-Sözlükte kitap
Kur'an'da ‘kitap’ kelimesi altısı çoğul (kütüb) olmak üzere 261 yerde geçmektedir. Ayrıca bir çok âyette aynı kökten fiil ve isimler yer almaktadır.
Kitap kelimesini türediği ‘ketebe’ fiili, aslında bir şeyi diğerine birleştirmek demektir. (Mu’cemu Mekayîsi’l-Lüğa, İbni Fâris, s: 885)
‘Ketebe’; ayrıca, deriyi deriye sırımla eklemek, meşhur manasıyla bir harfi diğerine yazı ile bağlamak demektir. Bir harfi diğerine sözle bağlamak da aynıdır.
‘Ketebe’, yazı yazmak, hükmetmek, takdir etmek ve farz kılmak manasına gelir. (el-Isfehânî, R. el-Müfredât, s: 638) Bunda su kabını bağlamak, katırı bir halkaya bağlamak gibi anlamlar da vardır.
‘Bu fiilin masdarı olan ‘kitâbe’ sözü, yazı ile bir şeyi dizmek demektir. Benzetme yoluyla yazılan şeylere ‘kitabe’ denmiştir.
Kitap, bilinen manasıyla, bir düzen içerisinde bir araya getirilen sözler toplamı anlamına gelir. Çoğulu ‘kütüb’ ve ‘kütb’dür. Farz, hüküm, kader manalarına da gelir. (el-Cevherî, el-Sıhah, 1/212) Sözlerin birbirine bağlanması olduğuna göre bunun yazılı olması gerekmez.
‘Kâtip’ yazı yazan anlamına gelse, bazılarına göre ‘kâtip’ âlim demektir. Kur’an’da buna işaret edilmektedir. (Kalem 68/47)
‘Kitap’ denilince genellikle yazılı şeyler akla gelir.
-Kavram olarak kitap
İslâmî literatürde kitap; "Kur'ân, vahiy, mektup, belge, iki kapak arasında toplanmış bilgi, bir eserin ana konularından her biri" gibi çeşitli anlamlarda kullanılmıştır. (Bozkurt, N. TDV İslâm Ansiklopedisi, 26/120)
Allah (c.c.)’ın peygamberlere vahyettiği şey, yazılı olmasa bile ‘kitap’ adını almaktadır. Bu anlamıyla ‘kitap’, genelde vahy ve vahy yoluyla peygamberlere indirilmiş her şey, özelde de Hz. Peygambere indirilmiş son vahy olan Kur’an anlamına gelir.
Kitap, Allah'ın kullarına yol göstermek ve aydınlatmak üzere peygamberine vahyettiği sözlere ve bunun yazıya geçirilmiş şekline denir.
Hıristiyan ve yahudilere ilahî kitap verildiğinden onlara ‘ehl-i kitap’, ilahî kitaplara Allah katından indirilmiş olması sebebiyle ‘kütüb-i münzele’ veya ‘semâvî kitaplar’ da denilir.
Kitap, aynı zamanda bir fıkıh usûlü terimidir. Şer'î hükümlerin ilk ve temel kaynağı olarak Kur'ân-ı Kerîm'i de ifade eder.
Dinin amelî hayata ilişkin hükümlerinin delillerini, bunların sabit olma yollarını ve hükme delâlet yönlerini belirlemeyi konu edinen fıkıh usulünde Kur'an kaynaklar (deliller) hiyerarşisinin başında yer alır ve "kitap" denildiğinde kural olarak şer'î hükmün kaynağı olması yönüyle Kur'an kastedilir. (Bardakoğlu, A. TDV İslâm Ansiklopedisi, 26/126)
Kitap kelimesinin Kur'ân’daki anlamları hadislerde de geçmektedir.
