30-Pancar kavurma (pazı, ıspanak, savayit)
Yeşilliğe köyde pancar denirdi
Farklı aş yapılıp öyle yenirdi
Savayit, kök otu, yemlik bazısı
Bir başka yeşillik köyün pazısı
Bahar ve yaz başı toplanır bunlar
Yeşil yeşil, çil çil tadlanır bunlar
Doğranır pancarlar yeteri kadar
Hiç biri et gibi, edilmez murdar
Temizce yıkanır pahar suyunda
Nice besin vardır kimbilir, bunda
Biraz haşlanınca suyu sıkılır
Hem açılsın diye az bırakılır
Sonra bir tavada kavrulur biraz
Bir lezzet alır ki, kabına sığmaz
Oh ne güzel, çeşit çeşit yeşillik
Ispanak, savayit, pancar ve yemlik
Kendi bahçemizden; taze, bedava
Biraz çaba varsa boş kalmaz tava
Kafidir birazcık yağı kızartmak
Üstüne bir taze soğan doğramak
Bir iki yumurta, hemen, önceden
Kırılır üstüne hiç beklemeden
Yumurta iyice ve çok pişmeli
Kırmızı olmalı ve sertleşmeli
İşte bunun üstüne pancar katılır
Kavrulur yavaşça, tuzu atılır
Kavurmaya bir kaç dakika yeter
Kararınca biraz, kifâyet eder
Alınır tavayla sofraya bu aş
Biri der: İstersen dışarda dolaş
Biz senin yerine yeriz, kardaşlık
Sonra deme: nasıl bir arkadaşlık
Bu kavurmaya söz yok, demem odur
Bunun için bahçe imkan doludur
İn bostana, topla bir kaç yeşillik
İkram et, bugün de yap bir iyilik
Yaratan her dağa uygun kar vermiş
Kimine yaz ve güz, ilkbahar vermiş
Her yörenin başka geçim yolu var
Herkes geçim için başka yol arar
Nitekim her yerde farklı imkanlar
Nimetle doludur bütün mekanlar
Aramak, yürümek, çalışmak gerek
Hayat yasasına alışmak gerek
Az ise imkanlar dersin: Ya Sâbir
Farketmez, imkan ha bin olmuş ha bir
Şükretmektir asıl önemli olan
Güç değil, şükürdür malı artıran
Pancar kavurması; afiyet olsun
İyilik yapanlar iyilik bulsun
31-Pancarlı pilav
Dedim ya, arazi kıt idi köyde
Ovalar, yaylalar, düzlükler nerde?
Bir öküz yatağı kadar tarlalar
Bir kaç metrelik kuru meralar
Çiftlik mi, ne gezer, Allah aşkına
Ev yapsan bostana sığmazdı bina
Küçücük bir tarla dağın göğsünde
Zahmeti, çilesi onun üstünde
Bu kadar bostanı dahi olmayan
Nereden bulacak rızkına imkan
Kanaat ederdi çaresiz aza
Allah kerim derdi, gelecek yaza
Ondan, ne bulursa sebze adına
Onu aş eylemiş, varmış tadına
Yeri gelmiş yemek yapmış yemlikten
Bazen sarma yapmış bir evelikten
Ispanak, savayit, pancar kurutmuş
Onunla yetinmis, lüksü unutmuş
Evet kurutulmuş pancar, ıspanak
Çırtılmış fasülye, dilimli kabak
Hepsi kış ayları için hazırdı
Zemheri zamanı belki hızırdı
Kuru ıspanağa ve savayite
Pancar denir, işte bu realite
Sonra günü gelir, kuru pancarı
pilava eş eder köy anaları
Pancarı bol pilav ayrı bir lezzet
Anneye denirdi; bize de lutfet
Yanında biraz yağ, kızarmış soğan
Rahmet mustuşudur göklerden yağan
Yabani ıspanak, o da bir yemek
Bulgurla eş gibi, arkadaş demek
Kurutursan biraz pancar, ıspanak
