Yüreğini yokladın mı, nedir ondaki cevher?
Canın gibi baktın mı, hassas emanetine?
Üzerine çullanan kabûsları saymadın
Sana korku taşıdı uyandığın şafaklar
Gecenin karardığı ana korkuyla baktın
Sana tekin gelmedi yakınlar ve uzaklar
Koltuklara sığmayan çok değerli cesedin
Günün birinde ıssız bir mekâna inecek
Bugün, güya, iğrenip basmadığın topraklar
Yarın o nazik tenin üzerine binecek
Saklanır muştular kalp adresine
Çıkar gider hüzün bu diyarlardan
Biter o akşamın umutsuz rengi
Aşılır kolayca dik duvarlardan
Seni gülerken görmek benliğimi güldürür
Seni yürekte bulmak diriltir bedenimi
Senden haber almamak beni kesin öldürür
İşte o an sensizlik hazırlar kefenimi
Zamanı geldi, kaldır aradaki perdeleri
Bir tebessüm şavkıyla bize sabahı duyur
Bunca tereddüt nedir; bir ileri bir geri
İstersen bizim viran bahçemize de buyur