Ne zaman pencereden bir gölge geçiverse
Önüme uzun bir yol görünür, çok uzaktan
Gece koynundan iki elma çıkarıp verse
Masal hemen bitecek diye korkarım gülüm
Sanki korkunç bir ateş çıkar küçük çakmaktan
Bir bölüm beni sarar, ötelerde bir bölüm,
Bir o yana, bir bu yana yatar sandal, yüzerse
Ufkun yeri değişir, mavilikler çoğalır
Sanki kuma batacak bir adım daha giderse
Sesler savrulur, ışık süzülür dal arasından
Eşyanın çevresinde lâtif bir leke kalır
Bir garip fecir doğar gecenin karasından
Her şey, ama her şey bir mechûle giderse
Yorulur gözler yine ufka dalıp gitmekten
Bir ağaç tek başına ‘ben buradayım’ derse
Duyar mı yolcular onun iniltilerini
Ufku kaplayan ne pamuk olur, ne keten
Yürek hisseder mi yufkayı ve derini
Kırık bir ayna yine yollarımı keserse
Siluetimi nasıl ulaştırayım sana
Herkes bir nehir gibi birden akıp giderse
Ne ile dindireyim yoksulluğumu dostum
Hangi su; ab-ı hayat, içeyim kana kana
Hangi ırmak giderir susuzluğumu dostum
Hüseyin K. Ece
12.08.2014
Zaandam