-Bir kaç kitap
Bilindiği gibi Kur’an, ilk defa indiği toplumun dilini, yani Arapça’yı seçmiştir. O günün araplarının kullandığı kelimelere yeni anlamlar katarak, kendi mesajını yüklemiş ve böylece muhataplarına ulaştırmıştır.
Kur’an kavramlarının kök manalarıyla her zaman anlamlı bağları bulunmaktadır. Hiç biri kök anlamından temamen kopuk değildir. Kitap kelimesi de bunlardan bir tanesidir.
Kur’an bu kelimeyi fiil, masdar ve masdar-isim olarak bir kaç anlamda kullanıyor. Bu farklı kullanışlara işaret etmeye çalışalım.
Allah (cc) evreni ve içindekileri ‘kün-ol’ emriyle yaratmıştır. Allah’ın yarattığı her varlığa bir ‘kelime’ dersek, evren Allah’ın kelimelerinin toplamı olan bir ‘kitap’tır.
Kâinat (evren) ve onun içindekiler işte bu ilâhî kitabın açılmış şeklidir. Evrendeki her varlık o kitabın sayfalarıdır. Allah (cc), tarih boyunca gönderdiği elçilerle, insanların bu kâinat kitabındaki ve sayfalar hâlinde gönderdiği ilâhî kitaptaki âyetleri okumalarını ve onların gereği ile amel etmelerini istemiştir.
Allah’ın evren kitabında yarattığı âyetlerle, ilâhî kitaplardaki âyetler arasında fazla bir fark yoktur.
Kâinatta var olan âyetlere kevnî (yaratılış) âyetler, ya da ‘tekvinî kitap”, ilâhî kitaplarda yer alan ve Allah kelâmı olan âyetlere de kavlî (sözlü) âyetler veya ’tenzilî kitap’ denir.
Kur’an, insanın önüne okuması için dört ayrı ‘kitap’ sunuyor:
1-Kâinat (evren) kitabı. Allah’ın evrende yarattığı canlı-cansız her varlık birer âyettir. “Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ve bizzat kendinizde nice âyetler vardır. Hâlâ görmeyecek misiniz?” (ez-Zâriyât 53/20-21)
Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler (âyetler) vardır.” (Âli İmran 3/189)
2-Vahy kitabı, yani Kur’an. “Şüphesiz ki bu Kur'an en doğru yola iletir; iyi davranışlarda bulunan müminlere, kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.” (İsrâ 17/9) “(O Kur’ân), âlemlerin Rabbinden indirilmedir.” (Hâkka 69/43)
3-İnsan kitabı. İnsan başlı başına muhteşem birer âyettir. “İnsanlara ufuklarda ve kendi nefislerinde âyetlerimizi göstereceğiz ki onun (Kur’ân’ın) hak olduğu, onlara iyice belli olsun! Rabbinin her şeye şâhid olması yetmez mi?” (Fussilet 41/53)
“Öyleyse insan neden yaratıldığına bir baksın.” (Târık 86/5)
4-Hadisât (olaylar, tecrübeler) kitabı. “Geçmiş kavimlerin âkıbetlerine bakmazlar mı?” (Muhammed 47/10)
İnsan, Kur’an ışığında yürümekle bu üç kitabın kelimelerini ve âyetlerini, hikmetlerini anlayabilir. Kitap olgusu, bu üç ayrı gibi duran ama aslında birbiriyle bağlantısı olan kitapları anlamayla ilgilidir.
Bu kitapların belirli parçalarına ‘âyet’ denilmektedir. Bu âyetler Allah’ın Rabliğinin izleridir, belgeleridir.
Hem vahiy kitabı Kur’an’ı hem de tekvinî (evrendeki) âyetleri anlamak için onları Besmele ile, Allah’ıyla okumak ve O’nun varlığı ve kudretiyle anlamlandırmak gerekir. Bu gört kitabı Besmele ile sürekli okuyanlar çok şey elde ederler.
Hüseyin K. Ece
21.02.203
Zaandam