Bu kışın sofrana gelip konacak
Savayit otunu yabana atma
Bunu nûş edene bulaşmaz sıtma
Pilavınız bol bol pancarlı olsun
Evinize selâm, mutluluk dolsun
32-Patatesli pancar kavurma
Neler ekilebilir ise toprağa
Köyde savayite ve ıspanağa
yaş ve kurusuna pancar denirdi
Kavurma yapılıp hoşca yenirdi
Ana, patatesli mi pancar kavurma
Eğer hazır ise, gel de oturma
Yemlikli, pancarlı ve ıspanaklı
Bunların lezzeti kökünde saklı
Bir elçim yeşillik, bir tutam pancar
Gelir bir mutfağa, çok işe yarar
Patatesin pişmiş olması elbet
daha iyi, zira ilâve lezzet
Söylemeye gerek yok tuzu, yağı
Bu güzel kavurma süsler tabağı
Soğanı unutma sakın, keyveni
Misafire mahcup etmesin beni
Patates, sanki her derde devâdır
Köylü için gerçek temel gıdadır
Hele kışın eşsiz bir nevâledir
Yapılınca kimse sormaz bu nedir
Yazın koyulursa bir şey anbara
Kolay ulaşılır kışa, bahara
Ottan aş üreten akla aferin
Bu işin hikmeti geniş ve derin
Kabak kavurması da var, unutma
Allah Allah; kabak ile kavurma
Bak, nasıl yanyana geliyor bunlar
Kabağı yemezse kara koyunlar
Kurutulmuşsa bir miktar, Temmuzda
Kışın aş edersin, gezersin buzda
Hani dilim dilim zar yapılmıştı
Güneşte güzelce kurutulmuştu
Çırtılmış fasülye, pazı yaprağı
Ispanak, savayit, taze kabağı
kurutur köylümüz, ha bir gayretle
Bunlar ona döner hoş bir lezzetle
Kurutumuş kabak kışın aş olur
Kavrulur, sofraya gelip kurulur
Savayit kurusu gibi, mesela
Kışları hazır bir yemek, ne âlâ
Duamız; mutluluk olsun yuvada
Bereket çoğalsın bakır tavada
Emeğin ödülü işte böyledir
Olaylar adama şiir söyledir
Her nimete şükür ve her imkana
Sükretmek yakışır sağlam imana
33-Tavuklu pilav
Bu özel bir yemek değil, diyorsan
Doğru; anlatayım dur, dinliyorsan
Yumurta demektir tavuk, köylerde
Eti için tavuk beslemek, nerde...
Yumurta içindir tavuk beslemek
Gerekmezdi ona para ödemek
Folda olursa beş, onbeş yumurta
Gaz, bez, tuz alınır veya bir balta
Kıza lastik, beye... belki cigara
Hâneler böylece çıkar bahara
Kesilirse eğer bir evde tavuk
İnanın giderdi ayaz ve soğuk
Yani çoluk-çocuk çok sevinirdi
Lezzetliydi eti, rahat yenirdi
Zira özgür idi tavuklar köyde
Bulunurdu üç beş tane her evde
Gezerlerdi serbest kırda, bostanda
Horoz muezzindi aynı zamanda
Fecrin açtığını haber verirdi
“müslümanlar kalkın namaza” derdi
Ama ne yazık ki, daha çok sofraya,
onlar gelirdi ki ev halkı doya
Zira birden fazla horoz bir evde
çok denirdi; tavuk ise görevde
Başı gider, erken öten horozun
Zira onun dili olmuştur uzun
Görevleri vardı her bir hayvanın
İçindeydi tavuk da bu fermanın
Yumurtlamak gibi, kuluçka gibi
Bunu yapmasını bekler sahibi
Eğer yapmazsa bir tavuk bunları
Vakti geldi demek, kesilir darı
Besmele çekilir, izin istenir
canı var edenden; Bismillah denir
