Kur'an'da şehid kelimesi/kelimesi, yaşayan şehid olmak hakkında Rehber TVde yapılan bir  online konuşma

21.02.2022

 

-Sözlükte şehâdet-şâhit

Şehîd kavramının aslı ‘şehide’ fiili, onun masdarı da ‘şehâdet’tir.

Bu da sözlükte; bir olaya şâhit olmak, bildiğini söyleyip tanıklık etmek, bir yerde hazır bulunmak, bir şeyin iç yüzünü bilmek" anlamlarına gelir. (R. el-Isfehânî, el-Müfredat s: 392)

‘şâhit ve şehîd’ bu fiilin fail-özne kalıbıdır.

Bir şeye tanık olan, bir konuda tanıklık eden, bir şeyin yanında hazır olan, bildiğini haber verme konusunda kendisine güvenilen, şehâdeti güçlü kimseye şâhit;

bütün bunları daha güçlü bir şekilde yapan kimseye de şehîd denir. (İbni Manzur, Lisânu’l-Arab 8/151-153)

Şehide fiili Kur'ân'da fiili türevleri ile birlikte 160 defa geçiyor.

-Kur’an’da şâhit kavramı

Şâhit Kur’an’da tekil ve şâhidûn-şâhidîn şeklinde çoğul olarak 16 âyette yer alıyor.

Bu kullanımların çoğu Türkçedeki şâhitlik/tanıklık anlamındadır. (Hûd 11/17. Yûsuf 12/26. Ahkaf 46/10. Kasas 28/44. Saffât 37/150)

Şâhid aynı zamanda ‘eşhedü’ diyerek şehâdet getiren, Hakikate yürekten tanıklık eden ve kabul eden mü’mindir.

-Allah’ın şâhit olması

Allah (cc) kendisini ‘şâhit’ olarak da niteliyor. Kur’an, Dâvûd ve oğlu Süleyman’ın bir davaya baktıklarını, Allah’ın da buna şâhit olduğunu anlatıyor. (Enbiyâ 21/78)

Allah (cc) kendi varlığına bizzat kendisi şâhitlik yapıyor. (Âli İmran 3/18. Ayrıca bkz: Âli İmran 3/81)

-Rasûlüllah’ın şâhit oluşu

Kur’an Muhammed’i (sav) de ‘şehîd’ veya ‘şâhit’ sıfatıyla anıyor.

Bu üç âyette geçiyor.

يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ اِنَّٓا اَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذ۪يرًاۙ ﴿45﴾ وَدَاعِيًا اِلَى اللّٰهِ بِاِذْنِه۪ وَسِرَاجًا مُن۪يرًا ﴿46﴾

Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şâhit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.” (Ahzab 33/45. Bir benzeri: Fetih 48/8. Müzemmil 73/15)

Şâhit bir gerçeği ispat konusunda tanıklığına, yani bilgisine ve görüşüne başvurulan, ya da tanıklığı hükme delil olacak,

davacı ile davalı arasında tarafsız, âdil ve yalnızca gerçeği söyleyen, sözü dinlenir ve sözüne itibar edilir bir kimsedir.

Bundan dolayı da sözü ve davranışları açısından örnek alınır.

Rasûlüllah’ın şâhitliği; kendisine inen hakikate şehâdet etmesi, kendi döneminin durumuna tanık olması, hayatını imanına şâhit kılması anlamına geldiği gibi, aynı zamanda onun örnek/model olması manasındadır. (Ahzâb 33/21)

-Şehîd ve şehâdet

‘Şehîd’ kelimesi Kur’an’da 36 yerde tekil, bir yerde ikili (şehideyn), 18 yerde de çoğul olarak ‘şühedâ’ şeklinde geçmektedir.

Bu kelime tekil olarak Allah (cc), peygamberler, Hz. Muhammed ve bazı insanlar hakkında kullanılıyor.

‘Şühedâ’ şeklinde çoğul olarak da; 15 tanesinde bildiğimiz şâhit/tanık anlamında geçiyor.

