Kucağına düşerken bir gök taşı aniden
Ya da deryada bir kırık odun parçası
Aç bir köpek balığı sana doğru yüzerken
Şimşek çakan gökyüzü, akşamın alacası
Ufukta leke gibi garip bir ev bacası
Ne sesin duyulur ne mektubun yola düşer
Herkes çekilip gider buradan, üçer beşer
Ne yana baksan senden uzakta her şey; hatta
seni emziren annen bile el sallayamaz
Birer birer kaybolur neyin varsa hayatta
Kimse yorgun alnına bir busecik koyamaz
Abıhayat olsa da kimse bunda doyamaz
Gördün, karanlık gider, gölge gider, gün gider
Burada bir şey kalmaz; az gider, bütün gider
Zaman kalmaz eşyayı toplamaya, selâma
Bir kampana çalar ki duymamak mümkün değil
Gizli el dürter seni durmadan; hadi ama
Zihin perişan, akıl şaşkın, umut sersefil
Elde ne lale, ne gul kalır, ne de karanfil
Dönüşü olmayan bir seferdir bu; bilesin
İmkanın yoktur ki bir daha geri gelesin
Camda söner ışıklar, aynada solar renkler
Ufku bir siyah örtü kaplar ki mesafesiz
Alış veriş tükenir, kapatılır kepenkler
Pazarlar ıssız kalır, teraziler kefesiz
Minderler pehlivansız, meydanlar da efesiz
Ummadığın bir anda başlar bir garip sefer
Bilemezsin rüzgârlar hangi cihetten eser
Evine hasret kalan bir yetim tanır mısın
Duyar mısın bir yavru ceylanın feryadını
Bugün aynaya baksan yine utanır mısın
Anlayabilir misin gidişin maksadını
Okuyabilir misin firakın kitabını
Donuk gözlerle ufka bakarken bîçareler
Tersine akmayacak bildiğiniz dereler
Gece bir gulyabâni gibidir yapılarda
Her şey yabancılaşır, her şey uzağa gider
Selâm verecek bir dost ararken kapılarda
Yola koyulur eşya, kendine elveda der
Ne ızdırap kalır, ne acı kalır, ne keder
İşte bu, hiç vefası olmayan bir zemindir
İşte bu, kaderin söz ettiği bir yemindir
Kimin varsa içerde; oğlun, kızın, torunun
Ya göz yaşı olurlar, ya sırılsıklam hüzün
Ayrılık burda başlar, biter aldatan oyun
Üzerine bir perde kapatılır gündüzün
Asla dönüp bakamaz, mecalsiz kalır gözün
Bir feryat, bir vâveyla, bir ağıt başlar yekten
Hayatın bir damla kan olur, damlar yürekten
Gerçek bu; ister anla, ister bir yere fırlat
Bütün kapılar birgün yüzüne kapanacak
Bunu hem kendine, hem de dostlarına anlat
Söyler misin kim neyle, nerede avunacak?
Sahi; bu hangi idam fermanı? okunacak
Sular deryaya akar, böyle gider kervanlar
Bilemem bu gerçekten kimler, ne kadar anlar