Yaşlanınca tavuk, horoz, vaktidir
gitmenin; kendisi sormaz bu nedir
Böyledir ilâhi yasa, ezelden
İşleyip duruyor, ne gelir elden
Tüyleri alınır, güzel yıkanır
Anne bu işlemi yakından tanır
Sonra güzelce ak pak temizlenir
Az sonra pişmeye hazır edilir
Ya kara güveçte, ya tencerede
Tavuk sırasını, bak, beklemede
Tandırın üstünde, belki ocakta
pişirilir; belki özel mutfakta
Alınır siniye, bu güzel besin
Yetişemeyene anne neylesin
Artan tavuk suyu, asla dökülmez
Ondaki kokuya paha biçilmez
Bu harika suyla pilav yapılır
Bu pilav gümüşle ancak, tartılır
Bu pişen tavuktan biraz alınır
Bulgur pilavına çeşni katılır
Bak bak, pilav üstü tavuk eti var
Daha ne ister o an aç olanlar
İnanılmaz, tavuk suyuyla pilav
Bunu yememiştir bakkal ve manav
İşte bu; tavuklu pilav, arkadaş
Çok lezzetli olur, bulunmaz bir aş
Tavuk eti parça parça pilavda
Yok böyle bir tad ne çayda, ne avda
Merhaba pilavlı tavuk yiyene
Müjdeler olsun hep şükür diyene
Tandırın üstünde, belki ocakta
pişirilir; belki özel mutfakta
Alınır siniye, bu güzel besin
Yetişemeyene anne neylesin
Artan tavuk suyu, asla dökülmez
Ondaki kokuya paha biçilmez
Bu harika suyla pilav yapılır
Bu pilav gümüşle ancak, tartılır
Bu pişen tavuktan biraz alınır
Bulgur pilavına öyle katılır
Bak bak, pilav üstü tavuk eti var
Daha ne ister o an aç olanlar
İnanılmaz, tavuk suyuyla pilav
Bunu yememiştir bakkal ve manav
İşte bu, tavuklu pilav, arkadaş
Çok lezzetli olur, bulunmaz bir aş
Tavuk eti parça parça pilavda
Yok böyle bir tad ne çayda, ne avda
Merhaba pilavlı tavuk yiyene
Müjdeler olsun hep şükür diyene
34-Taze patates (kartol)
Bilirim bu yemek değil, velâkin
Güzel bir hatırası bu bizim köyün
Patatese kartol denildiğini
hatırlayalım, çok yenildiğini
Kartolun yahnisi kavurması var
Pek çok yemeğe tad katması var
Kartol Edişe’nin en baş sebzesi
Hele ayrı lezzet, varsa tazesi
Güz ayları, Eylûl, kartol zamanı
Rençberler sürerken en son harmanı
Emek verilmiştir haftalar boyu
Yarım metre olur kortolun boyu
Zagelleme nedir bilir misiniz
Sizi de çağırsam gelir misiniz
Bizim kartolları zagellemeye
Öğle olunca da kartol yemeğe
Tazesi yoksa da; geçen seneden
kalan bir kaç tane olur, istersen
Çapalama demek bu zagelleme
Kimisi der “yahu hiç öyle” deme
Kimse anlamaz bunu eminim
Belki teyzem, belki ihtiyar emmim
Evlekler yapılır çapalamada
Sanırsın; minicik, bir uzun ada
Evlekler su yolu, patates için
Geline sorarlar nettin, neyledin
He, bugün suladın mı kartolları
Onlar evimizin yoğu ve varı
Üç ve dört günde bir sulanır tarla
Su gavar edilir eski çapayla
Gün gelir yetişir bizim kartollar
Eğer hep yemezse fare ve davar
Biraz büyüyünce bakılır, bir kaç
tane için hazır edilir bakraç
Çekilir otundan köke bakılır
