Turuncu bir akşamın destanını yazarken
Elveda tepesinden bir ay doğar dediler
Yorgun ve mat sularda yırtık resmim yüzerken
Bir gölge hayâllere doğru ağar dediler
Siyah bir karga yere tek bir mezar kazarken
Sükûtu haykıran bu yerde kimse kalmadı
Ne ağacın altında kamelya, ne hikâye
Dolu, doluyum dedi, boş ise hiç almadı
Ne idi yol, ne idi hedef, ne idi gaye?
Öyle bir devran ki bu, hüzünler azalmadı
Yüreğimde biriken senin bıraktıkların
Bir kuş şarkısı kadar hazin, gizemli, yalnız
Bu şaşırtıcı tablo bilmem hangi baharın
Gece yola düşerken damgalanmış bir yıldız
Bu hengâmede bilmem ne gösterecek yarın
Ateşböcekleri aşk destanını söylerken
Yorulmuş bir süvari gibidir burda yürek
Kumrular şarkılara sanki veda eylerken
Baksana göçmen kuşlar hep gittiler, ürkerek
Deniz gibi dalgalı, destursuz, sabah erken
Siyah direk gibidir her bir cisim ufukta
Suda belli belirsiz devinim ve kıpırtı
Tepeleri aşıyor rüzgâr bak bir solukta
Gövdede bir sessizlik, yapraklarda hışırtı
Nehir denize doğru, vuslat ise dorukta
Hüseyin K. Ece
25.10.2017
Zaandam