Peygamber bir tabibe, Kur’an da şifa verici ilaca, en faydalı gıdaya benzetilmiş gibi... Şüphe, nifak, inkar, zulüm ve haksızlık, hırs ve tamah, ümitsizlik, cahillik, takalit, kin ve bağnazlık, kötü niyet gibi ahlaki düşüklük ve psikolojik rahatsızlıklara karşı Kur’an şifadır ve rahmettir. Buna karşın o Kur’an’ın zalim dediklerinin zararını artırır.

Zira Kur’an’a karşı hasımlık ve zalimlik yapanlar kendi inat ve kinleri sebebiyle ondan faydalanamazlar. Ancak kendi hüsranlarını artırırlar. (Elmalılı, H. Y. Hak Dini Kur’an Dili (sad.), 5/317)

Kur’an insanlara zahmet, nefret, yük vermek için değil, onlara Allah’tan rahmet olsun diye indirildi.

Hüseyin K. Ece

07.02.2023

Zaandam