İnzâr, korkunç haber vermek, bir şeyin sonucundaki güçlük ve zararı haber vererek uyandırmak, sakındırmaktır. Bu bir anlamda, bir tehlikeyi, bir zararı veya kötü bir sonucu haber vererek peşinen uyarmak, kişinin aklına başına almasını ve tedbirli olmasını haber vermektir.
İnzârın fail (özne) ismi olarak nezîr; elçi, delil, içinde korkutmanın da bulunduğu haberi veren kimse, bir tehlikeyi haber vererek başkasını ‘inzâr’ eden (uyarıp korkutan), sakındıran demektir. (İbni Manzur, Lisânu’l-Arab, 14/230. el-Isfehânî, R. e-Müfredât, s: 742)
Beşîr ve mübeşşir”; sözlükte insanları hayırlı veya şer bir işle müjdeleyen, muştu veren, güler yüzlü, sevecen, güzel demektir. (Cevherî, İ. B. Hammâd. es-Sıhâh, 2/227) Kimileri başkalarını bu şekilde günlük hayatta müjdelerler, sevindirici haberleri onlara ulaştırırlar. Bu da beşir kelimesiyle anlatılır. (İbni Manzur, Lisanu’l-Arab, 2/90)
Beşîr ve nezîr sıfatları Kur’an’da genellikle peygamberler hakkında kullanılır. Bunlar aynı zamanda Kur’an’ın da sıfatıdır.
Kur’an âyetleri, ilâhi bir söz olarak insanları ‘Allah’ın vereceği mükâfatları müjdelemekte, vereceği hak edilen cezalarla uyarmaktadır. Bu müjde ve korkutmaları ancak bilen, düşünen, idrek edenler anlar. Kalpleri Allah’ın âyetlerine kapalı olanlar bu müjdeler ve uyarılar karşısında duyarsız olurlar.
Kur’an, kendisinin “beşîr ve ‘nezîr” olduğunu aynı kelimelerle, bazen de bunların fiilleri ile anlatıyor.
Kur’an beşîr ve nezîrdir.
“Hâ Mîm... Bu Kur’an, Rahmân ve Rahîm olan Allah’tan indirilmedir. Bu, bilen bir toplum için Arapça bir Kur’an olarak âyetleri genişçe açıklanmış bir kitaptır. Müjdeleyici (beşîr) ve uyarıcı (nezîr) olarak gönderilmiştir. Fakat onların çoğu yüz çevirmiştir. Artık onlar işitmezler.” (Fussilet 41/1-4. Ayrıca bkz: Furkan 25/1
Kur’an hakka karı inatçı toplulukları uyarmak, ikaz etmek, uyandırmak için gönderildi.
“Bundan önce bir rehber ve bir rahmet olarak Mûsâ’nın kitabı da vardı. Bu ise, onu doğrulayan ve zulmedenleri uyarmak (li-yünzira), iyilik yapanlara müjde (büşrâ) olmak üzere Arap diliyle indirilmiş bir kitaptır.” (Ahkaf 46/12. Ayrıca bkz: Enbiyâ 21/45. Meryem 19/97)
Kur’anın müjdeci olduğu bir âyette de “beşşera” fiili ile anlatılıyor.
“Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve salih amel işleyen mü’minler için büyük bir mükâfat olduğunu ve âhirete inanmayanlar için elem dolu bir azap hazırladığımızı müjdeler (yübeşşiru). (İsrâ 17/9-10)
Kur’an’ın bir özelliği de kendisinin bizzat “büşrâ-müjde” olmasıdır.
“De ki: “Her kim Cebrail’e düşman ise, bilsin ki o, Allah’ın izni ile Kur’an’ı; önceki kitapları doğrulayıcı, mü’minler için de bir hidâyet rehberi ve müjde verici (büşrâ) olarak senin kalbine indirmiştir.” (Bakara 2/97. Ayrıca bkz: Nahl 16/89, 102. Neml 272. Ahkaf 46/12)
Kur’an kendisinin indiriliş amacını farklı durumlara göre daha çok inzâr kavramı ile açıklıyor:
Allah (cc) hz. Peygamber’e hitaben şöyle buyuruyor: “De ki, buı Kur’an bana sizi ve herkesi uyarmam (inzar etmem) için vahyedildi...” (En’am 6/19)
Kur’an, hz. Muhammed’in şehirlerin anasını ve etrafındakileri uyarması (inzâr etmesi) için indirilen ve önceki vahiyleri tasdîk edici bir kitaptır.
“İşte bu (Kur’an) da, bereket kaynağı, kendinden öncekileri (ilâhî kitapları) tasdik eden ve şehirler anasını (Mekke’yi) ve bütün çevresini (tüm insanlığı) uyarasın diye indirdiğimiz bir kitaptır. Âhirete iman edenler, ona da inanırlar...” (En’am 6/92. Ayrıca bkz: Şûrâ 42/7)
Kur’an Allah’ın indirdiği mübarektir, bereketi çoktur. Feyzi pek çok kıtalara ulaşacaktır. O, önceki vahiyleri tasdik edici ve destekleyici, iyiyi ve kötüyü ayırdedici, doğru yolu gösteren (hidâyet) kitabıdır. Allah onu hem Peygamber zamanında şehirlerin anası Mekke’de yaşayanları, sonra da bütün insanları inzâr etmek (uyarmak) için gönderdi. Burada Mekke denilmeyip Ümmü’l-kura denilmesi; orasının bütün şehirlerin merkezi olduğunu düşündürmek içindir. Ya da Kur’an’ın sadece Mekke ve çevresine indiği, Muhammed’in (sav) asdece araplara elçi olarak geldiği şeklinde akla bir kuruntunun gelmesini engellemeye yönelik olmalıdır. (Elmalılı, H. Y. Hak Dini Kur’an Dili (sad.), 3/462)
O da tıpkı Rasûlüllah’ın elçiliği gibi (Sebe’ 34/28) bütün âlemler içindir.
“İşte bu (Kur'an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah'ın ancak bir tek Tanrı olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir.” (İbrahim 14/52. Ayrıca bkz: Kehf 18/1-4)
Kur’an, insanları inzâr etmek ve mü’minlere öğüt olmak üzere (A’raf 7/2),
Rasûlüllah’ın, kendilerine peygamber gelmemiş bir kavmi (Secde 32/3), ya da ataları uyarılmadığı için gaflet içinde kalmış bir toplumu (Yâsîn 36/6) ve dirileri uyarması, kafirlere azabın hak olduğunu bildirmek (Yâsîn 36/70) için indirildi.
Şu âyet de Kur’an’ın indiriliş sebebini farklı bir açıdan söylüyor.
“(O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur’an’ı indirdik.” (Nahl 16/44. Ayrıca bkz: Nahl 16/64)
Kur’an zalimleri, mücrimleri, inatçı inkârcıları uyarmaya (inzâr etmeye) ve iman ettikten sâlih amel işleyenleri (hakkıyla kulluk edenleri), ihsan üzere davranan iyi insanları, iyilik edenleri, güzel ahlakta örnek olanları müjdelemeye (tebşîr etmeye) devam ediyor.
İndiği zamandan bugüne kadar insanları uyardığı ve müjdelediği gibi.
Hüseyin K. Ece
21.02.2023
Zaandam