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُونُوا قَوَّام۪ينَ لِلّٰهِ شُهَدَٓاءَ بِالْقِسْطِۘ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَاٰنُ قَوْمٍ عَلٰٓى اَلَّا تَعْدِلُواۜ اِعْدِلُوا۠ هُوَ اَقْرَبُ لِلتَّقْوٰىۘ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ خَب۪يرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ ﴿8﴾

Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şâhitlik eden kimseler (şühedâ) olun...” (Mâide 5/8. Ayrıca bkz: Bekara 2/282. Nûr 24/4, 6, 13)

bir yerde hazır bulunan (Bekara 2/133),

bir görüşe göre şehâdeti söyleyen mü'minler (Nisâ 4/135) manasında geçiyor.

İki ayette bililnen şehit, ya da şehadeti ikrar eden anlamında anlaşılmış.

“Allah’a ve peygamberlerine iman edenler (evet) işte onlar, Rableri yanında sözü özü doğru olanlar, şüheda (şehitlik) mertebesine erenlerdir. Onların mükafatları ve nurları vardır....” (Hadi 57/19)

“Kim Allah’a ve Rasule itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine lütuflarda bulunduğu nebiler, sıddikler, şehidler ve salihlerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadaştır.” (Nisa 4/69)

-Allah’ın ismi olarak şehîd:

Esmâu’l-Hüsnâ’dan biri de ‘eş-Şehîd'tir. Kendisinden hiç bir şey saklanamayan, her şeye şâhit ve hiç bir şeyi unutmayan demektir.

Allah ğaybı ve gizli-açık her şeyi bilmesiyle ‘el-Alîm-bilen’, her şeyden haberdar olmasıyla ‘el-Habîr-haberi olan’, açık ve ğayb olan şeylere şâhit olması açısından da ‘eş-Şehîd’tir.

İnsanlar bir şeyi ancak ona ulaştıkları, o şey kendileri için hazır olduğu zaman bilirler, ona şâhitlik ederler. Allah (cc) ise, insanların bilmediği her şeye ‘şâhit’ olan, onları olduğu gibi bilendir.

Allah (cc) hem ‘şehâdet-görünen’ âlemini, hem de ‘ğayb âlemi’ni bilir. O, hepsinin şâhididir. (Secde 32/6. Zümer 39/36. Haşr 59/22)

Her şey O’na göre bilinendir. Zira her şeyi O yarattı. O her şeyi bilir ve görür. (Bakara 2/181, 224. Âli İmran 3/34, 121) Âlemde hiç bir şey O’na gizli değildir. (Âli İmran 3/5)

Kur’an’da 20 âyette Allah’ın, her şeye şâhit ve şehîd olarak yeter olduğu vurgulanıyor. 

-Peygamberlerin şehîd olması

Kur’an, az da olsa şehid kelimesini peygamberler hakkında da kullanıyor. Mesela, İsa (as) kendisini kavmi için şehîd-tanık idi.

مَا قُلْتُ لَهُمْ اِلَّا مَٓا اَمَرْتَن۪ي بِه۪ٓ اَنِ اعْبُدُوا اللّٰهَ رَبّ۪ي وَرَبَّكُمْۚ وَكُنْتُ عَلَيْهِمْ شَه۪يدًا مَا دُمْتُ ف۪يهِمْۚ فَلَمَّا تَوَفَّيْتَن۪ي كُنْتَ اَنْتَ الرَّق۪يبَ عَلَيْهِمْۜ وَاَنْتَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَه۪يدٌ ﴿117﴾

"... Ve onların arasında yaşadığım sürece yaptıklarına şehîd-tanık idim...” (Mâide 5/117)

İsa (as) kıyâmette de ehl-i kitabın aleyhine şehîd-şâhit olacaktır. (Nisâ 4/159)

-Rasûlüllah’ın ve mü’minlerin şehîd olması

Kur’an Muhammed’in (sav) hem şâhit hem şehîd olduğunu söylüyor.

Hatırlayalım, şehîd ve şâhid’in bir anlamı da ‘temsil eden, doğruyu şahsında gösteren’ demektir.

Kur’an mü’minlere de ‘şehîd’ diyor.

Muhammed (sav) nasıl bir ‘şâhit-şehîd’ ise, O’nun ümmeti de insanlar üzerine bir şehîdler (tanıklar) topluluğudur. Kur’an bunu ‘şehîd’in çoğulu olan ‘şühedâ’ kelimesiyle anlatıyor.

