Seni ellerinden tanıdım önce
Bir evren gibi konuk oldunuz bana
Pencereler açıktı, gökyüzü açıktı
Utanmıyordu duygular hiç
Seni ellerinden tanıdım önce
Bir evren gibi konuk oldunuz bana
Pencereler açıktı, gökyüzü açıktı
Utanmıyordu duygular hiç
Su ucu bucağı görünmeyen çöl var ya
Önüne kumlardan bir serap sürse de
Her tepenin ardında ne var biliyor musun
Hangi vâhânın saklı olduğunu duydun mu
Ebu Sa'idi'l-Hudri (ra), Resûlullah'tan (sav) anlatıyor:
"Ademoğlu sabaha erdimi, bütün azaları, dile temenna edip: "Bizim hakkımızda Allah'tan kork. Zira biz sana tabiyiz. Sen istikamette olursan biz de istikâmette oluruz, sen sapıtırsan biz de sapıtırız!" derler." (Tirmizi, Zühd 61 no: 2409)
Ali İbnu'l-Huseyn, Ebu Hureyre'den naklediyor: Resûlullah (sav) buyurdu ki:
"Kişinin mâlâyâni şeyleri terki İslâm'ının güzelliğinden ileri gelir." (Tirmizi, Zühd/11 no: 2318, 2319. Muvatta, Hüsnü'l-Hulk/3. 2/903)
"Şüphesiz, iman edip, salih ameller işleyenler var ya; işte onlar yaratıkların en hayırlısıdırlar.
Rableri katında onların mükâfatı, içlerinden ırmaklar akan, içlerinde ebedî kalacakları Adn cennetleridir. Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte bu mükâfat Rablerine derin saygı duyanlara mahsustur." (Beyyine 98/7-8)