• Bize kendinizi tanıtabilir misiniz? Adınızı, soyadınızı, yaşınızı belirtir misiniz?

Hüseyin K. Ece 1958 Gümüşhane doğumluyum.

 

  • Kaç seneden beri Hollanda’da ikamet etmektesiniz?

1985 yılından beri.

 

  • Evli misiniz? Evliyseniz, kaç senedir evlisiniz ve kaç çocuğunuz var?

1979 yılından beri. Üçü erkek, ikisi kız, beş çocuğum var.

 

  • Eğitim seviyeniz nedir? Kaç okuldan mezun oldunuz ve bunlar hangileri?

1978 Erzurum İslamî İlimler (İlahiyat) Fakültesi mezunuyum. Şu anda premaster eğitimine de devam ediyorum.

 

  • Herhangi bir teşkilatta göreviniz var mı? Varsa göreviniz nedir? Bu görevinizi kaç seneden beri yapıyorsunuz? Görevinizde zorlandığınız şeyler nelerdir? Severek yaptığınız şeyler nelerdir? Daha önce hangi görevlerde bulundunuz?

Hollanda Adalet Bakanlığı bünyesinde, Detentie centrum adı verilen illegallerin tutulduğu bir hapishanede geestelijke verzorger (manevi rehber) olarak çalışıyorum.  Bir camiin, bir islam okulunun ve HDR (İnsan hakları derneğinin) yönetim kurulundayım. Her birinde sekiz-on seneden beri yardımcı olmaya çalışıyorum. 1985-1995 arası din görevlisi olarak, 2002-2005 arası NİF bünyesinde eğitim koordinatörü olarak çalıştım.

2003 yılından beri Avrupa İslâm Üniversitesinde aralıklarla ders veriyorum.

Özellikle eğitimi, ders vermeyi, eğitim alanında çalışmayı seviyorum. İnsan işini sevmezse başarılı olamaz. Elbette her işin zor tarafları olur. İdeali olanlar çalışmanın zor ve imkansız tarafına değil; kendi üzerine düşen göreve bakar. Herkesin yapabileceği bir şey vardır. İnsanları hayra ve iyiliğe davet gibi bir misyonu olan müslümanın, o yapabileceği şey ile meşgul olması gerekir. Sonucun verimli, çok, göze görünür olması elbette istenir. Ama bize düşen elimizden geleni yapmaktır. İhlasla yapılan hiç amel boşa gitmez. Karşılığı öyle veya böyle verilir. 

 

  • Hollanda’daki Türk gençlerinin eğitim seviyesini nasıl buluyorsunuz? Gençlerin en büyük eksiği size göre nelerdir ve bu eksiklikleri gidermek icin neler yapılmalıdır?

Gençlerimizin eğitim seviyesi giderek yükseliyor. Yüksek okul ve üniversiteleşme oranı her yıl artıyor. Ancak hollandalılarla kıyas edersek henüz yeterli değil. Bizim insanımız tahsilli, kültürlü, ne yaptığını bilen, kendi kimliğine, ait olduğu toplumun değerlerine sahip kimseler olmalı.

Bence gençlerin önemli bir eksiği ideal açısından zayıf olmaları. Ya da bugün ellerinde olan imkanları yeterince kullanmamaları.

İnsan gençte yaşta kendine hedefler koyar, onlara ulaşmak için çalışır. Hiç bir hedefi, ufku, vizyonu, hevesi olmayan da günü yaşar. Eğlenmekle, gezmekle, kahakaha atmakla, boş işlerle (faydasız telefon konuşmaları ve chat gibi) zamanını geçirir. Yarın için hazırlık yapmaz.

Gençlerimiz özellikle kendilerine hedef seçmeli, çıtayı yükseltmeli, daha ileriye gitmeye niyet etmeli. Gereken çalışmayı yapmalı, kendine güvenmeli.

Unutmamak gerekir ki, içinde yaşadığımız toplum gelecekte kariyer sahibi olmayanlara değer vermeyecek.

Bu toplumda var olmak, kendimizi kabul ettirmek, dışlanmamak için yüksek tahsil yapmalıyız, kariyer sahibi olmalıyız. Yoksa alt sınıf muamelesi görmeye devam ederiz.

