Hangi bayram?
Nasıl bir güne bayram diyoruz?
Bayram dediğimiz günler gerçekte bayram oluyor mu?
Günümüzde acaba bayram enflasyonu mu yaşıyoruz?
Türkiye’de toplum olarak nerede ise her ay bir bayram, ya da bir kaç bayram...
Hangi bayram?
Nasıl bir güne bayram diyoruz?
Bayram dediğimiz günler gerçekte bayram oluyor mu?
Günümüzde acaba bayram enflasyonu mu yaşıyoruz?
Türkiye’de toplum olarak nerede ise her ay bir bayram, ya da bir kaç bayram...
Ömer Muhtar filmini seyredenler hatırlar. İşgalci İtalya güçleri Ömer Muhtar’ın köyüne veya onun yakınlarındaki bir köye baskın düzenlerler.
İşgalci güçlerin her zaman yaptığı gibi, halkın gözünü korkutmak için evleri ateşe verirler. Halktan seçtikleri rastgele kişileri kurşuna dizerler. Ellerine geçirdikleri her şeyi yağma ederler. Gözlerine kestirdikleri delikanlıları güçleri yeterse yakalarlar. Bazen de kadınları kapıp götürürler.
Birisi çıksa ve dese ki, ‘derdin yok ise asıl o zaman dertlisin demektir’ doğru söylemiş olur.
Hiç dertsiz insan olur mu? Olmaz herhalde. Öyle duyduk, öyle okuduk.
Şair “Dağ odur ki tepesinde kar ola,
Bülbül odur ötüşünde zâr ola” demiş.
“İşitin ey yârenler aşk bir güneşe benzer
Âşık olmayan kişi misal-i taşa benzer”
Yunus Emre
Öyledir efendim, aşk bir güneşe benzer. Işık, ısı ve hayat verir.
Güneş, aydınlatır ve ısıtır. Doğunca sabahı, yani hayatın var olduğunu haber verir. Hareketi, canlılığı ve canlanmayı duyurur. Atıl kalanlara, uyuyanlara, tembellere âdeta; “Kalk ne duruyorsun? Gün başladı, yani hayat başladı...” diye haykırır.
Birisi dese ki; gülmek kolaydır, asıl zor olan ağlamaktır. Ne dersiniz?
Canım ağlamak niçin zor olsun ki? Akıtıverirsin iki damla gözyaşı olur biter. Baksana çocuklar kafa ağrıtırcasına ağlıyorlar ya? Kadınlar da kolayca, hemen, zırt pırt ağlıyorlar ya? denilebilir.
Halbuki bizim kasdımız çocuk ağlaması, ya da film icabı ağlamak değil...
“Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet
Sevenleri toprak olmuş öksüz çocuk gibidir"
Mehmet Emin Yurdakul
Evet savaş yıllarını, daha doğrusu Osmanlının çöküş, yıkılış ve paylaşıldığı bir zamanı gören M. E. Yurdakul böyle diyor. Siyasi olaylara politikacılar, ekonomiye iktisatçılar, talim ve terbiyeye eğitimciler yön verse de; duygu ve düşünceleri, heyacan ve endişeleri, ümit ve beklentileri, dert ve felaketleri şairler/ozanlar dile getirir, düşünce ve ilim adamları anlar ve anlatır.