İslâm ümmetinin vasat (dengeli) ümmet yapılmasının sebebi;  

وَكَذٰلِكَ جَعَلْنَاكُمْ اُمَّةً وَسَطًا لِتَكُونُوا شُهَدَٓاءَ عَلَى النَّاسِ وَيَكُونَ الرَّسُولُ عَلَيْكُمْ شَه۪يدًاۜ ...﴿143﴾

Böylece, sizler insanlara şehîdler-şühedâ olasınız ve Peygamber de size bir şehîd olsun diye sizi dengeli bir ümmet yaptık...”  (Bakara 2/143)

Allah’ın mü’minlere ‘müslüman’ ismini vermesinin gerekçesi de aynı:

وَجَاهِدُوا فِي اللّٰهِ حَقَّ جِهَادِه۪ۜ هُوَ اجْتَبٰيكُمْ وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِي الدّ۪ينِ مِنْ حَرَجٍۜ مِلَّةَ اَب۪يكُمْ اِبْرٰه۪يمَۜ هُوَ سَمّٰيكُمُ الْمُسْلِم۪ينَ مِنْ قَبْلُ وَف۪ي هٰذَا لِيَكُونَ الرَّسُولُ شَه۪يدًا عَلَيْكُمْ وَتَكُونُوا شُهَدَٓاءَ عَلَى النَّاسِۚ فَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاعْتَصِمُوا بِاللّٰهِۜ هُوَ مَوْلٰيكُمْۚ فَنِعْمَ الْمَوْلٰى وَنِعْمَ النَّص۪يرُ ﴿78﴾

“... Size bundan önce müslüman ismini O verdi. Bunun sebebi, Rasûl sizin üzerinize, sizler de insanlar üzerine ‘şehîd’ (tanık/örnek) olasınız diye...” (Hac 22/78)

Ya da “Elçi'nin sizin önünüzde ve sizin de tüm insanlığın önünde Hakikate şâhit olmanız için...”

Allah (cc), her şeyin şâhidi (veya şehîdi) olduğu gibi, aynı zamanda Peygamber (sav) de hakikatin ve insanların hakikat karşısındaki duruşlarının bir şâhididir. (Taberî, İbni Cerir. Câmiu’l-Beyân, 2/10-13)

Bu iki âyetteki şehîdliğin dünyaya yönelik olduğunu söylemeliyiz.

Böylece Peygamber (sav) müslümanlar için şâhid ve uyulacak, ardına düşülecek bir önder/örnek olsun. O zaten insanlık için modeldir.

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ ف۪ي رَسُولِ اللّٰهِ اُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِمَنْ كَانَ يَرْجُوا اللّٰهَ وَالْيَوْمَ الْاٰخِرَ وَذَكَرَ اللّٰهَ كَث۪يرًاۜ ﴿21﴾

"Gerçekten de Allah Rasûlü'nde sizin için güzel bir örnek vardır..." (Ahzab 33/21) âyeti de buna işaret etmektedir.

Hz. Muhammed’in hayat tarzı nasıl ümmet-i İslâma örnek-model ise, müslümanların hayat tarzı da bütün insanlığa bir örnek-model olmalıdır. (Esed, M. Kur’an Mesajı, 1/40)

-Şehâdet etmek şehîd olmak

İnsan, aklıyla ve duyularıyla bir şeyin doğru olduğunu anlarsa, bundan emin olursa; onu itiraf eder, onun öyle olduğuna tanıklık (şehâdet) eder. Tanıklık ettiği şeyden asla şüpheye düşmez. Zira o şey önündedir, bilgisi dahilindedir, delili vardır, kabul edilebilir durumdadır.

Hatırlayalım, İslâmda şehâdet; Vahyin/Kur’an’ın ve bildirdiklerinin hak olduğuna şâhidlik etmek, yani İslâma iman etmektir.

Mü’minler öncelikle Kelime-i Şehâdeti söyleyerek bu Hakikati kabul ederler. Sonra da hayatlarını kabul ettikleri bu şehâdete şâhit tutarlar, yani şehîd olurlar.

Böylece İslâmın somut, canlı birer temsilcisi olurlar. Bu temsilcilik de insanlık için bir modeldir, bir örnekliktir.

Bu hem iman iddiası, hem Hakikati başkalarına ulaştırma açısından model olmayı kapsar.  

Zira şehîd veya şâhit; hayatını imanına şâhit kılan, yaşadığı zamana tanık olan anlamına geldiği gibi ‘örnek, model’ anlamına da gelir.

وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا بِاللّٰهِ وَرُسُلِه۪ٓ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الصِّدّ۪يقُونَۗ وَالشُّهَدَٓاءُ عِنْدَ رَبِّهِمْۜ لَهُمْ اَجْرُهُمْ وَنُورُهُمْۜ وَالَّذ۪ينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَٓا اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ الْجَح۪يمِ۟ ﴿19﴾

“Allah’a ve Elçisine iman edenler, işte onlar, Rabbleri yanında sözü özü doğru olanlar ve şehîdlik mertebesine erenlerdir. Ödül de onların, nûr da onların olacaktır...” (Hadid 57/19)

Onlar iman sözünü özleriyle ve fiilleriyle tasdîk ve şâhitlik ederler. Böylece sıddîk (doğruluk sembolü) olurlar.

Mü’min kendi zamanında, insanlar arasında hakkın ve hakikatin şâhididir. O bunu diliyle ifade ettiği gibi, yüreği ile tasdik eder, amelleriyle (yaşantısıyla) de kuvveden fiile, yürekten amele, iddiadan isbata, fikirden eyleme, imandan hayata aktarır.

O İslâmı temsil ettiğini, başkaları için de model olduğunun bilincindedir.

Şehidliği iki kısma ayırabiliriz: Birincisi: Hayatını imanına şâhit kılan; yani yaşayan/yürüyen şehîd.

Buna göre her müslüman aynı zamanda bir şehîdtir. Müslümanlar da şühedâ topluluğudur.

İkincisi; hayatını ve ölümünü imanına şâhit kılan müslüman. Yani Allah yolunun fiili şehîdi... 

 ‘Şehâdet’, Hakk’a şâhidlik etmek olduğu için, bunun göstergesi olarak Allah yolunda can vermeye de ‘şehâdet-şehîd-şehîdlik’ kelimeleri kullanılır.  

-Allah yolunun şehîdleri

Ya da hayatını ve ölümünü imanına şâhid kılan: Şehîd

Türkçe’de şehid deyince akla daha çok Allah yolunda öldürülen kimseler gelir. Bu doğru olmakla beraber eksiktir. Zira görüldüğü gibi ‘şehîd’ kavramı Kur’an’da bir kaç anlamda kullanılıyor.

Kavram (ıstılah) olarak ‘şehîd’; Allah yolunda, O’nun dini uğrunda çalışırken (cihad ederken), ya da savaşırken canını veren mü’min demektir. Bu şehîdliğe ‘kurumsal şehâdet’ veya ‘fiilî şehâdet’ diyebiliriz.

Hadis kaynaklarında  bu manada bol bol geçmektedir. (bkz: Mu’cemu’l-Müfehres, 3/198-202)

Bu gibi kimselere ‘şehîd’ denmesinin sebebi;

onların cennetlik olduğuna şâhidlik edilmesi,

Allah’ın huzurunda her zaman diri olmaları,

ölümleri anında meleklerin onlara şâhid olmaları

veya Cennete giderek Allah’ın onlar için hazırladığı çeşitli ni’metlere şâhid olacak olmalarıdır. (V. Zuhayli, Fıkhu’l-İslâmî 2/487)

Kur’an’da sekiz şey (amel-eylem) Allah (cc) yoluna (fî-sebîlillah’a) nisbet ediliyor. Bunlardan bir tanesi Allah yolunda öldürülen şehîdlerdir. Onlar Allah katında diridir ve Allah’ın verdiği şeylerle rızıklanırlar.

وَلَا تَقُولُوا لِمَنْ يُقْتَلُ ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ اَمْوَاتٌۜ بَلْ اَحْيَٓاءٌ وَلٰكِنْ لَا تَشْعُرُونَ ﴿154﴾

“Allah yolunda ölenlere ölüler demeyin. Bilakis onlar diridir. Lakin siz hissetmeszsiniz.” (Bakara 2/154. Âli İmran 3/169-171)

Biz onların nasıl diri olduğunu bilmiyoruz.

Allah (cc) kendi yolunda ölenlerin ücretini vereceği gibi, onların  günahlarını da affedecek ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. (Âli İmran 3/195. Nisâ 4/74)

Peygamberimiz de bir çok hadisinde Allah yolunda mal ve can ile çalışmanın, malı ve canı O’nun yolunda fedâ etmenin faziletini, Allah katındaki değerini anlatmaktadır.