Varsa bir kaç küçük kartol alınır
Taze fasülyeye katılır bunlar
Verdiği lezzeti erbabı anlar
Tencere ve güveç ile pişsinler
Evde kimler varsa gelip yesinler
Tarla kenarında, güveç düşünün
İçi taze kartol dolu, bir övün
Bir kaç çalıyla kaynar ve pişer
Orada olanlar sabırla bekler
Ceviz yaprağına dökülür güveç
İstediğini al, iştahınla seç
Bak, bunun tadına olmaz ki doyum
Hiç bir lâf söylenmez, yapılmaz yorum
Otur çimene ye, bitene kadar
Bak ceviz yaprağında taze kartollar
Yanında olursa biraz tuz, minzi
Kan gelir yüzüne, canlanır dizi
Taze kartol; minzi ya da biraz tuz
Ne güzel arkadaş, ne güzel piyaz
İşte anlattığım teze kartoldur
Güz günlerinin bir zevki de budur
Eylûlün sonları, hasat vaktidir
Ev ve bahçelerde sanat vaktidir
Kimisi bostana gider erkenden
Kartola su verir, sırası varken
İster bu arada, ister sonradan
Kartolun tadına bakılır bir an
Ayrıca kartollar çıkarılırken
Çuval çuval eve hep taşınırken
Ocak alevlenir hemen orada
Çalışanlar gelip yer birarada
İşte o zamanın tadı bambaşka
Anlattığım gerçek, yapmadım şaka
Köyde bir âdet vardı, herfene
Gençler arasında, say ki her sene
Herfene gecesi, kartolun günü
Gençlerin hevesi, sanki düğünü
Kartolsun herfene olmaz ki derler
Gençler türkü deyip kartolu yerler
Satın alınmşsa bir de tavlı koç
Gerçekleşir o gün, istenen amaç
Edişeli gençler, buluşurlardı
Yerler, sevinirler, bölüşürlerdi
Patates bu vaktin ortak paydası
Bilirler onun var pek çok faydası
Köy hayatında hoş bir eğlenceydi
Düşünün hele bir, o günler neydi
35-Turşu kavurma
Turşuyu anladık diyelim, hadi
Turşu kavurması acep ne idi?
Yanyana gelir mi turşu, kavurma?
Bu ne zeytin, ne muz, ne de bir hurma
Anlaşılır, turşu bilinen bir şey
Bilmeyen belki der: olur mu behey
Kavurma etten, ya ottan olmalı
Tencere veyahut kazan dolmalı
Bir şeyler kavrulur, yenilsin diye
Olabilir; et, kavut, pancar, fasulye
Velakin turşu ve kavurma; nasıl?
Birisi anlatsa, öğrensek asıl
Orduluya göre aşın hasıdır
Onlar tiryakisi ve ustasıdır
Çeşit çeşit turşu, bilenen bir şey
Ama hiç duymayan, düşünür epey
Pek yaygın değildir Anadolu’da
Sanmam ki bilinsin Safranbolu’da
Bir de acı armut turşusu vardır
Hele kışın olsa, tadı bahardır
Konulur armutlar Dölek küpüne
Ve topraktan kapak küpün üstüne
Kapağı hamurla sıvarlar sonra
Bu turşuya lezzet katacak, zira
Bir ay sonra seyret ondaki tadı
Fizana gitmiştir şöhreti, adı
Ne demek, Edişe’nin acı armudu
Kışın garibanın başka umudu
Elma turşusu da yapılır böyle
Biri der, “turşu var mı doğru söyle”
Bir kalaylı tasta, bir kaç turşucuk
Buyursun yesinler, çoluk ve çocuk
Lahana turşusu sıra sendedir
Bu sır bilmiyorum ki nerendedir
Lahana turşusu sıradan bir şey
Ama oluverir aradan bir şey
Lahana tavada kavurma olur
Onu meraklısı arar ve bulur
