-Hayır kelimesi ve türevleri

Hayır kelimesinin geldiği ‘ha-ye-ra/hâra’ fiili ve türevleri Kur’an’da 196 defa geçiyor. Bunun 176 tanesi ‘hayr’ şeklindedir.

‘Hâre’ fiili; bir şeyi diğerine tercih etmek, bir şeyi seçip ayırmak. Hayırlı olmak, birine hayırlı olanı vermek demektir. Bir âyette:

Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer. Onların ise seçim hakkı yoktur. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır ve yücedir. (Kasas 28/68)

Hayrın ‘hayyera’ kalıbı; İki şeyin arasını seçmek., muhayyer kılmak, bir şeyi tercih etmek,

‘hâyera’ kalıbı; bir şeyde birisiyle hayırda yarışmak,

‘ihtâra-ihtiyaren’; seçmek, bir şeyi diğerine tercih etmek, bunun masdarı ‘muhtar’; seçilmiş, seçkin,

‘istihâre’ kalıbı ise hayırlı olanı istemek demektir.

‘el-hıyeratü-hıyâr’ kalıbı; bir çeşit acur, iki şeyin hayırlısını istemek, muhayyerlik, hem seçme hem de seçilen (şey, kişi),  ya da seçilmiş kişide ortaya çıkan durum demektir. (el-Isfehânî, R. el-Müfredât, s: 232)

Bu da bir anlamda tercih etmektir.

“Rabbin, dilediğini yaratır ve seçer. Onların ise seçim (hıyeratü) hakkı yoktur. Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır ve yücedir.” (Kasas 28/68)

“Allah ve Rasûlü bir iş hakkında hüküm verdikleri zaman, hiçbir mü’min erkek ve hiçbir mü’min kadın için kendi işleri konusunda tercih etme (hiyeratu) hakları yoktur. Kim Allah’a ve Rasûlüne karşı gelirse, şüphesiz ki o apaçık bir şekilde sapmıştır.” (Ahzâb 33/36)

Hayır kökünden gelen bir başka kelimeahyeru’; pek hayırlı, daha hayırlı kimse, bunun çoğulu;¸el-ahyâr; en hayırlılar, en iyiler, seçkinler demektir. İki âyette geçiyor.

(Ey Muhammed!) Güçlü ve basiretli kullarımız İbrahim’i, İshak’ı ve Yakub’u da an. Biz onları özellikle Âhiret yurdunu düşünen ihlâslı kimseler kıldık.

Şüphesiz onlar, bizim katımızda hayırlı, seçkin kimselerdendir (ahyârdandır). (Sâd 38/45-47)

 “(Ey Muhammed!) İsmail, el-Yesa’ ve Zülkifl’i de an. Onların her biri iyi kimselerdi.” (Sâd 38/48)

-‘el-hayru-hayır’; Kur’an’da genelde üç manada kullanılmış.

Birincisi; servet, mal, ya da çok ve iyi servet anlamında...

Sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, eğer geride bir hayır (mal) bırakmışsa, anaya, babaya ve yakın akrabaya meşru bir tarzda vasiyette bulunması -Allah’a karşı gelmekten sakınanlar üzerinde bir hak olarak- size farz kılındı.” (Bekara 2/180)

Buradaki hayır mal anlamındadır. Bir mal meşru bir yerden gelmediği zaman ona hayır denmez.

Malın hayır diye adlandırılmasında güzel bir nükte var. Vasiyet edilmesi hoş olan mal övgüye değer bir şekilde kazanılmış maldır. Şu âyetteki gibi:

 “Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “İyilik/hayır umarak yapacağınız harcama  (önce), ana-baba, akraba, yetimler, fakirler ve yolda kalmışlar içindir. Hayır olarak ne yaparsanız, gerçekten Allah onu hakkıyla bilir.” (Bekara 2/215. Bir benzeri: Bekara 2/273)

 “ve o (insan), mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür.” (Âdiyât 100/8. Ayrıca bkz: Bekara 2/272, 273. Sâd 38/32)

Burada da hayır, mal anlamında kullanılmış.

İkincisi; iyi hâl, daha iyi anlamında...

“Halbuki Allah onlarda bir hayır bilseydi elbette onlara işittirirdi. Onlara işittirse bile onlar (haktan) yüz çeviren kimseler olarak yine geri dönerlerdi.” (Enfâl 8/23)

Üçüncüsü; (Türkçe’de bilinen) hayır, hayırlı, iyi, halkın rağbet ettiği şey. Faydalı olan.

Pek çok âyette geçiyor... Mesela;

“Nankör olan ehl-i kitap ve şirk koşanlar size Rabbinizden bir hayır indirilmesini istemezler” (Bekara 2/105)

Buradaki hayır, vahiy ve risâlet olarak anlaşılabilir.

“İri kurbanlıklarda sizin için hayır vardır...” (Hacc 22/36) ecir, sevap olarak anlaşılabilir.

“... Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bekara 2/216)

 ‘Hayır’, taşıdığı özellik dolayısıyla istenilen, arzu edilen, değerli, dünya ve âhirette faydalı, yarayışlı olan her şeydir.

Herkesin rağbet ettiği, istediği, arzuladığı veya beğendiği şey. Akıl gibi, faydalı nesneler gibi... (el-Isfehânî, R. el-Müfredât, s: 231)

Kişilere nisbetle hayrın iki kısım olduğu söylendi: 1.Mutlak anlamda hayır. Bir nesnenin her durumda ve herkese göre beğenilen bir şey olması.

2.Mukayyed, kayıtlı hayır. Bir şey birisi için hayır iken, bir başkası için şer olabilir. 

Hayır; ya isim ya da sıfat olarak kullanılır. İsim olarak kullanılmasına örnek:

 “Sizden, hayra çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa erenler onlardır.” (Âli İmran 3/104)

Bu şekilde kişiler hakkında da kullanılır. Bir anlamda kendini hayra hasretmiş fazıl kişi ile ilgili; “Raculün hayr-hayırlı erkek”, “imraetün hayr-hayırlı kadın” şeklinde söylenir. 

Sıfat olarak, “şu şundan daha hayırlıdır” sözünde olduğu gibi kullanılmasına örnek:

“Biz herhangi bir âyeti yürürlükten kaldırır veya onu unutturursak, yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah’ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?” (Bekara 2/106. Ayrıca bkz: Bekara 2/184)

Hayrın karşılığı olarak bazen ‘şer’, bazen de ‘zarar’ kelimeleri kullanılır.

 “Şayet Allah sana bir zarar dokundursa, bunu O’ndan başka giderecek yoktur. Fakat sana bir hayr dokunduracak olsa onu da kimse gideremez. Bil ki O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.” (En’am 6/17)

 

-Hayırla ilgili;

Müslümanın hayırlı işlerle meşgul olması, ya da hayırlı işlere harcama yapması kendisi içindir.

“... Hayır olarak ne harcarsanız, kendiniz içindir. Zaten siz ancak Allah’ın rızasını kazanmak için harcarsınız...” (Bakara 2/272. Ayrıca bkz: Bakara 2/273)

Müslüman sürekli hayır olan işler (ameller) yapmalı:

 “Ey iman edenler! Rukû’ edin, secdeye varın, Rabbinize ibadet edin ve hayır işleyin; umulur ki kurtuluşa erersiniz.” (Hacc 22/77)

Her hayrın karşılığı vardır:

”Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlerse onu görür.” (Zilzâl 99/7)

Hüseyin K. Ece

23.07.2023