Onlar, şehâdetlerini canlarıyla ortaya koyan, hakikatin fedakâr şâhitleridir.

Onlar, şehâdeti/şehîdliği yürekten dile, dilden bedene, bedenden de cana, candan ümmete taşıyan; en cesur tanıklardır.

 

-Şehîdlerin çeşitleri

Şehîdleri bir kaç gruba ayırmak mümkündür. Çünkü hadislerde farklı şekillerde ölenlere ‘şehîd’ denmektedir.

1-Hükmen şehîd: 

Bunlar, İslâm uğruna savaşırken ölen kimselerdir. Kur’an bunlara ‘Allah yolunda öldürülenler’ demektedir. (Bakara 2/154. Âli İmran 3/169) Allah yolunda öldürülen şehîdler yıkanmaz ve kefenlenmez. (Nesâî, Cenâiz/82 no: 2004. V. Zuhaylî, Fıkhu’l-İslâmî 2/491)

Bunlara dünyanın ve Âhiretin şehîdi denilir. Çünkü dünyada müslümanlar onlara şehîd muamelesi yaparlar, âhirette ise zaten şehîd kabul edililirler. Ama bunlar kimlerdir, bilmiyoruz.

2-Âhiretin şehîdi:

Bunlara âhirette şehîd muamelesi yapılması umulur. Bazı hadislerde Allah yolunda öldürülenler dışında bazı kişilerin de şehîd sayılacağı söyleniyor.

Mesela, can, malı, namusu uğrunda (Tirmizî, Diyât/21 no: 1418-1421) yaygın bulaşıcı hastalık sebebiyle (Buhârî, Cihad/30 no: 2829. Müslim, İmâre/51(164-165) no: 4940-4944) ölenler...

Müslüman olarak vatanını düşmanlara veya eşkıyaya karşı savunurken öldürülenler, malı ve ırzı uğrunda ölen kimse hükmüne girebilir. Tabii bunun için o kimsenin müslüman olması şarttır.

"Kim samimi bir şekilde şehitliği istese, yatağında ölse bile Allah onu şehîdler menziline ulaştırır" (İbni Mâce, Cihâd/15 no: 2797. Müslim, İmâre/46(156-157) no: 4929-4930. Nesâî, Cihâd/36 no:3164. Tirmizî, F. Cihâd/19 no: 1653)

Doğumdan dolayı vefat eden kadın, boğularak, yanarak ölen mü'minler de şehîd sayılıyor  (İbni Mace, Cihad/17 no: 2803-2804)

Bazı kaynaklarda, hata yoluyla ölenler, Allah yolundaki savaşta yaralanıp da sonradan ölenler, çocukken ölenler, yanarak, boğularak, göçük veya çığ altında kalarak ölenler, doğum yaparken ölen kadınlar, gurbette veya ilim yolunda ölen müslümanların da bu gruba girdiği söyleniyor. (Buhârî, Cihâd/30 no: 2830. Müslim, İmâre/51(164) no: 4940. Tirmizî, Cenâiz/65 no: 1063, F. Cihâd/14 no: 1644. Nesaî, Cihâd/36 no: 3165-3166)

3-Dünya şehîdi:

Allah yolundaki bir savaşa katılmasına rağmen Allah rızası için değil de başka bir amaçla savaşıp ölenler. Ya da İslâmî ölçülere uymadığı halde insanların şehîd dedikleri kimseler.

Bunlara dünyada insanlar şehîd dese bile onların sehîd olup olmadıklarını  sadece Allah (cc) bilir.  (Zuhaylî, V. Fıkhu’l-İslâmî 2/492. İslâm Ansiklopedisi TDV, 38/429. Şâmil İslâm Ansiklopedisi, 6/22)

Allah (cc) kendi yolunda çalışanları ve bu uğurda canlarını seve seve verenleri bilmektedir. Bazı ölüler hakkında bizim ne dediğimiz değil; Allah’ın o ölüye nasıl muamele edeceği önemlidir.

Allah (st) hayatını ve ölümünü imanına şahit kılan bütün şehîdlere rahmet eylesin. Bizi de hayatını imanına şâhit kılanlardan, yani ‘yaşayan şehid’ olanlardan eylesin...