 

  • Hollanda’daki Türk gençlerin Dine olan ilgisini değerlendirir misiniz? Dinlerine (daha fazla) ilgi göstermeleri için kimlere görevler düşmektedir?

Gençlerimizin tamamına yakın bir bölümü İslâma inanıyor. Rabbini seviyor, İslâmî değerleri savunuyor. Yani kimliğinin ‘müslüman’ olduğunun farkında.

Dini hakkıyla uygulamada zayıflık var demeye dilim varmıyor. Keşke müslümanım diyen gençlerimiz, ellerinden geldiği kadar dinlerinin ölçülerine uysalar, dinin hoş görmediği yanlışları yapmasalar. Keşke bütün müslüman gençler dinlerini hakkıyla temsil edebilseler...  

Bunun için anne-babalar iyi örnek olmalı. Teşkilatlar, büyükler yani önde olanlar gençleri kucaklayıcı olmalı. Onlara dinlerini öğrenebilecekleri imkanlar hazırlamalılar.

 

  • Gençlerin kişisel gelişiminde en fazla görev velilere düşmektedir. Bu konuda velilerin üzerlerine düşeni yeterince yaptığına inanıyor musunuz? Size göre eksiklikler nelerdir? Bu yönde önerileriniz nelerdir?

Velilerin hepsinin bu önemli görevi yaptıklarını söylemek zor. Bazıları maalesef çocuklarını sokağa, okullara veya televizyona emanet ediyor. Sonuçta memnun kalmadığı evlatlar yüzyüze kalıyorlar.

Halbuki müslüman veliler bebeklikten itibaren çocuklarına helâl rızık, yeterince sevgi ve ilgi gösterseler, çocukların önünde iyi örnek olsalar sorun büyük ölçüde halledilir. Çünkü küçük yaşlarda verilen şeyler kalıcı olur, çocuğun kişiliği ilk sekiz-on yaşlarında oluşur.

Bazı eksiklikleri şöyle sıralamak mümkün:

  • Gençlerin eğitiminde geç kalınması,
  • Okullardaki durumlarıyla yeterince ilgilenilmemesi
  • Arakadaşlarına dikkat edilmemesi
  • Sorunlarına yabancı kalınması, anlayışla davranılmaması
  • Baskıcı davranılması, hangi yaşta ne verilmesi gerektiğinin bilinmemesi
  • Harcamalarda veya kısıtlamalarda ölçünün kaçırılması
  • Gençlere ideal, ileri ve büyük hedefler verilememesi
  • Güzel/iyi modeller/örnekler gösterilmemesi
  • Geniş düşünülmemesi, kısa yoldan iş hayatına atılmanın kâr zannedilmesi.

 

  • Gençlere yapacağınız başka tavsiyeleriniz var mı?

Gençler zamanı iyi değerlendirmeli, düzenli okumalı, güçleri yetiyorsa en az iki yüksek okul veya iki fakülte bitirmeli. Bir alanda yoğunlaşmalı ve o konuda kendilerini yetiştirmeli.

Kendilerini geliştirmek için: Günlük (derslerin dışında); mutlaka en az on sayfa Hollandaca/Türkçe kitap.

bir/iki sayfa Kur’an’ı mealiyle birlikte,

bir veya bir kaç hadisi açıklamalarıyla birlikte okumalı.

Haftalık; haftalık sohbetlere veya derslere katılmalı,

Teşkilat faaliyetlerine katılmalı,

Hollanda’da veya dünyada olan olayları biraz takip etmeli

Arkadaş, dost-akraba ziyareti yapılmalı

Aylık; imkan ölçüsünde bir veya bir kaç dergi takip etmeli

Ayda en bir yazı yazmalı (yazmayı geliştirmek için)

Başka bir teşkilata ziyarete gitmeli veya yılda bir/iki defa birlikte proğram yapmalı.

Her yıl Türkiyeye gitmeye çalışmalı.

 

* Amel defteri sağından verilenlerden olmak duasıyla...

 

Ekim 2009