Önce yağda biraz soğan kavrulur
Az sonra soğanlar kıvamı bulur
Bir tane üç tane yumurta lazım
Anne der “iyice pişsinler, kızım”
Üzerine biraz turşu eklenir
Ta kavruluncaya kadar beklenir
Artık hazırdır bu lezzetli yemek
‘Lahana kavurma’ olurmuş demek
Biraz mayhoş, biraz acımsı olur
Ama yiyen onu lezzetli bulur
Ekmekle yemek daha uygundur
Lahana kavurma; dost, işte budur
Fasülye turşusu da var, sırada
Ondan da kavurma olur, arada
Lahana ve ayşe kadın fasülye
Komşular, buyurun siz de yemeye
Fasülye turşusu da kavrulurdu
Nice bedenlere rızık olurdu
Ya taze fasulye, ya da turşusu
Her ikisi de bir lezzet deposu
Turşu, taze gibi kış ortasında
Nevâle, köylünün bakır tasında
Fasülye kavurma, sıcak ve mayhoş
Yemeği bırakın, resmi bile hoş
Önce soğan, sonra turşu ve biber
Sertleşmiş yumurta tuzla beraber
Kavrulur turşumuz hafif ateşte
Buyurun, nûş edin; kavurma işte
Yanında ya çorba, ya çay olmalı
Yiyenlerin gönlü saray olmalı
Fasülyeyi rızık yapana şükür
Ve şükürle geçsin bütün bir ömür
36-Unmaç
Günün arkası da aynı, önü de
Bugün hiç sormayın ne var menüde
Unmaç var, annemiz öyle söyledi
Undan bir değişik yemek eyledi
Ona bazıları oğmaç da derler
Yoksa sabrederler, bulunca yerler
Undan yapılır bu, basit ucuz aş
Un kaynamış suyla ıslanır, yavaş
Biraz su ekleme, biraz yoğurma
Teknede sırıtır, sanki kavurma
Yoğurdukça olur unlar kuşbaşı
Bu işte garibin en yahşi aşı
Annem tanelere kuşlandı derdi
Kişi aç olmasın bir, ne bulsa yerdi
Un topaklanarak kuşbası olur
Sonra da kaynamış suya koyulur
Dökülür kuşbaşı un tencereye
Sarı bir kuş konar ak pencereye
Biraz pişirilir, kıvama gelir
Anne tecrübeyle kıvamı bilir
Alınır ocaktan unmaç çorbası
Yavaşça boşalır ak un torbası
Azalmıştır unu bir miktar daha
Böylece geçilir başka sabaha
Bu unmaca bazen süt de katılır
Süt yoksa çaresiz katık atılır
Unmaç hazırlanır kısa sürede
Yeter, başka yemek yoksa devrede
Hem pişirmesi hem yemesi kolay
Kimse ondan bıkmaz, yese de bir ay
Onu bulamayan var, der, sükreder
Bazen yan komşuyu da davet eder
Yan komşu ya amca, dayı, ya bacı
Burada sağlamdır dostluk ağacı
Komşular kollarlar birbirlerini
Bilirler komşunun dinde yerini
Komşu ya akraba olur, ya yâren
Muhabbet çiçeği yedi gülveren
Unmaç: kolay ucuz çorba çeşidi
Bir zamanlar köyde popüler idi
Çocuklar duyunca sütlü unmacı
Bırakırlardı hemen en çetin maçı
Koşarlardı eve derin iştahla
Uyanırdı kızlar erken, sabahla
Gelmiştir haberi un çorbasının
Yakasından tutar bir abasının
Bana da ver, bana da ver kız aba
Buna gülümserdi köşede baba
Baba yemese de olur, karnı tok
Çocuklar doymasa onda huzur yok
Onlar doyabilse, o yemiş olur
Hazzı çocukların yanında bulur
Eviyle mutludur baba, hakikat
Bir sorun varsa, o değildir rahat
Hüseyin K. Ece