‘Sıyam’ veya ‘savm’ sözlükte; herhangi bir şeyden çekinmek, onu yapmamak, terketmek demektir

         Şeriat dilinde ‘sıyam’ veya ‘savm’ (oruç); nefsin en büyük istekleri olan yeme, içme ve cinsel ilişki gibi bilinen zorunlu ihtiyaçlardan gün boyu, niyet ederek ve Allah’ın rızasını gözeterek uzak kalmak, nefsi bu gibi şeylerden alıkoymaktır.

         Oruç ibadeti müslümanlara Kur’an’ın açık âyetleriyle farzdır. (2 Bekara/183, 185) Kamerí aylardan Ramazan ayı gelince aklı başında, büluğ çağına ulaşmış, hasta ve yolcu olmayan bütün mü’minlere oruç tutmak dinen mecburidir. 

Oruç ayı Ramazan’dır. Ramazan, kameri aylardan biridir. Kamerí takvim Ay’ın dünyanın etrafındaki hareketini esas alan bir takvim olduğu için, Güneş takvimine göre her yıl onbir gün önce gelir. Böyle olunca Ramazan ve diğer kamerí aylar, otuzaltı senede bir bütün yılı dolaşır.  

        Ramazan ayı Kur’an ayıdır. Bu ilâhi Kitap, Ramazan ayında indirilmeye, Hira dağında “Yaratan Rabbinin adıyla oku.” (96 Alak/1-4) âyetiyle gelmeye başlamıştı.

        Kur’an, âlemlerinin Rabbi’nin insanlığa en son olarak gönderdiği mesajıdır. O, insanlara yalnızca doğru yolu gösterir. Sözleriyle, hükümleriyle, haberleriyle, müjdeleriyle insanlara hidayete sevkeder. O, Hakk ile batılın, doğru ile yanlışın, hidayet ile dalâletin (sapıklığın) ne olduğunu açıklar. Allah’a nasıl kulluk yapılacağını gösterir. Hayatın ve ölümün mantığını, var oluşun sebeplerini açıklar. İnsanın bilmediklerini öğretir.

İçerisinde hikmetler, insanın hayatı ve ruhu için lazım olan güzellikler, prensipler, ahlâkí ilkeler, öğütler ve ibretler vardır.

        Kur’an bir nur’dur, yani insanlık için bir ışıktır; onların yollarını aydınlatır. Dosdoğru yolun hangisi olduğunu gösterir. Hayatı süsleyecek, onu insan için tatlı hale getirecek bütün güzellikleri ortaya koyar. İnsanları düşünmeye davet eder ve hayatlarına çeki düzen vermeyi öğretir. Nefislerini nasıl kontrol altına alacakları ve ona nasıl hayırlı ameller yaptıracakları bildirir.

        Kur’an, insana verilen yaşama emanetinin başlangıç noktasını, varacağı sonucu haber verir. Hayatın sırlarını, insanın evren içerisindeki fonksiyonunu ortaya koyar. İnsanın sorabileceği yaratılış ve var oluşla ilgili soruların cevabını verir.

        Kur’an’ın inişi (nüzûlü) insanlık tarihinde çok önemli bir dönüm noktasıdır. Bu aynı zamanda Hz. Muhammed’in peygamberliğidir. Hz. Muhammed, tarih boyunca Kur’an’la beraber en önemli inkılabı (değişimi) gerçekleştiren, sapıklığı inanç olarak seçen ve seçmeye devam edecek olanlara, hidayeti gösteren, bunu hayatıyla ortaya koyan örnek insandır. 

        Bin aydan daha faziletli bir gece ‘Kadir Gecesi’ de Ramazan ayı içerisindedir. Zamanlar içerisinde Kadir Gecesi’nin özel yeri vardır. Adı gibi kadri çok yücedir. 

        ‘Oruç’ İslâmın temellerinden (şartlarından) biridir. (Buhari, İman/1. Müslim, İman/22. Nesai, İman/13.  Tirmizi, İman/3) Namaz ibadeti gibi oruç ibadeti de mü’minin İslâmí hayatını ayakta tutar ve tamamlar.

        İnsana kötülüğü emreden nefis, oruç cehdiyle terbiye edilir. Kötülüğe meyilli duygular bununla sakinleştirilir. Aşırı hırs ve istekler bununla dizginlenir. Doymak bilmeyen iştahlar bununla azaltılır. Şehvet ve günâha gitme duyguları oruçla törpülenir ve dizginlenir. 

