Bu birinci fırtına değil, biliyorum can
Bu gözler ne yangınlar gördü, ne fırtınalar
Hergün başka bir olay, hergün başka heyecan
Ne gel-gitler kesildi, ne de güldü analar
Bu birinci fırtına değil, biliyorum can
Bu gözler ne yangınlar gördü, ne fırtınalar
Hergün başka bir olay, hergün başka heyecan
Ne gel-gitler kesildi, ne de güldü analar
Umut şehlâ gözlü, bir ceylandır ormanlarda
Koşturur peşi sıra müstesna zamanlarda
a-Ravi Nedir?
‘Ravi’ kavramı ‘reva’ kökünden türemiş bir fail isimdir.
‘Revâ’ sözlükte; su başına gitmek, hayvanı sulamak, şiiri kendi şairinden aktarmak ve hadis anlatmak anlamlarına gelir.
Nerdesin şevketlim, Sultan Hamid Han?
Feryâdım varır mı bârigâhına?
Ölüm uykusundan bir lâhza uyan,
Şu nankör............ bak günâhına.
Târihler ismini andığı zaman,
Sana hak verecek, ey koca Sultan;
Bizdik utanmadan iftira atan,
Asrın en siyâsî Padişâhına.
'Pâdişah hem zâlim, hem deli' dedik,
İhtilâle kıyam etmeli dedik;
Şeytan ne dediyse, biz 'beli' dedik;
Çalıştık fitnenin intibahına.
Dîvâne sen değil, meğer bizmişiz,
Bir çürük ipliğe hülyâ dizmişiz.
Sade deli değil, edepsizmişiz.
Tükürdük atalar kıblegâhına.
Sonra cinsi bozuk, ahlâkı fena,
Bir sürü türedi, girdi meydana.
Nerden çıktı bunca veled-i zinâ?
Yuh olsun bunların ham ervâhına!
Bunlar halkı didik didik ettiler,
Katliâma kadar sürüp gittiler.
Saçak öpmeyenler, secde ettiler.
.................. pis külâhına.
Haddi yok, açlıkla derde girenin,
Sehpâ-yı kazâya boyun verenin.
Lânetle anılan cebâbirenin
Bu, rahmet okuttu en küstâhına.
Çok kişiye şimdi vatan mezardır,
Herkesin belâdan nasîbi vardır,
Selâmetle eren pek bahtiyardır,
Harab büldânın şen sabahına.
Milliyet dâvâsı fıska büründü,
Ridâ-yı diyânet yerde süründü,
Türkün ruhu zorla âsi göründü,
Hem Peygamberine, hem Allâh'ına.
Lâkin sen sultânım gavs-ı ekbersin
Âhiretten bile himmet eylersin,
Çok çekti şu millet murada ersin
Şefâat kıl şâhım mededhâhına
Rıza Tevfik Bölükbaşı
Sana surat asan sabahı bırak
Aldırma gelmeyen hayal kazanca
Yürek kazanmayan silahı bırak
Korkutmasın seni hiç bir tabanca