Sisli cam, dışarıda hazin yaprak dökümü
Sarı bir dünya, sarı bir baharla birlikte
Dökülen yaprak değil; rüyalar, hayallerdir
Yerdeki yapraklar hatırlatır ölümü
Öteden gelen mektup gibi, bir ilam gibi
Sanki herkes akşamı bekler bir gölgelikte
Yapraklar gazel değil, öteden bir haberdir
Geceyi karşılayan yalnız bir akşam gibi
Bir hüzün görüntüsü sinsi sinsi dolaşır
Boynu bükük yetimler gibi mahzun, üzgün
Bu veda mıdır, yoksa tabiatın yası mı
Sanki bir feryat doğar da yüreğe ulaşır
Göçmen kuşlar süzülür şu ufkun ötesine
Nasıl geçti, ne oldu, neler gördü geçen gün
Arkada kalan nedir, dedenin hırkası mı
Kim Eylûlu katacak bu hüznün bestesine
Ah ah, hani gurbete gidenlerin ardından
Biraz gözyaşı ve dağ gibi hicran olur ya
Öyle bir firak, öyle bir suskunluk gördüğün
Mevsim, insan ve sürgün; çeker gider yurdundan
Adresi hiç olmayan sahipsiz mektup gibi
Hani sapsarı renkler yaprakları bulur ya
Bunun adı ne şenlik, ne bayram, ne de düğün
Âşıklar mecnûn gibi, duygular meczûp gibi
Hüseyin K. Ece
11.03.2020
Rotterdam