          Müslüman, oruçla beraber yalnızca Allah’a ibadet edileeceğini bir kat daha öğrenir. Rabbinin kendisine nimet olarak verdiklerine, o nimetlerden biraz uzak kalmak suretiyle nasıl şükredilmesi gerektiğini öğrenir.

        Oruç, Allah’ın verdiği helâl nimetleri, sırf Allah rızası için belli bir zaman terketmektir. Bu bazılarının sandığı gibi bir perhiz veya sağlıklı yaşam alıştırması değildir. Bu, Allah için nefsin isteklerini kontrol altına alabilme alıştırması, bir nefis eğitimidir.

         Müslüman aynı zamanda inandığı dinin bir temsilcisidir. Mü’min yeryüzünde, inkârcılar arasında Hakk’ın şahididir. O, örnek hayatıyla inandığı dinin güzelliklerini başkalarına aktaracaktır, gösterecektir. Bundan dolayı o, nefsini iyi şekilde terbiye etmesi gerekir. 

        İşte oruç ibadeti bu eğitimi sağlayan bir imkandır.

Bilim ve tecrübe göstermiştir ki, oruç tutmanın pek çok maddi faydası da vardır. Ancak mü’min orucu maddi faydaları için değil;  bir ibadet olduğu için tutar. Sonunda elbette onun her türlü faydasına da kavuşur.

        İbadetlerin değeri maddi faydalarıyla ölçülemez. İbadet, kul olmanın bir gereğidir. İman etmenin sonucudur. Şükretmenin göstergesidir. Dünya ve ahiret saadetinin anahtarıdır.

         Oruç, müthiş bir sabır imtihanıdır. Sabır ahlâkının bir nimet ve önemli bir enerji kaynağı olduğunu düşünürsek, orucun önemini bir kat daha anlarız. Oruçla sabretmeyi, direnmeyi, istekler karşısında hür olmayı öğreniriz.

        Kişinin en özgür olduğu an isteklerine, şehvetine ve kızgınlığına yenilmediği andır. Ya da, her ne kadar hoşa gitse de dünyalıklar karşısında teslim olmamadır. 

        Oruç bu özgür iradeye kapı açar. Oruçlu gündüzün ilerleyen saatlerinde açtır. Vücudunun, aklının ve duygularının yeme ve içmeden yana müthiş bir iştâhı vardır. Ama o Allah’a söz vermiştir. Gündüzün sonuna kadar bütün bu isteklere karşı koyacaktır. Ve çok ihtiyacı olmasına rağmen iştâh çeken şeylerden yemeyecektir.

Kimsenin görmediği bir yerde, nefsin müthiş bir ihtiyaç içinde olduğu bir anda, müslümanı yemeden ve içmeden alıkoyan dikkatin kaynağı nedir?

İşte bu kaynak imandır. Allah’a karşı duyulan sorumluluk bilincidir.

         Oruçla bu direnci, bu takvayı ve bu şuuru kazanan mü’min, hayatının diğer zamanlarında da kendini Rabbinden uzaklaştıracak, onu gaflete ve günâha düşürebilecek isteklerine karşı koyabilecektir. 

        Oruç, mü’minin duygu ve düşüncelerini inceltir, yardım duygularını artırır, şefkat ve merhamet ahlâkını geliştirir. Müslüman oruçla, elindeki nimetlerin değerini daha iyi anlar. Allah’ın verdiği nimetleri diğer kullarla paylaşmayı öğrenir.

        Oruç günâhlara karşı bir perdedir. Cehenneme karşı bir kalkandır. Kötü davranışlara karşı bir siperdir. Hastalıklara karşı sağlık, tehlikelere karşı sığınılacak bir kale, şeytaní dürtülere karşı bir zırh, ağız kokusunu bile misk kokusu haline getiren bir güzelliktir. Oruç Allah’a ihtiyaç duymanın, Allah’a şükretmenin, kulluğu yalnızca O’na karşı yapmanın göstergesidir.

        Kısaca oruç veya Ramazan ayı ibadet, sabır, hürriyet; aynı zamanda iman ve takva şuurudur.  

Hüseyin K. Ece

Platform 90. sayı