İşte son günüm, son halim
Belki bir ömür, belki gençliğim
Buna ömrün ister sonbaharı deyin isterse eylûlü
Bu bir hayat öyküsü
Bu bir serüven düşü
İşte geldik gidiyoruz diyenlerin
İşte gider olduk diyenlerin
Esrar dolu terennümleri
Ve feryat dolu iniltileri
Hüzün yüklü ağıtları
Kırk boğuma sarılı sırları
İşte rapor, işte lâyiha
İşte mahkemenin gerekçeli kararı
Bir kervan karşı yoldan geçiyor
Ya da bir göçmen kuş
Kanadında sarı renkli bir risale
Ya da ak bir güvercin
Kanadında bir mavi nâme
Geçti gidiyorlar kalıcı değiller
Gidiyor ve bir söylev veriyorlar
İşte son günlerim, son halim
Tıpkı göçmen kuşların anlattığı gibi
Tıpkı göçmen kuşların söylevi gibi
Bu ne hikâyedir, ne söylence
Bu ne rivâyettir, ne de efsane
Bu benim yaşadığım tecrübe
Bu benim gerçeğim
Bu benim yazdığım tarih
Hatta kimsenin çözemediği bilmece
Hatta kimsenin varamadığı ufuk
Keşfedilmeyen hazine, ya da define
Göğün kaçıncı katındaki yıldız
Yeryüzüne düşen kaçıncı damla
Denizin dibindeki bilinmez inci
Rüyalarda saklı kâbus
Gençlik sayfalarında gizli delilik
Hayalleri süsleyen minyatür
Dikenlerin sakladığı güller
Virânelerin gizlediği hazineler
Kimbilir kimin içinde
Hangi yarıklar gizlidir
Kimbilir hangi kapı arkasında
Hangi ağıtlar saklıdır
Kimbilir perde hangi sırrı gizler
Kimbilir hangi yürek neden sızlar
15.06.2017
Zaandam
Hüseyin K. Ece